WASHINGTON —
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Amerikalılar'ın Türkiye’deki gelişmeleri “yakından takip ettiklerini” açıkladı.
Washington’da Beyaz Saray, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Kongre’de temaslarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcıları Faruk Loğoğlu ve Umut Oran, Türk basın mensuplarına yaptıkları açıklamada görüşmeleri hakkında bilgiler verdi.
Amerikalı yetkililer tarafından “çok daha kapsamlı, çok daha ayrıntılı sorulara muhatap kaldıklarını” söyleyen Faruk Loğoğlu, Washington’da karşılaştıkları muameleyle ilgili olarak, “Bu da bizde Amerikalı muhataplarımızın Cumhuriyet Halk Partisi’ni önümüzdeki dönemde bir iktidar partisi potansiyeli olarak değerlendirdikleri izlenimini yarattı” şeklinde konuştu.
Umut Oran’la birlikte Washington temaslarını iki ana başlık altında özetleyen Faruk Loğoğlu, birinci nedenin CHP’nin Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına ait görüşlerini Amerika’ya anlatmak, diğer nedenin de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Washington’a olası ziyareti öncesinde zemin yoklaması yapmak olduğunu söyledi. Loğoğlu, bir aksilik olmaması durumunda Kılıçdaroğlu’nun bu yıl bitmeden, tercihen Kasım ayının ikinci yarısında Washington’a gelmesinin planlandığını belirtti, ancak bunun kesin bir tarih olmadığının altını çizdi.
'AKP hükümetiyle ilgili Washington'da rahatsızlık var'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu, Amerikalı yetkililerin açıkça belirtmemekle birlikte, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetiyle ilgili olarak “ciddi bir sıkıntı veya rahatsızlık duydukları kesin” ifadesini kullandı. 2001 ve 2005 yılları arasında Washington büyükelçiliği ve ondan önce de Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı görevlerinde bulunan Loğoğlu, “Amerikalılar’ın konuşma tarzını, beden dillerini tanıyan ve daha önce aynı konuda da üzerinden gitmiş biri olarak, aradaki farkı görebiliyorum. Buradan şunu demek istemiyorum: 'Bunlar AKP'yi silmiş, AKP'yi unutacaklar, başka bir yöne yöneliyorlar’ gibi bir durum yok. Ama Türkiye'deki demokrasi bağlamında, ekonomi anlamında, toplumsal sorunlar ve dış ilişkiler bağlamında duyulan sıkıntıların bayağı yoğunlaştığını ve arttığını görmemek, hissetmemek, bize sorulan sorulardan, verdiğimiz cevapları dinlerken takındıkları edadan görmemek mümkün değil. Ciddi bir rahatsızlık var. Onun için o rahatsızlığı madalyonun öbür tarafı diye takdim edersek, CHP'ye ‘Siz iktidara geldiğinizde ne yapacaksınız, şu konuda, Suriye konusunda nasıl davranacaksınız, Irak konusunda ne yapardınız? Ekonomide… Ayrıntılı şekilde bunları öğrenmek istiyorlar. İlk defa oluyor. Daha önce böyle ayrıntılı sorularla muhatap olmadık. Fakat bu ayrıntılı sorulara ayrıntılı cevaplarımız da vardı” diye konuştu.
Loğoğlu, CHP heyetinin Amerika ziyaretinin yalnızca “CHP’nin görüşlerinin paylaşılması” amacını taşıdığını, kimseden bir beklenti içinde olmadıklarını söyledi. Loğoğlu, “Amerika önemli bir ülke, önemli bir müttefikimiz, ne düşündüğümüzü, nereye gitmek istediğimizi dinlemelerinde yarar var. Bunları anlattık” diye konuştu.
‘Suriye’de askeri müdahaleye karşı olduğumuzu söyledik’
CHP’nin Suriye politikasıyla ABD’nin politikasının örtüşmediği hatırlatılan Loğoğlu, bu konuda Amerika Savunma Bakanlığı Pentagon’da görüşmeler yaptıklarını ve müdahaleye karşı olduklarını açıkça söylediklerini bildirdi. Loğoğlu, “‘BM Güvenlik Konseyi'ne dayanmayan bir askeri müdahaleye kesinlikle razı değiliz’ dedik. ‘Bir müdahale Suriye'deki sorunu çözmez, Suriye'deki sorunu daha da derinleştirir,’ dedik. Ama ortak olan noktalar, kimyasal silahlar konusunda varılan anlaşmanın hayata geçirilmesi, sorunun son günlerde Obama tarafından dahi daha sıkça dile getirilen, Suriye meselesine siyasi bir yolla bir çözüm getirilmesi noktasında birleşiyoruz” diye konuştu.
Faruk Loğoğlu, Suriye için uluslararası konferans düşüncesini iki yıl önce partisinin attığını ve bunun Amerika ve Rusya Dışişleri bakanları John Kerry ve Sergei Lavrov tarafından ‘Cenevre 2’ konferansı olarak hayata geçirildiğini söyledi, “Buna Türk hükümeti zamanında sahiplenmiş olup, bunu Türkiye adına yapmış olsaydı, bugün durum çok farklı olabilirdi’ diye konuştu.
Oran: ‘Asıl pozisyon değiştiren Erdoğan hükümeti’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da Suriye’yle ilgili olarak CHP’nin tavrının hiç değişmediğini, partinin Beşar Esat’ı kınamakla birlikte savaş olmadan, krizin diplomasi ve diyalogla çözümü için çaba gösterdiğini söyledi. Birkaç yıl öncesine kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’la bir ‘balayı’ yaşadığını hatırlatan Oran, “Esasında iki yılda pozisyon değiştiren Erdoğan hükümeti oldu. Esat’la balayı kan davasına dönüştü” diye konuştu. Oran AKP hükümetin bu tutumunun “Amerikalıların kafasında da soru işareti bıraktığını” belirtti.
Loğoğlu: ‘Gül ve Erdoğan görüş ayrılığı yaşamıyor’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’ın son demeçlerinde Suriye politikası konusunda görüş ayrılığı yaşayıp yaşamadığı sorulan Faruk Loğoğlu bu görüşe katılmadı ve şöyle konuştu: “Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı dört buçuk yıl, gayet etkili bir dışişleri bakanlığı görevi yürüttü. Ondan yıllarca önce de Avrupa Konseyi'nde, değişik platformlarda, Türkiye adına temsil görevi de yürüttü. Dolayısıyla olağanüstü bir birikimi var. Bu birikim, insanın dilini, zihniyetini etkiler. Buna mesleki deformasyon diyenler de var, ama etkiler. Onun için kullandığı dil, sayın Gül'ün her zaman daha ölçülü, daha dikkatli oluyor. Gül’ün Genel Kurul'da yaptığı konuşmanın ana hatlarına da baktık. Yalnız bunları, Cumhurbaşkanı'yla başbakan arasında derin görüş ayrılıkları olarak algılamak bana göre biraz fazla abartılı olur. Ama Sayın Gül’ün, mevkiinin de gerektirdiği bir olgunlukla, bu birikimini kullandığı dil ve üslubu, birazda kişiliğinin yansıması olarak o kişilikte daha yumuşak, muktedir bir yapısı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. O bakımdan Cumhurbaşkanıyla Başbakan arasında özde farklılıklardan ziyade, önemli sayılabilecek nüanslar var. Ama neticede sayın Cumhurbaşkanı da o partinin içinden gelmiş, aynı evrenin görüşlerini paylaşan bir yapısı var. Günün sonunda da onu kabullenmek lazım.”
‘Beyaz Saray Gezi Parkı sürecini demokrasi bakımından anlamlı buluyor’
Faruk Loğoğlu ve Umut Oran Gezi Parkı olaylarının da görüşmelerinde gündeme geldiğini söyledi. Loğoğlu, Beyaz Saray’ın Gezi Parkı sürecini önemli, demokrasi bakımından da anlamlı bulduğunu söyledi, bu süreçle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşünü aldıklarını kaydetti. Loğoğlu bu konuda Beyaz Saray’da yaptığı görüşmeyle ilgili olarak “Bunu bizim de önemli bulduğumuzu, CHP'nin bakış açısıyla Gezi Parkı olaylarının hedeflerinin 'özgürlük ve yaşam tarzıma karışma' taleplerinin aynen bizim savunduğumuz görüşler olduğunu, ama Gezi Parkının parti bağlantılı olmayan, bağımsız, yeni orta sınıfın evlatlarının, çocuklarının bir ürünü olduğunu, CHP'nin buna sahiplenmek gibi bir girişimi olmadığını, buna hakkı da olmadığını, ama Gezi Parkı sürecinin Türkiye'deki siyasetin parametrelerini artık bir daha geri dönülmeyecek şekilde değiştirdiğini, yani demokratik hakkını kullanmakta direndiği zaman hükümetin buna ilgisiz kalamayacağının görüldüğünü ve Gezi Parkı'nın Türkiye'de demokrasinin geleceği bakımından önemli ve yararlı bulduğumuzu söyledik” dedi.
Washington’da Beyaz Saray, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Kongre’de temaslarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcıları Faruk Loğoğlu ve Umut Oran, Türk basın mensuplarına yaptıkları açıklamada görüşmeleri hakkında bilgiler verdi.
Amerikalı yetkililer tarafından “çok daha kapsamlı, çok daha ayrıntılı sorulara muhatap kaldıklarını” söyleyen Faruk Loğoğlu, Washington’da karşılaştıkları muameleyle ilgili olarak, “Bu da bizde Amerikalı muhataplarımızın Cumhuriyet Halk Partisi’ni önümüzdeki dönemde bir iktidar partisi potansiyeli olarak değerlendirdikleri izlenimini yarattı” şeklinde konuştu.
Umut Oran’la birlikte Washington temaslarını iki ana başlık altında özetleyen Faruk Loğoğlu, birinci nedenin CHP’nin Türkiye’nin iç ve dış sorunlarına ait görüşlerini Amerika’ya anlatmak, diğer nedenin de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Washington’a olası ziyareti öncesinde zemin yoklaması yapmak olduğunu söyledi. Loğoğlu, bir aksilik olmaması durumunda Kılıçdaroğlu’nun bu yıl bitmeden, tercihen Kasım ayının ikinci yarısında Washington’a gelmesinin planlandığını belirtti, ancak bunun kesin bir tarih olmadığının altını çizdi.
'AKP hükümetiyle ilgili Washington'da rahatsızlık var'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu, Amerikalı yetkililerin açıkça belirtmemekle birlikte, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetiyle ilgili olarak “ciddi bir sıkıntı veya rahatsızlık duydukları kesin” ifadesini kullandı. 2001 ve 2005 yılları arasında Washington büyükelçiliği ve ondan önce de Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı görevlerinde bulunan Loğoğlu, “Amerikalılar’ın konuşma tarzını, beden dillerini tanıyan ve daha önce aynı konuda da üzerinden gitmiş biri olarak, aradaki farkı görebiliyorum. Buradan şunu demek istemiyorum: 'Bunlar AKP'yi silmiş, AKP'yi unutacaklar, başka bir yöne yöneliyorlar’ gibi bir durum yok. Ama Türkiye'deki demokrasi bağlamında, ekonomi anlamında, toplumsal sorunlar ve dış ilişkiler bağlamında duyulan sıkıntıların bayağı yoğunlaştığını ve arttığını görmemek, hissetmemek, bize sorulan sorulardan, verdiğimiz cevapları dinlerken takındıkları edadan görmemek mümkün değil. Ciddi bir rahatsızlık var. Onun için o rahatsızlığı madalyonun öbür tarafı diye takdim edersek, CHP'ye ‘Siz iktidara geldiğinizde ne yapacaksınız, şu konuda, Suriye konusunda nasıl davranacaksınız, Irak konusunda ne yapardınız? Ekonomide… Ayrıntılı şekilde bunları öğrenmek istiyorlar. İlk defa oluyor. Daha önce böyle ayrıntılı sorularla muhatap olmadık. Fakat bu ayrıntılı sorulara ayrıntılı cevaplarımız da vardı” diye konuştu.
Loğoğlu, CHP heyetinin Amerika ziyaretinin yalnızca “CHP’nin görüşlerinin paylaşılması” amacını taşıdığını, kimseden bir beklenti içinde olmadıklarını söyledi. Loğoğlu, “Amerika önemli bir ülke, önemli bir müttefikimiz, ne düşündüğümüzü, nereye gitmek istediğimizi dinlemelerinde yarar var. Bunları anlattık” diye konuştu.
‘Suriye’de askeri müdahaleye karşı olduğumuzu söyledik’
CHP’nin Suriye politikasıyla ABD’nin politikasının örtüşmediği hatırlatılan Loğoğlu, bu konuda Amerika Savunma Bakanlığı Pentagon’da görüşmeler yaptıklarını ve müdahaleye karşı olduklarını açıkça söylediklerini bildirdi. Loğoğlu, “‘BM Güvenlik Konseyi'ne dayanmayan bir askeri müdahaleye kesinlikle razı değiliz’ dedik. ‘Bir müdahale Suriye'deki sorunu çözmez, Suriye'deki sorunu daha da derinleştirir,’ dedik. Ama ortak olan noktalar, kimyasal silahlar konusunda varılan anlaşmanın hayata geçirilmesi, sorunun son günlerde Obama tarafından dahi daha sıkça dile getirilen, Suriye meselesine siyasi bir yolla bir çözüm getirilmesi noktasında birleşiyoruz” diye konuştu.
Faruk Loğoğlu, Suriye için uluslararası konferans düşüncesini iki yıl önce partisinin attığını ve bunun Amerika ve Rusya Dışişleri bakanları John Kerry ve Sergei Lavrov tarafından ‘Cenevre 2’ konferansı olarak hayata geçirildiğini söyledi, “Buna Türk hükümeti zamanında sahiplenmiş olup, bunu Türkiye adına yapmış olsaydı, bugün durum çok farklı olabilirdi’ diye konuştu.
Oran: ‘Asıl pozisyon değiştiren Erdoğan hükümeti’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da Suriye’yle ilgili olarak CHP’nin tavrının hiç değişmediğini, partinin Beşar Esat’ı kınamakla birlikte savaş olmadan, krizin diplomasi ve diyalogla çözümü için çaba gösterdiğini söyledi. Birkaç yıl öncesine kadar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’la bir ‘balayı’ yaşadığını hatırlatan Oran, “Esasında iki yılda pozisyon değiştiren Erdoğan hükümeti oldu. Esat’la balayı kan davasına dönüştü” diye konuştu. Oran AKP hükümetin bu tutumunun “Amerikalıların kafasında da soru işareti bıraktığını” belirtti.
Loğoğlu: ‘Gül ve Erdoğan görüş ayrılığı yaşamıyor’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’ın son demeçlerinde Suriye politikası konusunda görüş ayrılığı yaşayıp yaşamadığı sorulan Faruk Loğoğlu bu görüşe katılmadı ve şöyle konuştu: “Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı dört buçuk yıl, gayet etkili bir dışişleri bakanlığı görevi yürüttü. Ondan yıllarca önce de Avrupa Konseyi'nde, değişik platformlarda, Türkiye adına temsil görevi de yürüttü. Dolayısıyla olağanüstü bir birikimi var. Bu birikim, insanın dilini, zihniyetini etkiler. Buna mesleki deformasyon diyenler de var, ama etkiler. Onun için kullandığı dil, sayın Gül'ün her zaman daha ölçülü, daha dikkatli oluyor. Gül’ün Genel Kurul'da yaptığı konuşmanın ana hatlarına da baktık. Yalnız bunları, Cumhurbaşkanı'yla başbakan arasında derin görüş ayrılıkları olarak algılamak bana göre biraz fazla abartılı olur. Ama Sayın Gül’ün, mevkiinin de gerektirdiği bir olgunlukla, bu birikimini kullandığı dil ve üslubu, birazda kişiliğinin yansıması olarak o kişilikte daha yumuşak, muktedir bir yapısı olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. O bakımdan Cumhurbaşkanıyla Başbakan arasında özde farklılıklardan ziyade, önemli sayılabilecek nüanslar var. Ama neticede sayın Cumhurbaşkanı da o partinin içinden gelmiş, aynı evrenin görüşlerini paylaşan bir yapısı var. Günün sonunda da onu kabullenmek lazım.”
‘Beyaz Saray Gezi Parkı sürecini demokrasi bakımından anlamlı buluyor’
Faruk Loğoğlu ve Umut Oran Gezi Parkı olaylarının da görüşmelerinde gündeme geldiğini söyledi. Loğoğlu, Beyaz Saray’ın Gezi Parkı sürecini önemli, demokrasi bakımından da anlamlı bulduğunu söyledi, bu süreçle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi’nin görüşünü aldıklarını kaydetti. Loğoğlu bu konuda Beyaz Saray’da yaptığı görüşmeyle ilgili olarak “Bunu bizim de önemli bulduğumuzu, CHP'nin bakış açısıyla Gezi Parkı olaylarının hedeflerinin 'özgürlük ve yaşam tarzıma karışma' taleplerinin aynen bizim savunduğumuz görüşler olduğunu, ama Gezi Parkının parti bağlantılı olmayan, bağımsız, yeni orta sınıfın evlatlarının, çocuklarının bir ürünü olduğunu, CHP'nin buna sahiplenmek gibi bir girişimi olmadığını, buna hakkı da olmadığını, ama Gezi Parkı sürecinin Türkiye'deki siyasetin parametrelerini artık bir daha geri dönülmeyecek şekilde değiştirdiğini, yani demokratik hakkını kullanmakta direndiği zaman hükümetin buna ilgisiz kalamayacağının görüldüğünü ve Gezi Parkı'nın Türkiye'de demokrasinin geleceği bakımından önemli ve yararlı bulduğumuzu söyledik” dedi.