Altılı Masa’yı oluşturan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İyi Parti, Saadet Partisi (SP), Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Gelecek Partisi ve Demokrat Parti liderleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’nde biraraya geldi.
“Değişime Davet” başlığıyla düzenlenen toplantıda İYİ Parti’yi Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale temsil ederken diğer beş partinin genel başkanları konuştu.
Buluşmaya Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin belediye başkanları, il ve ilçe teşkilatlarının temsilcileri de katıldı.
Kılıçdaroğlu’ndan güçler ayrılığına vurgu
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın iktidara gelmesi durumunda dört ayaklı bir strateji hayata geçireceklerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, stratejisini demokrasi, üretim, sosyal devlet ve sürdürülebilirlik başlıkları altında özetledi.
“Öyle bir sistem kuralım ki kim iktidara gelirse gelsin bir daha Türkiye böyle krizler yaşamasın” diyen Kılıçdaroğlu, “Dört ayaklı bir stratejiden söz edeceğim. Birinci ayak, güçlü bir demokrasi, güçlü bir parlamenter sistem. Altı lideri bir araya getiren felsefenin özünde demokrasi yatıyor. Demokrasinin gelişmediği hiçbir ülke kalkınamaz. Dünyaya baktığınızda kişi başı gelirin en yüksek olduğu ülkelerde demokrasi vardır. Biz de demokrasimizi ve güçler ayrılığını geliştirmek zorundayız” dedi.
Your browser doesn’t support HTML5
“Siyasi etik kanununu çıkaracağız”
Sağlıklı işleyen demokrasilerde denetimsiz hiçbir alan olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Demokrasi halktan toplanan vergilerin halka hesabının verilebilmesidir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerken Ulusal Vergi Konseyi kuracağız. 85 milyondan toplanan vergilerin nereye harcandığını bu konsey her yıl toplanıp Resmi Gazete’de yayınlayacak. Bütçenin kaynaklarının nereye harcandığının hesabının verilmesi için TBMM’de kesin hesap komisyonu kuracağız. Kesin hesap komisyonu başkanı da muhalefet partisinden olacak. Sağlıklı işleyen demokrasilerde siyaset kurumunun lekelenmemesi de lazım. Siyasi etik kanunu çıkaracağız diye altı lider karar verdik” diye konuştu.
Üniversitelere bilimsel özerklik vaadi
Stratejilerinin ikinci ayağını ‘üreten Türkiye’nin oluşturduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “21’nci yüzyılın ekonomisi tarım ve sanayi ekonomisi değil, bilgi ekonomisidir. Bilgiyi üniversitelerde üreteceğiz, o nedenle bizim iktidarımızda üniversitelerde her türlü düşünce özgürce tartışılacak. Hiç kimse farklı düşündüğü için üniversiteden atılmayacak. Üniversiteler bilgi yuvası olacak. Üniversitelerin ürettiği bilgiler sanayiciler tarafından elle tutulur metaya dönüştürülecek” dedi.
Sosyal devlet vurgusu
Türkiye’de sosyal devlet kavramının yara aldığını da söyleyen CHP Genel Başkanı, “Huzurun olması yaratılan kaynağın hakça bölüşülmesine bağlıdır. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği sosyal bir devlet inşa edeceğiz. Aile destekleme sigortasını getireceğiz. Her ailenin ve bireyin güvencesi olacak” ifadesini kullandı.
“Eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapacağız”
Sürdürülebilirliğin stratejilerinin dördüncü ayağını oluşturduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, “Demokrasi getirdiniz, ürettiniz, sosyal devleti inşa ettiniz ama durduğunuz an gerilersiniz. Biz dünyadaki değişime ayak uydurmak istemiyoruz. Değişime öncülük yapan bir Türkiye’yi inşa etmek istiyoruz. Sürdürülebilirliğin temeli eğitimdir. Eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapacağız” şeklinde konuştu.
Babacan’dan şeffaflık vurgusu
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da şeffaflığın önemine vurgu yaptı: “Şeffaflık ne kadar yükselirse ekonomi o kadar büyüyor. Şeffaflık azaldığında, yolsuzluk çoğaldığında ülke fakirleşiyor. Ekonomi için olmazsa olmaz iki kavram hukuk ve eğitimdir. Türkiye’nin zirvede olduğu yıllarda bundan çok bahsediyorduk. 2013’te iktisat kongresinin 90’ıncı yılında eğitimde ve hukukta gerekenleri yapmazsak orta gelir tuzağına düşeriz demiştik, şu an düştük” dedi.
Türkiye’nin bu tuzaktan kurtulmasının mümkün olduğunu vurgulayan Babacan, “Bugüne kadar hiçbir siyasi partinin ya da siyasi partiler grubunun hazır olmadığı kadar bu ülkeyi yönetmeye hazırız” diye konuştu.
“Cumhuriyetin fetret dönemi olarak tarihe geçecek bir dönemi sona erdirmeliyiz”
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Türkiye’nin şu anda karşı karşıya olduğu risklerin 100 yıl öncekinden farklı olmadığını belirtti.
Uysal, “100 yıllık bir muhasebeyi yapmak mecburiyetindeyiz. Cumhuriyetin fetret dönemi olarak tarihe geçecek bir dönemi sona erdirmeliyiz. Tarihi geriye doğru akıtamazsınız. Bu büyük ülkenin kıt kanaat imkanlarla, dişinden tırnağından artırdıklarıyla inşa ettikleri Türkiye’yi bir yıkım mühendisliğiyle yıkmaya çalışsanız da başaramayacaksınız. Beceriksizliği, iş bilmezliği, bilimsizliği ödüllendiren mevcut düzeni sürdürmek, buna rıza göstermek kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
“Toplumu kutuplaştıranlara karşı, toplumu birleştirmeye çalışan bir heyetiz biz”
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, altı siyasi liderin gelecek nesillerin önünü açmak için bir araya geldiğini kaydederek şunları söyledi: “Altılı masa 200 yıllık modernleşme tarihimizin, 175 yıllık meclis tarihimizin, 75 yıllık demokrasi tarihimizin en büyük toplumsal varış noktasıdır. Toplumu kutuplaştıranlara karşı, toplumu birleştirmeye çalışan bir heyetiz biz. Çöl ikliminde gül ağacı yetişmez. Otoriterliğin olduğu yerde de iktisadi kalkınma olmaz. İktisadın iklimi, hukuk ve ahlaktır. Özgürlükler ve güven hukukun esasıdır. Bugün istediği kişilere banka kredilerini aktaran, mülkiyet hakkına riayete etmeyen her mala konabileceğini düşünen bir hukuksuzluk dönemi var.”
Sadece bir ekonomik kriz olmadığını söyleyen Davutoğlu aynı zamanda devlet, ahlak ve toplumsal barış krizi yaşandığını da vurguladı.
“İktidarın amacı herkesi vasatlıkta eşitlemek, çaresizlik ve yoksulluğu yönetmektir”
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale de fırsat eşitliğinin önemine değinerek yaşanan beyin göçüne dikkat çekti.
Özlale, “On binlerce eğitimli insanımız nefes alabilme çalışma koşulları arayışıyla batı ülkelerine göç etti. Arkalarından da ‘varsın gidiyorlarsa gitsinler’ diyen bir iktidar, gelişmiş insan kaynağını başka ülkelerin yaratacakları ekonomik mucizelere hediye etti. Batıya kafa tutarmış gibi yapan bu iktidarın çanak tuttuğu şey küresel güç dengesizliğine katkıda bulunmaktır. Bu emek göçünü durduracak hiçbir şey yapmadıkları için bu yüzyılda da Batı’nın ekonomik ve teknolojik hakimiyetini bu iktidar mümkün kıldı. İktidarın amacı herkesi vasatlıkta eşitlemek, çaresizlik ve yoksulluğu yönetmektir” dedi.
“Ne dürüstlük var ne adalet var ne liyakat var”
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da adalet vurgusu yaparak, “Devlet adalet üzerine inşa edilir. Siz işi ehline vermezseniz o iş istendiği gibi inşa edilemez. Dürüstlük mutlaka olmalı. Siz yandaşınıza pas geçerseniz dürüstlük olmaz. Ülkemizin en büyük sıkıştığı kıskaç bu noktada düğümleniyor. Ne dürüstlük var ne adalet var ne liyakat var” diye konuştu.
Karamollaoğlu ekonominin dışa bağımlılığının Türkiye’nin önünde bir engel olduğunu belirterek “Elbette dünyayla bütünleşelim, kavga edelim demiyoruz, ama onların oyunlarına da uyanık olalım. Bizim bu bölgede güçlü olmamızı istemiyorlar. Dışarıya bağlı kaldığımız sürece ayakta kalmamıza imkan vermezler” ifadelerini kullandı.