Almanya'daki Türkler'e Tehdit Mektuplarında Polis Parmağı İddiası

Avukat Seda Basay-Yildiz (ortada) tehdit mektubu gönderilen kişiler arasında yer alıyor.

ABD’de George Floyd’un polis tarafından öldürülmesinden sonra Almanya’da da emniyet birimlerinde şiddet ve özellikle Türklere yönelik ırkçılık tartışmaları sürüyor. Son olarak, polisin şiddet olaylarına karışan Alman vatandaşlarının kökenlerini araştırdığını ortaya çıkması ve çok sayıda Türkiye kökenli göçmene gönderilen ırkçı hakaretler ve ölüm tehdidi içeren mektuplar tartışmaları daha da alevlendirdi.

Stuttgart'ta polisin tavrı tartışma yarattı

Stuttgart'ta, geçen 15 Haziran gecesi rutin bir uyuşturucu kontrolü sırasında, polisin bir genci gözaltına almak isterken sert davranması, çevrede bulunanların tepkisine yol açtı ve akabininde olaylar çıktı. Kentin merkezinde bir araya gelen gençler, polisle çatıştı, dükkanlar yağmalandı, bir polis aracına saldırıldı. Polis kimliklerini belirlediği gençleri gözaltına alırken, olaylarla ilgili çoğunluğu Alman vatandaşı 500 genç hakkında soruşturma başlatıldı.

Polisin gözaltına aldığı gençlerin uyruklarını araştırdığı iddiası

Alman kamuoyu Stuttgart’da yaşananların nedeni konusunu ve ABD’deki Floyd gösterilerinin etkisi olup, olmadığını irdelerken, polisin olaylarda gözaltına aldığı bazı gençlerin ve anne-babalarının uyruğuyla ilgili araştırma yaptığının ortaya çıkması "ırkçı yaklaşım" olarak tanımlanarak, büyük tepkilere yol açtı.

"Gerçek Almanlar polise saldırmaz"

Stuttgart Emniyet Müdürü Frank Lutz'un, "Gerçek Almanlar polise saldırmaz, bunları göçmen kökenli, sonradan Alman olan gençler yapmıştır" mantığıyla saldırganların soyunu araştırmaya başladığı anlaşıldı. Lutz’un toplam 11 şüpheli Alman’ın göçmen kökenli olup olmadığının netlik kazanmadığını ve nüfus idarelerinden bunu soruşturacaklarını söylediğinin belirlenmesinden sonra, Federal İçişleri Bakanlığı polisin zanlının aile ve sosyal çevresini araştırmasının standart bir uygulama olduğunu açıklaması olaya başka bir boyut kazandırdı.

"Ülkenin ferdi kabul edilmek için kaç nesildir burada yaşaması gerekiyor?"

Benzer durumlarda, Almanya genelindeki nüfus dairelerinde olaylara karışanların kökenlerinin araştırılmasına tepki gösterenler, kişinin kökeninin işlediği suç ile bir ilgisi olmadığını savunuyor. Nitekim Yeşiller Partisi’nden Marcel Roth, "İnsanın bu ülkenin bir ferdi olarak kabul edilebilmesi için kaç nesildir burada yaşıyor olması gerekir? Bu göçmen kökenli bütün insanlara dönük bir saldırıdır ve ırkçılıktır" diye konuştu.

Polis bilgisayarlarından göçmenlere ölüm tehdidi mektubu yollandığı iddiası

Bu olaya paralel, Hessen Eyaleti'ndeki polis skandalı da giderek büyüyor ve eyalet emniyet teşkilatı içinde bir ırkçı yapılanmanın olduğuna yönelik şüpheler her geçen gün güçleniyor. Almanya’nın finans merkezi Frankfurt’un da bulunduğu Hessen’de, polis bilgisayarlarından göçmenlere ölüm tehdidi içerikli mektuplar gönderildiği, kamuoyunda tanınmış göçmenlerle ilgili kişisel bilgilerinin de polislere ait bilgisayarlarda araştırıldığı ve ırkçı gruplara iletildiği ortaya çıktı.

"Jilet Ayşe" lakaplı kadına polisten tehdit mektubu

Aşırı sağcı NSU terör örgütü davası müdahil avukatlarından Seda Başay Yıldız ve Sol Parti Hessen Eyalet Meclis Grup Başkanı Janine Wissler’den sonra ‘Jilet Ayşe’ adıyla tanınan komedyen İdil Baydar’a da tehdit mektubu gönderildi. Yıldız ve Wissler gibi Baydar’ın kişisel bilgilerine de Hessen emniyetindeki polis bilgisayarından ulaşıldığı belirlendi. Hessen Eyaleti İçişleri Bakanı Peter Beuth, polis teşkilatı içinde bir aşırı sağ yapılanma olabileceğini kabullenirken, soruşturma açılacağını bildirdi. Daha önce Hessen Kriminal Dairesi’nin, "NSU 2.0" adıyla avukat Seda Başay Yıldız'a gönderilen tehdit mektupları soruşturması neticesinde sorumlular bulunamamıştı. Yıldız ve üç yaşındaki kızı yaklaşık 18 aydır polis koruması altında yaşıyor.

Hannover'de Türk işyerlerine ırkçı mektuplar

Öte yandan son 48 saatte Aşağı Saksonya eyaletinin başkenti Hannover’de Türk iş yerlerine ırkçılar tarafından posta yoluyla ölüm tehdidi mektubu gönderildiği öğrenildi. Lokanta ve market sahiplerine gönderilen mektuplarda, "Seninle ilgili bilgileri veriyoruz. Öldürüleceksin. Buradan çekin gidin. Siz Türkler sadece suç işliyorsunuz. Yok edileceksiniz. Bir domuz 10 bin Türk’ten daha değerlidir" denildiği ve mektupların "Almanlar" şeklinde imzalandığı haber verildi.