Almanya’da Tartışma Yaratan Araştırmalar

Almanya’da ardı ardına yayınlanan iki araştırmanın sonuçları uzun süre konuşulacağa benziyor. Araştırmalardan biri İslam’a ve göçmenlere yönelik bakışı irdeliyor. Diğeri de Türkiye kökenli göçmenler arasında yapılan araştırma.

Leipzig Üniversitesi tarafından yapılan, Almanların İslam’a ve göçmenlere yönelik bakışını irdeleyen ve toplumun tüm kesimlerinde İslam ve mülteci düşmanlığının büyük bir hızla yayıldığını gösteren araştırmanın yankıları sürüyor. Müslümanların Almanya’ya gelmesinin sınırlandırmasını isteyen Almanların oranının yüzde 41,4, kendini yabancı düşmanı olarak tanımlayaların oranının ise yüzde 20 olarak saptandığı söz konusu araştırmanın sonuçları ülkede kutuplaşmanın ve ırkçılığın ulaştığı boyutları ortaya koydu.

Türkiye kökenliler Almanya’da ikinci sınıf vatandaş hissediyor

Diğer bir kaygı verici araştırma ise Türkiye kökenli göçmenler arasında yapıldı. Araştırmaya göre Türkiye kökenlilerinin çoğunluğu Alman toplumu tarafından kabullenilmediklerine inanıyor ve her iki kişiden biri kendini Almanya'da ‘ikinci sınıf vatandaş’ hissediyor. Münster Üniversitesi'nin araştırmasına göre, Almanya'da yaşayan Türklerin yüzde 90'ı Almanya'da kendini mutlu ya da çok mutlu hissediyor, buna rağmen yüzde 85’i ‘Türkiye’ye de bağlıyım’ diyor. Fikri sorulanların yüzde 70’i Alman toplumuna uyum sağladığına inandığını belirtirken, yüzde 54’ü buna rağmen Almanların kendilerini kabul etmediğini savunuyor ve yüzde 51’lik bir oran ise bundan ‘Almanlar bizi ikinci sınıf insan olarak görüyor’ sonucunu çıkarıyor. Sokaktaki vatandaş da ‘ne kadar çaba harcasam da dışlanma sonucunda kendimi toplumun parçası olarak göremiyorum’ diyor.

Araştırmayı yapan Münster Üniversitesi’nden sosyologlar, bu durumun Türkleri dinlerine daha bağlı olmaya yönlendirdiği görüşünde. Araştırmaya göre Almanya’da doğan ya da yetişen ikinci ve üçüncü kuşakta kendini İslam’a bağlı hissedenlerin oranı artıyor. ‘Dinime bağlıyım’ diyenlerin oranı genç kuşaklar arasında yüzde 72, 1960’lı ve 1970’li yıllarda Almanya’ya gelen birinci kuşakta ise yüzde 62. Sosyologlara göre olumlu bir gelişme köktendinci ve tutucu yaklaşımların genç kuşak Türkiye kökenliler arasında azalması.

‘Anayasadan daha fazla İslam’ın kuralları geçerlidir’ diyen ilk kuşak Türklerin oranı yüzde 47 olarak saptanmış, aynı şekilde ‘çağın sorunlarını sadece İslam çözer’ şeklinde düşünenlerin oranı da yüzde 40. Bu oranlar ikinci ve üçüncü kuşakta yüzde 9 civarında, yani çok daha düşük.

Araştırmacılar köktendincilik ve tutuculuğun ikinci ve üçüncü kuşakta, yapısal ve sosyal uyumun artmasıyla giderek daha da düşeceği kanısında. Araştırma sonucunda olumlu bir gelişme Türkiye kökenli göçmenler arasında Almanca bilenlerin oranının ve eğitim seviyesinin yükselmesi. Birinci kuşakta sadece iki kişiden biri Almanca bildiğini ifade ederken, ikinci ve üçüncü kuşakta ‘iyi ve çok iyi Almanca konuşuyorum’ diyenlerin oranı yüzde 94. Birinci kuşak arasında lise diploması olmayanların oranı yüzde 40'larda seyrederken, bu oran ikinci ve üçüncü kuşakta yüzde 13'e düşmüş. Bu arada araştırmaya göre Almanya’daki Türklerin yüzde 83'ü bir terör saldırısı olduğu zaman ilk olarak Müslümanlardan şüphelenilmesine öfke duyuyor. Yüzde 73'ü ise İslam’ı ve dini duyguları zedeleyen kitap ve filmlerin devlet tarafından yasaklamasını istiyor.

Your browser doesn’t support HTML5

Cem Dalaman'ın haberi