Almanya'da NSU Terör Örgütü Davasında 300. Duruşma Görüldü

Almanya’da 2000–2007 yılları arasında sekizi Türk, biri Yunanlı ve biri de Alman polis memuresi toplam 10 kişiyi öldüren NSU terör örgütü davasında geride kalan haftada 300. duruşma görüldü.

Olaylı bir şekilde 6 Mayıs 2013'te başladığında 85 duruşmada bitirilmesi öngörülen davada mağdurların beklentisi adaletin yerini bulması yönündeydi.

Aşırı sağcı terör örgütünün tutuklu yargılanan üyesi baş sanık Beate Zschaepe’nin geçen ocak ayında suskunluğunu bozma kararı heyecan yarattı, ama geride kalan aylarda kayda değer bir açıklama yapmadı.

Mahkeme bugüne kadar yüzlerce tanık dinledi, onlarca bilirkişinin ve uzmanın görüşlerini değerlendirmeye aldı. Baş hakim Manfred Götzl binlerce kanıtı işleme koydu. Ancak hem mağdurlar hem de mahkemeyi başından bu yana takip edenler, şimdiye dek NSU’lu teröristler ve örgüt yapısıyla ilgili sayısız sorunun cevapsız kaldığını savunuyor.

Örneğin faillerin, hemen hepsi esnaf olan kurbanları nasıl seçtiğine ve cinayetlerin zamanlamasına dair sorular açıkta kaldı.

Yetkililer, NSU’nun sadece üç kişiden oluştuğu tezinden hareket ediyor. Konuya yoğunlaşan uzmanlar ve gazeteciler ise ortaya çıkan bilgi ve belgelerin NSU’nun bilinenden çok daha büyük bir örgüt olduğunu gösterdiğini savunuyor.

300 duruşmada NSU’nun eylemlerinden istihbarat birimlerinin ne denli haberdar olduğu ve cinayetlerin aşırı sağ teröristler bağlantısının nasıl olup da 13 yıl boyunca ortaya çıkarılamadığı en çok tartışılan, cevap bulamayan soruların başında yer aldı.

Konuyu araştırmak için kurulan meclis komisyonu başta olmak üzere siyaset NSU’ya istihbarat ve polis birimlerinden bireysel yardım edenlerin olabileceğini, fakat bunun ötesindeki suçlamalar için yeterli delil olmadığını belirterek, bu yöndeki tartışmaları sonlandırma çabasına girdi.

Bu tavır ve mahkeme süresince kaybolan deliller, şüpheli şekilde ölen önemli tanıklar Türk toplumunda ve mağdurlar arasında hayal kırıklığı yaratırken, başta Beate Zschaepe olmak üzere sanık avukatlarının dilekçe üstüne dilekçe verip, mahkemenin gidişatını yavaşlatma çabaları da dikkat çekti.

Müdahil avukat Mustafa Kaplan, mahkemenin tanık dinleme ve kanıt toplama işlemini bitirdiğini, buna rağmen dilekçeler yüzünden kararın en erken 2017 ilkbaharında açıklanacağından yola çıkıyor.

Yedi yıllık bir zaman dilimine yayılan cinayetlerde, polisin aşırı sağ bağlantısı aramak yerine kurbanların Türk ve Kürt mafya bağlantıları olup olmadığını araştırması, yakınların fail olarak zan altında bırakılması büyük tepki çekmişti.

NSU terörünün baş zanlıları olarak kabul edilen Uwe Mundlos ve Uwe Bönhardt, 4 Kasım 2011'de Almanya'nın doğusundaki Eisenach kentinde bir banka soyduktan sonra yanan bir karavan içinde ölü bulundu.

Orada ele geçen deliller sonrasında NSU örgütü adeta tesadüfen ortaya çıkarken, hücrenin sağ kalan ve bilinen tek üyesi Beate Zschaepe bu olaydan sonra polise teslim oldu. Olay ilk patladığında Almanya’nın tepkisi en üst düzeyde olmuş, Başbakan Merkel olayın tüm detaylarının aydınlatılması gerektiğini vurgulanmıştı. Müdahil avukat Mustafa Kaplan, davanın sonucunun NSU’un derin bağlantılarını ortaya çıkarmayacak olsa da, Zschäpe ve diğer sanıkların cezanlandırılması ile sonuçlanacağını belirtiyor.

Başladığı dönemde ‚Almanya yakın tarihinin en önemli davası‘ olarak tanımlanan NSU davasının bir günlük duruşma maliyeti yaklaşık 150 bin Euroolarak hesaplanıyor. Şimdiye kadar dava için 45 milyon Euro harcandığı ve dava sonuçlandığında bu miktarın 70 milyon Euroyu bulacağı ifade ediliyor.

Your browser doesn’t support HTML5

Cem Dalaman'ın haberi