Almanya’nın doğusunda bulunan eyaletlerden Saksonya ve Thüringen, yeni parlamentolarını ve eyalet başbakanlarını seçmek üzere 1 Eylül Pazar günü sandık başına gidiyor. Her iki seçimde de, Almanya için Alternatif’in (AfD) birinci olma olasılığı bulunuyor.
Son anketlere göre, yaklaşık dört milyon nüfusu ile en kalabalık eski Doğu Almanya eyaleti olan Saksonya’da AfD yüzde 32 ile ilk sırada. Hristiyan Demokrat CDU yüzde 30’la ikinci, geçen ocak ayında kurulan ve milliyetçi-sol bir çizgisi olan Birlik Sahra Wagenkencht (BSW) de yüzde 15’le üçüncü sırada.
Berlin’deki koalisyon hükümetini oluşturan partilerden sosyal demokrat SPD ve Yeşiller yüzde 6’larda görünürken, koalisyon hükümetinin küçük ortağı FDP ise yüzde 2’yle, yüzde 5 barajının net olarak altında bulunuyor.
Seçimler öncesinde eyaletteki tüm ana akım partiler AfD ile koalisyon yapmayacağını açıkladı. Saksonya’da CDU’nun BSW ile ortak bir hükümet oluşturabileceği ya da azınlık hükümeti kurabileceği tahmin ediliyor. BSW lideri Sarah Wagneknecht’in Rusya yanlısı olarak bilinmesi, Ukrayna’ya koşulsuz destek veren CDU’yu bu partiyle ortaklık kurmada zorlayacak bir durum.
İlgili Haberler Solingen’deki saldırıyı IŞID üstlendi
AfD’nin Thüringen lideri "faşist"
Thüringen’de ise anketlere göre AfD’nin yüzde 30’un üzerinde oy alarak ezici bir zafer kazanması bekleniyor. Eyalette yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre CDU yüzde 21 ile ikinci, BSW de yüzde 20 ile üçüncü sırada yer alacak.
Sol Parti’ye destek yüzde 13 olurken, SPD’nin oy oranı yüzde 7’de kalacak; Yeşiller de yüzde 4’le, yüzde 5 barajına takılacak.
FDP Thüringen’de de yüzde 2’yle parlamentoya girmeyen partiler arasında yer alacak. Alman siyasetindeki en tartışmalı isim olan Björn Höcke’nin liderliğindeki AfD’nin bu eyalette de koalisyon yapacak bir başka parti bulamayacağı, CDU’nun Sol Parti ve BSW ile ortaklık kuracağından yola çıkılıyor.
Höcke, AfD’nin en radikal isimlerinden biri. Hitler dönemine sıklıkla atıfta bulunan açıklamalarıyla bilinen siyasetçi hakkında 2019 yılında mahkeme " ‘faşist’ olarak etiketlenmesinin doğrulanabilir bir gerçek bir temeli" olduğuna karar vermişti.
Geçen hafta IŞİD yanlısı Suriyeli bir sığınmacının Solingen kentinde üç kişiyi öldürmesini kampanyasında kullanan Höcke, seçime "Ya Höcke ya da Solingen" sloganı ile giriyor. Höcke, Kasım 2023’teki bir seçim kampanyası mitinginde Adolf Hitler tarafından da kullanılan "Her şey Almanya için" sloganını kullanmıştı. Höcke, göçmenlere ve İslam’a olan nefretini saklamadan açıkça ifade ediyor.
Kapıda erken seçim mi var?
Bu seçimlerin sonuçları, özellikle AfD'nin yükselişi ve bunun Alman siyasi sahnesindeki etkileri açısından büyük önem taşıyor. Siyasi analizlerde, özellikle sosyal demokratların alacağı sonucun, Berlin’deki koalisyon hükümetinin sorgulanmasına ve erken seçim ihtimalinin gündeme gelmesine neden olacağı ifade ediliyor.
Aynı şekilde, AfD ve BSW’nin temsil ettiği göçmen karşıtı popülist siyasetin, ülkede yaşayan göçmen kökenli herkesin kaderini ve geleceğini etkileyeceği de tahmin ediliyor. Solingen’deki terör saldırısı sonrasında, SPD’de dahil olmak üzere hemen tüm partiler sığınmacılara karşı söylemlerini sertleştirdi ve AfD’nin bu bağlamdaki çizgisine yaklaştı.
Geçen günlerde, başvuruları geri çevrilen sığınmacıların sınır dışı edilmesinin hızlandırılması, düzensiz göçün tamamen engellenmesi ve mültecilere ödenen sosyal yardımların kesilmesi gibi öneriler gündeme taşındı. Bu söylemlerin hepsi yıllardır hem koalisyonu hem de ondan önceki Merkel hükümetini sığınmacılar politikaları nedeniyle sert şekilde eleştiren AfD’nin siyasi ajandasında yer alıyor. Solingen’deki saldırının yarattığı tartışmaların AfD’ye yarayacağına ve ırkçı partinin daha da güçlenmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Hem AfD hem de seçimlerin sürpriz partisi olmaya aday BSW, ülkenin doğusundaki özel durum nedeniyle de bu denli yüksek oranda oy alabilecek kapasitede. İki Almanya’nın birleşmesinin üzerinden neredeyse 35 yıl geçmesine rağmen, ülkenin doğusunda yaşayan Almanlar, kendilerini "ikinci sınıf" vatandaşlar olarak görüyor ve yerleşik diğer partiler tarafından temsil edilmediklerini düşünüyorlar.
AfD ve BSW ise doğrudan bu "hisse" hitap ederek, kendilerini doğuluların temsilcisi olarak konumlandırıyor. Bunun haricinde koalisyon hükümeti ve Hristiyan Demokrat muhalefetin Ukrayna Savaşı’nda benimsediği Rusya karşıtı politika, Almanya’nın doğusunda karşılık bulmazken, AfD ve BSW Rusya’dan yana tavır alıyor.
İlgili Haberler Almanya’da koalisyon krizi