Almanya’da Hristiyan Demokrat CDU’nun geçen Pazar günü yapılan Thüringen seçimlerinde aldığı ağır yenilgi, bir yıldır partinin genel başkanlığını yapan, aynı zamanda Savunma Bakanı olan Annegret Kramp Karrenbauer’i eleştirilerin odağına çekti. Thüringen’in yanı sıra, geçen Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Brandenburg ve Saksonya’da Eylül ayında yapılan eyalet seçimlerinde partisinin büyük ölçüde oy kaybetmesinin sorumlusu olarak görülen Kramp-Karrenbauer’in, Savunma Bakanı sıfatıyla geçen hafta Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’na yönelik yaptığı "Kuzey Suriye’de uluslararası güç tarafından kontrol edilen güvenli bir bölge oluşturulmalı" önerisi de büyük eleştirilere uğradı.
Koalisyon hükümetinde krize yol açan bu açıklamalar sonrasında Kramp-Karrenbauer’in bir ay sonra yapılacak CDU kurultayında istifaya zorlanacağı yorumu yapılıyor. Kurultayda 2021’de yapılacak federal seçimlerde Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) başbakan adayının kim olacağı da konuşulacak. CDU liderliğini Angela Merkel’den devralan ve kısa süre önce Savunma Bakanlığı görevini de üstlenen Kramp-Karrenbauer’e bu son gelişmelere kadar Merkel’in halefi ve CDU ve CSU’nun bundan sonraki başbakan adayı gözüyle bakılıyordu.
Alman basınında adının kısaltılmış şekliyle AKK olarak tanımlanan siyasetçiye ilk isyan bayrağını, CDU’nun gençlik örgütü Junge Union açtı. Örgüt, "Başbakan olacak niteliğe sahip değil" diyerek Kramp- Karrenmauer’in başbakan adayı olmasına karşı çıkarken, AKK’nın yerine bir dönemler CDU/CSU Federal Meclis Grup Başkanı olarak görev yapan Friedrich Merz’in başbakan adayı gösterilmesini tartışmaya açtı. Çok kültürlülüğü reddeden ve Alman kültürünün ülkedeki ‘hakim kültür’ olması gerektiğini belirten açıklamalarıyla tanınan Merz, son Thüringen seçiminden sonra CDU’nun krizde olduğunu söyleyerek, sadece Kramp-Karrenbauer’i değil, dolaylı olarak Merkel’i de hedef aldı. Merkel’in, ülkenin üzerine bir bulut gibi çöktüğünü söyleyen Merz, "Ben hükümetin iki yıl daha dayanacağını düşünemiyorum" dedi ve kurultayın buna karar vermesi gerektiğini söyledi. Merz, geçen yıl Merkel'den boşalan parti başkanlığı koltuğuna da aday olmuş, seçimde ikinci gelmişti. Kramp-Karrenbauer’e yönelik olası “darbe” sonrasında, geçen yıl Mart ayında Bavyera Eyalet Başbakanı olan ve bu yıl ocak ayında CSU Genel Başkanlığını da üstlenen Markus Söder’in başbakan adayı olarak gösterilmesi de gündeme getirildi.
Berlin’de yapılan yorumlarda, Leipzig’de gerçekleşecek kurultayda Kramp-Karrenbauer’in devrilmesi durumunda, üçlü koalisyon hükümetinin sonunun geleceği belirtiliyor. CDU, CSU ve SPD’den oluşan koalisyon son olarak Kramp-Karrenbauer’in Türkiye’yle ilgili açıklamaları nedeniyle yeni bir krize girmişti. Kramp-Karrenbauer’in, Suriye’nin Türkiye sınırı boyunca uluslararası güçlerin kontrol ettiği bir “güvenli bölge” oluşturulması önerisini, koalisyon ortaklarıyla konuşmadan kamuoyuyla paylaşmasına SPD’li Dışişleri Bakanı Heiko Maas, sert tepki göstermişti.
Kramp-Karrenbauer’in geçen Cumartesi Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile yaptığı görüşme sonrası düzenlenen ortak basın toplantısında, önerileri "yeteri kadar önemli olmadığı için konuşmadık. Kuzey Suriye’deki insanları ilgilendiren konuları konuştuk" demesi de CDU’lu siyasetçilerin sert tepkisini çekmiş ve bu sözleri ''Almanya'nın dış siyaseti açısından utanç verici'' olarak nitelendirilmişti.
Uzmanlar, hükümetin kurulduğu 2018’den bu yana sürekli krizlerle karşılaşan Birlik Partileri ve SPD’yi koalisyonda tutan tek nedenin, olası bir erken genel seçimde kendi oy kayıplarına paralel ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oy oranının artmasına yönelik korkuları olduğunu belirtiyorlar. AfD son iki yılda Almanya’da yapılan tüm eyalet seçimlerinde oylarını katlayarak arttırırken, CDU ve SPD ise kısmen tarihi oranda oy kaybı yaşadı.