Avrupa Birliği (AB) içinde 420 milyon AB yurttaşını bir araya getiren ve ‘Avrupa entegrasyonunun en somut başarılarından birini’ temsil eden pasaportsuz Schengen bölgesi tehlikede mi? Avrupa Birliği içinde serbest dolaşım AB liderleri için hala bir öncelik mi?
Almanya’nın sosyal demokrat Başbakanı Olaf Scholz’un, Avrupa aşırı sağının uzun süredir “hayal ettiği” sınır kontrollerini yeniden tesis edeceğini açıklaması, AB’den ayrılan İngiltere’nin “ülkeye girişte AB ülkelerinden de vize isteyeceğini” duyurması, İtalya ve Fransa’dan sınır kontrollerine sıcak bakıldığına dair yapılan açıklamalar, AB’de “domino etkisi korkusu” yarattı.
Son yıllarda üye ülkelerde artan sınır kontrolü muafiyetlerine, AB’nin en büyük ülkesi Almanya’nın da, eşi görülmeyen bir ölçekte döneceğini açıklaması, “AB’de serbest dolaşımı sağlayan Schengen uygulamasının çökeceği” korkularına yol açtı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, Fransız aşırı sağcı lideri Jordan Bardella’nın Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sırasında önerdiği, “milli sınırlara kontrollerin yeniden tesis edilmesi ve AB sınırlarındaki kontrollerin de güçlendirilmesini içeren ‘çifte sınır’ önerisini” hayata geçireceklerini açıklaması, AB başkentlerinde sarsıntı yaptı.
Açıklamayı kınayan Polonya ve Belçika gibi ülkeler, “sınırdan kovulan göçmenlerin kendi ülkelerine gönderilmesini” kabul etmeyeceklerinin duyurdu. İtalya, Macaristan ve Fransa gibi ülkelerden ise bu uygulamayı destekleyen açıklamalar geldi.
Your browser doesn’t support HTML5
Almanya 16 Eylül’de başlıyor
Son yıllarda, özellikle terör saldırıları ve Covid 19 salgınından sonra, Avusturya, Macaristan, Slovenya, İsveç ve Danimarka gibi, birçok üye devletin, bir biri ardına, Schengen bölgesinin iç sınırlarında kontrolleri “geçici” olarak yeniden tesis etmesiyle birlikte, muafiyetler çoğaldı.
Ancak Pazartesi akşamı Berlin’den gelen açıklama, tüm AB yönetimini ve AB başkentlerinde “domino etkisi” ve “Schengen’in çökmesi” korkularını da beraberinde getirdi.
Pazartesi akşamı Berlin hükümeti, Fransa dahil, Schengen bölgesi üyesi olan dokuz ülkeyle tüm sınırlarında kontroller kurulacağını duyurarak, bu öneriyi fiilen hayata geçirdi. Açıklanan tedbirler, 16 Eylül - 15 Mart 2025 tarihleri arasında Belçika, Lüksemburg, Hollanda ve Danimarka sınırlarında geçerli olacak. Mayıs 2024’ten bu yana Avusturya, İsviçre, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Fransa sınırının da kontrollere tabi olduğu dikkate alındığında, Almanya bu kararıyla Avrupa'da “sınır kontrolleri dönemine” fiilen dönüyor.
9 Eylül Pazartesi günü, Solingen'deki 3 kişinin ölümüne yol açan bıçaklı saldırıdan iki hafta sonra ve göç tartışmalarının damga vurduğu Thüringen bölge seçimlerde, aşırı sağ AfD partisinin tarihi atılımının ardından; 22 Eylül'de Brandenburg'da yeni bir seçim zaferi elde etme ihtimalinin güçlenmesi, Başbakan Scholz’u “yasadışı göç” konusunda harekete geçmeye zorladı.
İngiltere’ye vize ile giriş
Öte yandan İngiliz hükümeti de, dün AB ülkelerinin bundan böyle ülkeye girerken 12 Euro civarında bir ücretle vize alarak ülkelerine seyahat edebileceklerini duyurdu. Starmer hükümetinin Göçten Sorumlu Bakanı Seema Malhotra, Amerika’nın ‘Esta’ uygulamasına benzeyen yeni sistemin önümüzdeki Nisan ayından itibaren uygulanacağını açıkladı.
Bundan böyle İngiltere’ye seyahat etmek isteyen kıta Avrupası vatandaşlarının, 2 Nisan 2025’ten itibaren, 12 Euro ödeyerek, 2 yıl süreli “elektronik seyahat izni” (ETA) talep etmesi gerekecek. Birleşik Krallık sınırının dijitalleştirilmesi kapsamında uygulanan bu sistem yedi Körfez ülkesi Katar, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Ürdün vatandaşlarına uygulanıyor. Aralarında ABD, Japonya, Avustralya ve İsrail'in de bulunduğu 40 Avrupa dışı ülke ise 8 Ocak'tan itibaren bu durumdan etkilenecek.
Bu gelişmelere, Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın, Avrupa Adalet Divanı (AAD) tarafından verilen 200 milyon Euroluk para cezasına misilleme olarak, “düzensiz göçmenleri otobüslere bindirerek Belçika'ya gönderme” yönündeki tehdidi de eklenince, AB içinde tam bir “domino etkisi” korkusu yayıldı.
“Schengen’i yok etme sürecindeyiz”
En sert tepkiyi veren komşular Polonya ve Avusturya, Almanya’nın bu kararının hukuka aykırı olduğunu açıkladı. Polonya Başbakanı Donald Tusk duyuruyu kınayarak, “Bu karar Schengen Anlaşması’nın fiilen askıya alınmasıdır. Karardan etkilenen ülkelerle acil istişarede bulunacağız” dedi.
Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner de, Avusturya'nın, “Almanya'nın sınırlarında reddettiği göçmenleri kabul etmeyeceğini” açıkladı. Karner, “Yasadışı işlerin yapılması kabul edilemez. Biz hukuk devletinde yaşıyoruz ve Almanya’nın planı yasadışı bir eylemdir. Biz kimseyi geri almayacağız, ona göre” diye konuştu.
Liberation gazetesine konuşan Avusturyalı siyaset bilimci Gerald Knaus, “Almanya büyük bir siyasi tiyatroya dönüşüyor. Hükümet, göç sorununun iç sınırlarda çözüleceğini öne sürerek halkını aldatıyor. Almanlar diğer ülkelerde zincirleme bir reaksiyonu, domino etkisini tetiklemeyi umuyor. Schengen bölgesi, 1995'teki kuruluşundan bu yana en ciddi krizine sürüklenebilir” diye uyardı.
“Pandora’nın kutusu”
Fransız Les Echos gazetesi, “Bu kararın yeni bir domino etkisi yaratma gücüne” dikkat çektiği haberinde, “AB’de pek çok kişi, Almanya'nın Pandora'nın Kutusu'nu açmasından ve bazı ülkelerin benzer nedenlerle gelecekte aynı yolu izlemesine yol açmasından korkuyor” ifadesine yer verdi.
Geçtiğimiz yıla kadar Brüksel’de politika yapan Lüksemburg eski Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, ülke medyasına, “Kesinlikle endişeliyim, domino etkisi riski var. Etkin bir göç politikası istiyorsak bunun Avrupa'da tartışmalarla gerçekleşmesi gerekiyor. Burada ne yazık ki AB'nin başarılarından biri olan Schengen'i yok etme sürecindeyiz. Ekonomi açısından bunun faydası olduğundan emin değilim! İç pazarı da yok ediyoruz” diye konuştu.
İtalya ve Macaristan’dan destek, Fransa izliyor
Sınır güvenliğinden sorumlu İtalya İçişleri Bakan yardımcısı Wanda Ferro, Almanya’nın kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, “Sınır kontrolü ve yasadışı göçle mücadele konusunda Almanya, İtalyan hükümetinin çizgisini takip ediyor” dedi. Ferro, Avrupa'daki sol partilerin göç konusunda İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile aynı çizgiye gelmelerinden memnuniyet duyduklarını vurguladı.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban da, Almanya'yı X'teki "#StopMigration Kulübü’ne” davet ederek, Almanya'ya desteğini ifade etti.
Fransa’da, siyasi krizin ardından Başbakan atanan ve yalnızca aşırı sağın desteğiyle hükümet kurma umudu olan sağcı politikacı Michel Barnier ve ekibi de, Almanya’nın kararını dikkatle izliyor.
AB yasaları ne diyor?
Alman İçişleri Bakanı Nancy Faeser, kararın Avrupa yasalarına uygun olarak alındığını garanti ediyor.
AB’de 24 Mayıs 2024'te kabul edilen Schengen Reformu, bir devlete, “güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olması durumunda, bir yıl süreyle yenilenebilir olmak üzere en fazla iki yıllık bir süre için sınır kontrollerinin yeniden kurulmasına izin vermesine” olanak tanıyor.
İtirazlar üzerine AB Komisyonu, “bu kararın istisnai durumlarda alınması gerektiğini” belirterek, şimdilik, “kararın gerekçesini inceleyeceklerini” açıklamakla yetindi.