Almanya Seçimlerinden Sonra Türkiye İle İlişkiler Düzelir mi?

Your browser doesn’t support HTML5

Almanya’da yaklaşan genel seçimler ve Türkiye’yle gerilen ilişkiler gündemden düşmüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’den peş peşe gelen sert açıklamalar, hayati bir soruyu akıllara getiriyor. İki ülke bir kırılma noktasına doğru mu yol alıyor?

Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nde düzenlenen toplantıda işte bu soruya yanıt arandı. Toplantının katılımcıları Alman Friedrich-Ebert Vakfı'nın ABD ve Kanada Temsilcisi Michael Meier ve gazeteci Cengiz Çandar, Türkiye-Almanya ilişkilerinin geleceğini değerlendirdi.

Beş yıl boyunca Friedrich-Ebert Vakfı’nın Türkiye temsilciliğini de yapan Meier, dış politikanın 24 Eylül’de Almanya’da düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başta gelen bir konu olmadığını söyledi.

Meier, "Almanya seçimlerinde baskın olan konulara baktığımızda ilk konu göçmenler ve entegrasyon. 2015 ve 2016’da ülkeye gelen 1 milyondan fazla mülteciye Almanca kursu, eğitim, iş ve barınma sağlamamız lazım. Ama bu göçmen dalgası aynı zamanda yavaş yavaş ölen sağcı hareketlerin de yeniden canlanmasını sağladı. Bu nedenle büyük ihtimalle uzun zamandan sonra ilk kez parlamentoda sağ kanattan bir parti göreceğiz. İkinci konu hala sosyal adaletsizlik ve gelir uçurumu, üçüncüsü iç güvenlik ve terörizm, dördüncüsü altyapı, eğitim ve bütçe fazlası. Dış politika beşinci sırada geliyor” dedi.

Meier, Türkiye’yle ilişkileri dış politika içinde görmeyen bir yorumda bulundu ve "Türkiye’yle ilişkiler, Rusya’yla, Amerika’ylaolan ilişkilerden tamamen farklı. Çünkü 3 milyondan fazla Türk var Almanya’da. Türk iç siyaseti, Alman iç siyasetinin de bir parçası. Tam tersi de geçerli. Bu nedenle Türkiye bu ilk beş konuda yer almasa bile hala önemli bir etken" diye konuştu.

Meier, Erdoğan’ın Almanya’daki Türk seçmene Merkel’in partisi ve Türk düşmanı partilere oy vermeme çağrısına Berlin’in nispeten makul bir yanıt verdiğini söyledi.

Michael Meier, “Eğer Alman ya da Amerikalı bir siyasetçi, Türkiye’deki seçmene ‘CHP, HDP ya da herhangi bir partiye oy vermeyin’ çağrısı yapsa Ankara nasıl tepki verirdi? Bir düşünün. Almanya’nın tepkisini karşılaştırdığımızda sadece Başbakan değil tüm siyasi partilerden de makul bir tepki geldi. Erdoğan’ın çağrı yaptığı kişiler, kendi vatandaşı bile değil. Alman federal seçimleri için sadece Almanlar, Alman pasaportu olanlar oy verebilir. Türk pasaportu olanlar sadece yerel seçimlerde oy kullanabilir. Yani yaptığı, ‘ana akım partilere oy vermeyin’ çağrısı aslında Almanlar’a. O zaman ne istiyor? Bu insanların sol partiye mi oy vermelerini ya da Almanya için Alternatif gibi sağ bir partiye mi oy vermelerini istiyor? Bu partiler Türkiye’ye ve AB müzakerelerine en fazla karşı çıkanlar. Bu yüzden yaptığı bence mantık dışı” ifadelerini kullandı.

Friedrich-Ebert Vakfı Temsilcisi, seçimlerden sonra Almanya’nın Türkiye’ye karşı tavrında değişiklik olmayacağı görüşünde. Meier, “Kanıtım yok ama bence Erdoğan bu defa birçok kırmızı çizgiyi ihlal etti. Ve Merkel Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine destek vermemeye seçimlerden sonra da devam edecek” dedi.

Gazeteci Cengiz Çandar da, Erdoğan’ın bu kırmızı çizgileri bilerek ihlal ettiğini savundu ve "Erdoğan birkaç ay önce Almanya ve Hollanda’yı Nazi eylemlerinde bulunmakla suçladığında, kırmızı çizgiyi geçtiğinin farkında olmamasına imkan yoktu. Yetiştirilmesine ve siyasi kültürüne baktığımızda ondan ince bir üslup beklemek de yanlış olur. Ancak neredeyse 15 yıldır siyasette olan birinin deneyimine sahip, belki de Kamboçya liderinden sonra en fazla iktidarda olan liderdir. Gerhard Schröder’le dostça ilişkiler içinde muhatap olmuş, sonra da Merkel’le AB çerçevesinde ya da ikili olarak çok defa görüşmüş bir siyasetçi olarak, Almanya’yı Nazizm’le suçlamanın, girilmemesi gereken bir yol olduğunu bilmesi gerekir. Bu büyük bir ihlal, kalın bir kırmızı çizgi" diye konuştu.

Çandar, Erdoğan’ın Almanya seçimleriyle ilgili sözlerinin, aslında Türkiye iç siyasetine yönelik olduğunu savundu. Cengiz Çandar, "Özellikle geçen yılki 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Erdoğan’ın ağzından çıkan her söz aslında iç siyasete yönelik. Çünkü büyük bir iktidar mücadelesinin içinde olduğunu düşünüyor ve önceliği de siyaseten hayatta kalmak. Bunun için de iktidarını pekiştirmeye ve mümkün olduğunca yetkileri tek elde toplamaya çalışıyor" dedi.

Ancak Cengiz Çandar’a göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’yla ilgili açıklamalarının Türk seçmeni arasında bir karşılığı olmayacak. Çandar “Türk kökenli Alman seçmenlerin oy kullanma düzeninde bir parçalanma olacağını sanmıyorum. Aşağı yukarı oy kullanma oranları aynı kalacaktır. Bu nedenle Sayın Erdoğan’ın açıklamalarının, Almanya’da yaşan Türklerin siyasi duruşunda bir değişiklik yaratacağı görüşünde değilim” dedi.