Almanya'nın Birleşmesinin 25. Yıldönümü

Doğu Almanya ile Federal Almanya'nın birleşmesinin üzerinden tam 25 yıl geçti. ‘Utanç Duvarı’ olarak da adlandırılan Berlin Duvarı’nın 9 Kasım 1989’da yıkılışı ile başlayan süreçte Batı ve Doğu Almanya’nın 3 Ekim 1990’da yeniden birleşmesi Soğuk Savaş döneminin sonu şeklinde de tarihe geçti.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında, savaşı kazanan devletler tarafından iki devlete bölünerek birbirinden kopmak zorunda kalan Almanya’nın doğusu ve batısı, Berlin Duvarı ile 1961’de tümüyle ayrılmıştı.

Bu sürede Batı Almanya pazar ekonomisi ile hızlı bir ekonomik gelişme içine girerken, Doğu ise ekonomik açıdan gelişmeyi başaramadı.

Berlin Duvarı’nın yıkılışından sadece on ay sonra 12 Eylül 1990’da imzalanan ‘İki Artı Dört Anlaşması’ ile iki Almanya’nın birleşmesinin önündeki engeller tamamen kalktı, iki ülke Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin batıya ilhak etmesiyle Federal Almanya Cumhuriyeti adı altında 3 Ekim 1990’da resmen birleşti.

Almanya’da son 25 yılda büyük değişiklikler ve aynı zamanda hala süren sorunlar yaşandı. Uzmanlara göre 40 yıl boyunca iki ülkeye ve iki ayrı sisteme bölünmüş Alman halkının yeniden tam anlamıyla birleşmesi daha uzun bir süre alacak.

Almanya birleşmenin ardından geçen 25 yıla rağmen özellikle aradaki ekonomik farkları giderebilmiş bir ülke görüntüsü sergileyemiyor. Örneğin Doğu, Batı'daki gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 67'sine ulaştı. Eski Batı Almanya sınırları içinde yaşayanların saat başına kazandığı ücret erkeklerde ortalama 22, kadınlarda 18 Euro iken, Doğu’da erkekler saatte 14 Euro, kadınlar ise 13 Euro kazanıyor.

Büyük sanayi kuruluşlarının olmadığı ve yatırımın da az kaldığı doğuda işsizlik oranı da batıdakine kıyasla ortalama yüzde 14’le çok daha yüksek. Doğudaki eyaletlerin en büyük sorunlarından biri, kendilerine gelecek göremeyen gençlerin batıdaki eyaletlere göç etmesi.

Buna karşılık sadece Almanya’nın değil belki de dünyanın en başarılı ve tanınan kadın politikacısı Doğu Alman kökenli olan Başbakan Angela Merkel. Merkel tam on yıldır Almanya’yı yönetiyor ve yönlendiriyor. Avrupa'nın en güçlü ekonomisi olan Almanya‘nın Merkel döneminde dünyada da liderliğe soyunduğu, son olarak Ukrayna, Yunanistan ve göçmenler krizinde Berlin’in ağırlığının hissedildiği siyaset yorumcuları tarafından kabullenen bir durum.

Your browser doesn’t support HTML5

Cem Dalaman'ın haberi

Bu arada Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinin getirdiği değişiklikler ülkede yaşayan Türkleri de derinden etkiledi. Çok sayıda fabrikanın kapanması, buna paralel istihdamda Doğu Alman kökenli işçilere öncelik verilmesi sonrasında işsiz kalan Türklerin sayısında artış oldu.

Birinci nesil Türklerin yüzde 40’a varan büyük bir bölümü işlerini kaybederken, buna paralel özellikle birleşen Almanya’nın doğusunda baş gösteren Türk ve göçmen düşmanlığı büyük bir sorun haline dönüştü. 1992‘de Solingen’de, 1993’de de Mölln’de Türklerin yaşadığı evlerin kundaklanması sonrasında sekiz kişinin yaşamını yitirmesi, sonradan ortaya çıkan aşırı sağcı NSU Nasyonal Yeraltı Örgütü’nün de 8’i Türk biri Yunan ve biri polis memurunu öldürene kadar güvenlik birimleri tarafından önemsenmemesi genç nesil Türkiye kökenlilerin Almanya’ya kaynaşma ve uyum sürecini frenleyen gelişmeler oldu.

Almanya Türk İşadamları Derneği’nden Baha Kaya, son aylarda sığınmacılarla bağlantılı ırkçı saldırı ve eylemlerin artmasının, toplumdaki yabancı düşmanlığının, birleşmenin 25. yılında da en önemli sorunlardan biri olduğunu gösterdiğini söylüyor ve konunun algılanışı nedeniyle problemin büyüyeceğini belirtiyor.

Çeyrek yüzyılı geride bırakan birleşik Almanya, bu anlamlı günü Frankfurt kentinde düzenlenen etkinliklerle kutluyor. Kutlama kapsamındaki şenlikleri Cumhurbaşkanı Joachim Gauck ve Başbakan Angela Merkel’in yanısıra bir milyondan fazla ziyaretçinin takip etmesi bekleniyor.