Almanya’nın Chemnitz kentinde bir Almanın sığınmacı gençlerle çıkan kavga sonucu hayatını kaybetmesi üzerine aşırı sağcıların yabancı avına çıkmasıyla başlayan tartışmalar hükümetteki koalisyon ortakları arasında iplerin gerilmesine neden oldu. Sosyal demokrat SPD, Başbakan Angela Merkel'e, Chemnitz’de ırkçı olaylar yaşandığına inanmadığını ifade eden ve konuyla ilgi görüntülerin ‘sahte’ olabileceğini savunan Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Hans-Georg Maassen’ı görevden alması için ültimatom verdi. Açıklamada, "SPD yönetimi olarak, Maassen’in gitmesi gerektiğine inanıyoruz. Merkel derhal harekete geçmek zorundadır" denilirken, partinin önde gelen isimlerinden Kevin Kühnert, Merkel’in iç istihbaratın başkanını görevden almaması durumunda, hükümetten çekileceklerini öne sürdü.
Rheinland Pfalz Eyalet Başbakanı SPD’li Malu Dreyer de, "Maassen açıklamalarıyla siyasete, medyaya ve olayın görgü tanıklarına güvene şüphe düşürmüştür. Güvensizlik yaratarak, devlete olan güveni de sarstı. Bu nedenle böyle bir makamda onun halen doğru adam olduğuna inanmıyorum" dedi. Yeşiller partisi Eş Başkanı Robert Habeck, Maassen’in iç istihbaratın başında olmaya uygun olmadığını belirterek, istifa etmesi ya da Merkel tarafından görevden alınması gerektiğini söyledi.
Merkel görevden alabilir mi?
Chemnitz olaylarında aşırı sağcıların yolda gördükleri sığınmacılara saldırdığını gösteren görüntüler hakkında konuşan Maassen, filmin sahte olabileceğini iddia ederek, olayların "sol kesimler ve taraflı medya tarafından" çarptırıldığını öne sürmüştü. Uzmanlar ve görgü tanıkları görüntülerin gerçek olduğu dile getirmişti.
SPD’nin baskısıyla karşı karşıya kalan Angela Merkel’in alacağı tavır merakla bekleniyor. Hristiyan Demokrat CDU liderinin Maassen’i görevden almak için kardeş parti CSU’nun lideri Horst Seehofer’le ipleri koparmayı göze alması gerekiyor. Maassen’in işine son verme yetkisi, Federal İçişleri Bakanı da olan Seehofer’in elinde bulunuyor. Merkel’in Maassen’i işinden atabilmesi için, doğrudan Cumhurbaşkanı Steinmeier’e gitmesi ve Maassen’i azletmesini istemesi gerekiyor. Ancak böyle bir hamlenin daha öncede gerilimlere sahne olan CDU-CSU ortaklığının sonu olacağı yorumu yapılıyor.
Seehofer: “Bakan olmasaydım ben de gösteri yapardım”
CSU Başkanı ve Federal İçişleri Bakanı Horst Seehofer, Maassen’e güvendiğini belirterek, Chemnitz’deki olayları sert bir dille kınayan Merkel’i zor durumda bırakmıştı. Horst Seehofer, "Bakan olmasaydım ben de Chemnitz’de gösteri yapardım. Göç sorunu bütün problemlerin anasıdır" şeklinde açıklama yaparak, 2015’de Almanya’nın sınırlarını sığınmacılara açan Merkel’i doğrudan hedef göstermişti.
Hedefteki ismin tartışma yaratan adımları
Tartışmaların odak noktasındaki isim Hans Georg Maassen ise göreve geldiğinden bu yana özellikle göçmenlerin tepkilerini çeken açıklama ve tavırlarla dikkat çekti. 2012’de istihbaratın başına geçen Maassen’in ilk işlemlerinden biri, sekizi Türk toplam 10 kişiyi öldüren Neonazi terör örgütü NSU’yla ilgili dosyalar hakkında 120 yıl boyunca gizlilik kararı almak oldu. Bundan bir süre önce ise, ırkçı Almanya için Alternatif partisi eski başkanı Frauke Petry’le buluştuğu ve siyasi tavsiyeler verdiği ortaya çıkan Maassen’in, 2016 Aralık’ta Berlin Noel Pazarı’na yönelik terör saldırısını gerçekleştiren Tunuslu Anis Amri hakkındaki bilgileri de kamuoyuyla paylaşmadığı iddia ediliyor. Maassen’in teşkilatına bağlı muhbirlerin Amri’yi izlemesine rağmen, terör eylemini gerçekleştirmesi sürecinde diğer güvenlik birimlerini zamanından uyarmadıkları ve yetkililerle iletişim kurmadları dillendiriliyor.
15 Temmuz yorumu Türkiye’nin tepkisini çekmişti
Siyasi yorumcular, Maassen’in Merkel’i zor durumda bırakan Chemnitz’le ilgili son açıklamalarının da tesadüf olmadığına işaret ediyor ve istihbaratın zirvesindeki ismin ‘siyasete yön vermeye’ çabaladığını öne sürüyorlar. Maassen, geçen yıl yaptığı bir açıklamada, Almanya’daki FETÖ yapılanmasının örgütü tarafından izlenmediğini söylemiş, "Sanırım Türkiye dışında hiç kimse darbe girişiminden Gülen yapılanmasının sorumlu olduğuna inanmıyor. En azından Türkiye dışında yaşayıp, Türk hükümetinin buna ikna ettiği kimseyi tanımıyorum" şeklindeki sözleri Türkiye’nin sert tepkisine neden olmuştu.