Almanya'da son dönemde aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) yasaklanması yeniden gündeme geldi. Tartışmalar, AfD’nin göçmen karşıtı politikaları ve artan oy oranı nedeniyle daha da yoğunlaştı.
AfD’nin yasaklanması, Almanya'da demokrasinin korunması ve aşırı sağın yükselişinin engellenmesi açısından önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak bu yasaklama girişimi, çeşitli zorluklar ve tartışmalarla karşı karşıya. Giderek radikalleşen göçmen karşıtı politikaları ve popülist söylemleri ile dikkat çeken parti, özellikle göçmen konusunu sürekli olumsuz işleyerek oy oranını arttırıyor.
Diğer taraftan AfD’nin göçmenleri toplu halde sınır dışı etme planları ve aşırı sağcı söylemleri, Almanya’da büyük tepkilere yol açtı. Bu durum, AfD’nin yasaklanması tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Son olarak bir grup milletvekili eyalet seçimlerinde oy oranını yükselten AfD’ye karşı kapatma davasını gündeme getirdi. Mecliste AfD dışında diğer dört partiden 37 federal milletvekilinin hazırladığı önergede Federal Meclis’in AfD’nin yasaklanması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması talep ediliyor.
İlgili Haberler Almanya’da eyalet seçimini kazanacağı tahmin edilen aşırı sağcı AfD, sosyal demokrat SPD’nin ardından ikinci olduSosyal Demokrat Parti (SPD), Hıristiyan Demokratik Birlik Partisi (CDU), Yeşiller ve Sol Parti’den (Die Linke) milletvekilleri, AfD’yi özgürlükçü ve demokratik temel düzeni ortadan kaldırmayı hedeflemekle suçluyor. Başvuruda, AfD’nin bu düzene karşı “aktif, savaşçı ve saldırgan” bir tutum sergilediği belirtiliyor. Özellikle, AfD’nin parti liderlerinin göçmenler, Müslümanlar ve LGBTQ gruplar hakkında yaptığı birçok açıklamanın, insan onuruna aykırı olduğu belirtiliyor.
Milletvekillerinin önerisinin, Kasım ayında oylanıp kabul edilmesi durumunda Federal Meclis ile Federal Hükümet’in ortak bir şekilde Anayasa Mahkemesi’ne başvurması gerekiyor. Ancak Başbakan Olaf Scholz ve muhalefetteki Hristiyan Demokrat CDU’nun lideri Friedrich Merz, AfD’ye karşı “kapatma davası” açılmasına temkinli yaklaşıyor.
AfD'nin yasaklanmasının ters etki yaratabileceği ve demokrasinin temel değerlerine zarar verebileceği konusunda uyarılarda bulunan Scholz, demokrasi içinde bir partiyi yasaklamanın “çok zor bir karar” olduğunu dile getirmişti. Merz de, yasak davasının yıllarca süreceğini ve bunun da AfD’nin işine yarayacağı uyarısında bulundu.
Almanya'da halk ise AfD'ye yönelik olası bir yasak konusunda bölünmüş durumda. Son anketlere göre, yüzde 46'lık bir kesim yasaklamayı uygun bulmuyor, yüzde 42'si ise destekliyor.
Almanya’da parti yasaklamak kolay değil
Almanya’da parti yasaklamak çok zor bir hukuki süreci beraberinde getiriyor. Ülkede şimdiye kadar Anayasa Mahkemesi tarafından, ilki 1952'de nasyonal sosyalist Reich Partisi (SRP), ikincisi 1956 yılında Almanya Komünist Partisi (KPD) olmak üzere iki parti kapatıldı.
Anayasa’ya göre ırkçılık ve yabancı karşıtlığı gibi gerekçeler parti kapatılması için yeterli görülmüyor. Anayasa’nın 21. maddesi, "Bir partinin hedefleri ve partiye mensup olan kişilerin davranış ve eylemleri, özgürlükçü-demokratik düzeni yok etmeyi amaçlıyorsa, devletin varlığını tehlikeye sokup anayasaya aykırı eylemlerde bulunuyorsa mahkeme parti kapatabilir" diyor. Ancak bunun ispatlanması için çok sayıda somut delil gerekiyor.
Almanya Anayasa Mahkemesi, istihbarat raporlarında "Neonazi ve Türk düşmanı" olarak da tanımlanan Nasyonal Demokrat Parti’nin (NPD) kapatılmaması yönünde karar vermişti. 2017’de görülen davada Anayasa Mahkemesi karara gerekçe olarak, partinin "Nasyonalsosyalizm ile düşünsel yakınlık içinde ve anayasaya aykırı hedefleri bulunsa da şu anda amaçlarını başarıya ulaştırmasının mümkün olmamasını ve demokratik sistemi yıkabilecek yönde somut göstergelerin de bulunmamasını" gösterdi. Karar, NPD ve benzeri partilerin ifade özgürlüğü kalkanının ardına sığınıp, nefret ve ırkçılığı körükleyebilecekleri şeklinde yorumlanırken, Federal Meclis anayasada bir değişiklik yaparak, yasaklanmadığı halde NPD’ye partilere seçim döneminde verilen mali desteği kesti.
Anketlerde AfD ikinci sırada
Gelecek yıl gerçekleşecek Federal Meclis seçimleri için yapılan anketlere göre AfD, yüzde 19 ile ikinci sıradaki yerini koruyor.
Birlik Partileri CDU/CSU yüzde 31 ile en güçlü parti olmaya devam ederken, Scholz’un partisi SPD ise yüzde 16'da görünüyor. Parti liderlerinin istifasının açıklanmasının ardından Yeşiller yüzde 13'te bulunurken bu yıl başında kurulan milliyetçi-sol BSW partisi yüzde sekize ulaşmış durumda. Liberal FDP ve Sol Parti ise yüzde beş barajını aşamıyor.
AfD'nin yasaklanması tartışmaları, Almanya'da demokrasinin korunması ve ırkçı aşırı sağın yükselişinin engellenmesi açısından önemli bir konu olarak gündemde kalmaya devam edeceğe benziyor. Bu tartışmalar, Almanya'nın siyasi geleceği ve demokratik değerleri açısından kritik bir öneme sahip. AfD'nin yasaklanması girişimi, hukuki zorluklar ve siyasi tepkilerle karşı karşıya kalsa da Almanya'da aşırı sağa karşı güçlü bir direnç olduğunu gösteriyor.
İlgili Haberler Almanya’da 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana aşırı sağın ilk eyalet zaferi