Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un Cumartesi günü Türkiye’ye yapacağı ziyaret, hem uluslararası hem de iki ülke arasındaki gündemin çok yoğun olduğu bir dönemde gerçekleşecek.
Olaf Scholz, Başbakan olarak göreve geldikten birkaç ay sonra, 2022’nin Mart ayında Türkiye'yi ziyaret etmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçen yıl Kasım ayında Berlin’e düzenlediği resmi ziyarette, Scholz ile biraraya gelmişti.
Cumartesi günü İstanbul’da planlanan Erdoğan-Schoz görüşmesinde ele alınacak en önemli konulardan birinin sığınmacılar meselesi olması bekleniyor. Almanya’daki siyaseti belirleyen sığınmacılar sorununda Scholz, son zamanlarda sert bir politika izlemeye başladı.
Ağustos ayında Solingen'de yaşanan bıçaklı saldırı, göç ve sınırdışı etme konularında koalisyon hükümetine yönelik eleştirileri yeniden canlandırdı.
Kendi Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) eyalet seçimlerinde aldığı yenilgiler, aynı zamanda yabancı düşmanı AFD’nin büyük oy patlaması yaşaması sonrasında Scholz, sığınmacıların ülkeye girişini engelleyen veya zorlaştıran önlemleri hayata geçirdi.
Bu bağlamda özellikle son dönemde çok sıkça tartışılan bir mesele, Almanya’da başvuruları reddedilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sığınmacıların durumu. Berlin ve Ankara arasında aylarca süren müzakerelerin ardından Türkiye'nin her hafta başvurusu reddedilen 500 Türk sığınmacıyı geri almayı kabul ettiği, Almanya'nın da karşılığında Eurofighter jetlerinin satışına onay sözü verdiği iddia edildi.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Scholz’un ziyareti öncesinde yaptığı bir açıklamada, "Evet, bu konuda bir mutabakat mevcut ve Scholz'un ziyaretiyle birlikte Almanya’da kalma hakkı bulunmayan Türk vatandaşlarının hızlı bir şekilde iade işlemlerinin başlayacağını umuyorum, haftalık 500 rakamı doğrudur" dedi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise Almanya’da yasal ikamet hakkı bulunmayan Türk vatandaşlarının Türkiye’ye geri gönderileceğine ilişkin haberlerin doğru olmadığını açıklamıştı.
Almanya’da şu anda sınırdışı edilmesi gereken 14 bin 500 Türk vatandaşı bulunuyor. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi’nin verilerine göre, bu yılın ilk 9 ayında Almanya’ya 23 bin 133 Türk vatandaşı iltica başvurusunda bulundu.
Bu sayıyla Türkler, Suriyeliler ve Afganlar’ın ardından iltica başvurularında üçüncü sırada yer alıyor. Türk vatandaşlarının iltica başvurularının kabul oranı ise 2019'da yüzde 47,4 iken 2024'te yüzde 9,6’ya düştü.
Reddedilen sığınmacıların Türkiye’ye geri gönderilmesi hedefleniyor
Scholz’un görüşmede, Almanya‘ya yasadışı yollarla gelen sığınmacıların Türkiye'ye geri gönderilmesi konusunda Erdoğan'ın daha fazla destek sağlaması için çağrıda bulunması bekleniyor. Berlin’de yapılan analizlerde, iki liderin buluşması sonrasında, bu konuda yaşanan karışıklığın netleşeceğinden yola çıkılıyor.
Ziyareti VOA Türkçe’ye değerlendiren SPD’li Federal Meclis Milletvekili Macit Karaahmetoğlu, Scholz’un amacının dünyanın çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde Türkiye ile ilişkileri istikrara kavuşturmak olduğu görüşünde.
“Türkiye’den vazgeçemeyiz”
Olaf Scholz’un ziyaretinin “gerçekliğin normatif gücünün bir sonucu” olduğunu söyleyen Karaahmetoğlu, “Başka bir deyişle, Türkiye'den vazgeçmemiz mümkün değil. Erdoğan ile çalışmak, siyasi bir ortaklık yakalamak ne kadar zor olsa da, jeostratejik bir köprü ülke olarak Türkiye'ye bağımlıyız” dedi.
Öte yandan Türkiye'nin de “özellikle ekonomik ortaklar olarak Almanya ve Avrupa'ya da ihtiyacı olduğunun” da altını çizen Karaahmetoğlu, ittifakların önemine vurgu yaparak, “Dünya hızla değişiyor; BRICS gibi yeni ittifakların güçlenmesi ve Türkiye'nin bu ittifaklara katılma isteği bu değişimin mükemmel bir örneği. İstikrarlı ittifaklar Avrupa ve Batı'nın önümüzdeki on yıllarda kendilerini nasıl savunacağını belirleyecek” dedi.
Karaahmetoğlu, Scholz’un “Türk-Alman ilişkilerini istikrara kavuşturmak ve çıkarları eşit bir zemine oturtmak istediğini her zaman açıkça ifade ettiğini” kaydetti.
“Ortak bir yeni başlangıç”
Türkiye’ye silah sevkiyatı ve düzensiz göç meselesiyle mücadeleye de değinen Karaahmetoğlu, "Türkiye'ye yeni silah sevkiyatına izin verildiğine dair son haberlerden yola çıkınca, bu kesinlikle bir tür yeni başlangıç sayılmalı. Türkiye üzerinden düzensiz göçle mücadelede de ortak bir yeni başlangıca ihtiyaç var. Hatırlanacağı gibi, burada AB-Türkiye anlaşması tamamen durma noktasına geldi. Dolayısıyla Scholz'un Ankara'ya giderken yanında götüreceği tartışmalı konuları bu şekilde ele alacağını tahmin ediyorum” şeklinde konuştu.
Almanya, Eurofighter’ler konusunda tavrını değiştirdi
Türkiye ile Acrupa Birliği arasında 6 milyar Euro karşılığında 2016’da yapılan anlaşmada mültecilerin Türkiye’de tutulması ve geri kabulü belirlenmişti.
Alman yorumcular, Başbakan Olaf Scholz’un Türkiye ile ikili ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatmak amacıyla izlediği politika kapsamında, Almanya hükümetinin Türkiye’ye silah satışı konusundaki politikasını değiştirmesinin önemini de vurguluyor.
Scholz’un ziyareti öncesinde, Federal Güvenlik Konseyi‘nin Türkiye’ye 336 milyon Euroluk silahın verilmesine onay verdiği, satış paketinin, Türk donanması için 100 uçaksavar füzesi ve torpidonun yanısıra Türk denizaltı ve fırkateynlerinin modernizasyonu için önemli malzeme paketlerini de içerdiği açıklandı.
Almanya, 2019'dan bu yana Türkiye'ye silah satışı konusunda boykot uyguluyordu.
Almanya‘nın, Türkiye’nin Kuzey Suriye’de 2019’da düzenlediği Barış Pınarı Harekatı'na sert tepki vermesiyle başlayan boykot, Türkiye'nin Rus S-400 hava savunma sistemleri satın alması sonrasında sertleşmişti.
Öte yandan Berlin bu hafta başında Ankara ile 40 adede kadar Eurofighter Typhoon savaş uçağının potansiyel satışı için teknik görüşmelere resmen başladığını da duyurdu; Milli Savunma Bakanlığı da bu görüşmelerin yapıldığını doğruladı.
Bazı yorumcular, Erdoğan-Scholz zirvesinde, sığınmacıların geri gönderilmesi ve silah satışı konularının karşılıklı pazarlık şeklinde ele alınabileceğinden yola çıkıyor.
Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Bilim ve Politika Vakfı Türkiye Masası’ndan araştırmacı Yaşar Aydın, sığınmacılar konusunun Almanya’nın birinci meselesi olduğunu, Scholz’un Eurofighter konusunu da bu bağlamda masaya yatırmasının şaşırtıcı olmadığını ifade ediyor.
“Scholz, Merkel’in öncülük ettiği Mülteci Anlaşması’nın yeniden canlandırılmasını savunacak”
Göç meselesinin Almanya için iç politikada en önemli konu ve “kilit sorun” olduğunu kaydeden Yaşar Aydın, VOA Türkçe’ye değerlendirmesinde, “Hükümet bu konuda aktif olduğunu göstermek istiyor. Dolayısıyla Berlin’in Ankara ile işbirliği içinde olduğunu göstermek istemesi de çok mantıklı ve anlaşılır bir tutum” dedi.
Scholz’un 2016’da eski Başbakan Merkel’in öncü olduğu Mülteci Anlaşması’nın yeniden canlandırılması için tavır koyacağını öngören Aydın, “Türkiye’ye yapılan yardımların ve ayrılan fonun sonuna gelindiği biliniyor. Yeni bir kaynak bulunması ve bunun Erdoğan’a cazip bir şekilde sunulması gerekiyor. Bu işin mutlaka pazarlık boyutu olmuştur. Almanya, “mültecileri geri alın, silah satışını kolaylaştırırız” demiş, bir pazarlık aracı olarak kullanmış olabilir” şeklinde konuştu.
İlgili Haberler Erdoğan: "Bizim İsrail'e borcumuz yok, Holokost cenderesinden geçmedik"Geçen yıl Berlin’i ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, açık olarak 40 adet Eurofighter satın almak istediklerini Scholz’a bildirmişti.
Eurofighter’ın üretici ülkeleri Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya’nın Eurofighter’ın satışına ortak onay vermesi gerekiyor. Üç ülke satış ve işbirliği konusunda Ankara’ya yeşil ışık yakarken, Almanya karşı çıkmıştı.
Türkiye‘nin, bu vetoyu kaldırmak amacıyla Alman hükümetinin masaya sürdüğü şartları kabul etmek için mülteciler konusunda üzerine düşenleri yapmaya hazır göründüğünü söyleyen Yaşar Aydın, bölgede yaşanan gelişmelerin Berlin’in bu konuda daha farklı bir noktaya gelmesine neden olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin bölgede en önemli aktörlerden biri olduğunun altını çizen Aydın, hem Ukrayna hem de Ortadoğu’daki duruma ilişkin değerlendirmesinde, “Ukrayna-Rusya arasında savaşla sonuç alınamayacağı yönünde bir durum ortaya çıkıyor. Müzakereler, barış görüşmeleri ihtimali çok yakın. Türkiye’nin güneyinde de çok önemli gelişmeler oluyor. İsrail’in operasyonları, karşılıklı çatışmalar bölgede savaş riskini çok arttırdı. Almanya ve Türkiye’nin bu bağlamda ortak bir strateji yakalaması çok önemli. Almanya’nın boykot kararını yeniden gözden geçirmesi gerekliydi” diye konuştu.
2019 yılından sonra “çok şeyin değiştiğini” kaydeden Aydın, “Türkiye, Suriye ile görüşüyor. Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan yumuşamayı unutmamak gerekli. Hal böyle olunca Berlin’in boykot tavrını değiştirmesi kolaylaştı” dedi.
Meselenin Almanya açısından ekonomik boyutu olduğunu da vurgulayan Aydın, “Alman ekonomisinin durgunluk, hatta gerilemede olduğunu biliyoruz. Sanayi de tam bir kriz havası var. Eurofighter satışının 8 ila 10 milyar Euro’ya mal olması bekleniyor, bu da Alman ekonomisi için çok önemli bir rakam. Jetleri üreten diğer ülkelerde de benzer ekonomik sorunlar var, onlar da Almanya’nın imzasını istiyor. Yani Almanya’nın Eurofighter satışına onay verecek duruma gelmesi, çok boyutlu bir denklemden oluşuyor” dedi.
Alman Siemens’in Akkuyu boykotunde bir değişiklik yok
Bu arada Cumartesi günkü buluşmada, Akkuyu Nükleer Santrali için gerekli olan ekipmanların Alman Siemens şirketi tarafından gönderilmemesi meselesinin de konuşulacağı öngörülüyor.
Bundan bir süre önce, Siemens’in santral için ürettiği parçaları göndermediği, bu nedenle projenin aksadığı ortaya çıkmıştı.
Santrali Rusya’nın inşa etmesini neden gösteren Siemens, Moskova‘nın Akkuyu'dan sağlayacağı geliri Ukrayna işgalini finanse etmek için kullanacağını iddia etmişti.
Siemens, bu bağlamda Almanya’nın ihracat kontrol yasalarına uyduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen Temmuz ayında yaptığı açıklamada, Siemens tarafından üretilen türbinlerin Alman gümrüğünde bekletildiğini belirterek, ''Bu, bizi ciddi manada rahatsız etmiştir. Bunu Almanya Başbakanı Olaf Scholz'a ikili görüşmemde tekrar hatırlattım. Gelişmeleri takip edeceğiz" demişti.
Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar ise, durumun Türkiye'yi mağdur ettiğini, Siemens’e tüm garantilerin verildiğini, ayrıca Akkuyu Nükleer Santrali’nin kar etmeye başlamasının 15-20 yıl alacağını ve bu nedenle projenin Ukrayna'daki savaşı finanse etmek için kullanılmasının mantıksız olduğunu söyledi.
Bu arada Rusya’nın Akkuyu Nükleer Santrali projesini yöneten Rus Rosatom şirketi, Çin'den gerekli ekipmanları tedarik etmek için alternatif siparişler verdiğini açıkladı.