Geçen Kasım ayında üçlü koalisyonun sona ermesinin ardından azınlık durumuna düşmesi ve önemli yasaları geçiremeyecek olması nedeniyle erken seçimlere gitmek isteyen, bunun için de güvenoyu yolunu seçen Olaf Scholz, oylamayı kaybetti.
Güven oylamasında 207 “evet”, 394 “hayır” ve 116 “çekimser” oy kullanıldı. Scholz'un "Bana güveniyor musunuz?" sorusuna “evet” yanıtını veren milletvekillerinin sayısı mutlak çoğunluk olan 367 oyun altında kaldı ve Başbakan, daha önceden tahmin edildiği gibi güvenoylamasını kaybetti.
Meclis’te azınlık hükümetini oluşturan SPD ve Yeşiller, Federal Meclis'teki 733 sandalyeden 324'üne sahip. Oylamada, SPD’li milletvekillerin “evet” oyu, hükümette yer alan Yeşiller milletvekillerinin ise “çekimser” oy kullandığı öğrenildi.
Birlik Partileri CDU/CSU, liberal FDP, Sol Parti, sol-milliyetçi BSW Partisi ve göçmen karşıtı AfD’li milletvekillerinin hemen hepsinin “hayır” oyu verdiği de belirlendi.
Başbakan Scholz, oylama öncesinde Federal Meclis’te yaptığı konuşmada Anayasa’nın 68. maddesi uyarınca güvenoyu talep ettiğini duyurdu. Bu madde, başbakanın meclisten güvenoyu talep edip alamaması durumunda cumhurbaşkanının meclisi feshetmesine olanak tanıyor.
Scholz, bu sürecin erken seçim için gerekli zemini hazırlayacağını belirterek, "Meclis seçimlerini erkene alarak, Almanya’nın geleceğine yatırım yapma cesaretini gösterelim" dedi.
İlgili Haberler Almanya Başbakanı Scholz güvenoyu talep ettiBir hükümetin ve başbakanın tüm ülke için sorumluluk taşıdığını ifade eden Scholz, "Bu sorumluluk, kendi parti programının ve kendi seçmen tabanının ötesine geçer. O yüzden böyle temel bir konuda seçmenlerin Almanya’yı ileriye taşıma sorumluluğunu kime vereceği kararını alması gerekiyor" ifadesini kullandı.
Başbakan Scholz, seçmenlere yönelik olarak "Demokrasiye güvenin ve aşırı uçlardaki partilerden gelen tehlikelere karşı uyanık olun" şeklinde bir açıklama yaptı. Ardından Genel Kurul’da konuyla ilgili iki saatlik bir oturum yapıldı.
Erken seçim süreci resmen başladı
Scholz'un beklendiği gibi, Federal Meclis'teki 733 milletvekilin çoğunluğunun güvenoyunu alamaması sonrasında, erken seçim süreci resmen başladı.
Anayasa’nın 68. maddesine göre, başbakanın güvenoyu alamamasının ardından, Cumhurbaşkanı Fran Walter Steinmeier meclisi feshederek, 60 gün içinde genel seçim yapılmasına karar vermekle yükümlü.
Steinmeier, meclisi feshetme kararını vermeden önce bu akşam saatlerinde meclisteki grupların temsilcileriyle görüşeceğini söyledi ve "Bu şekilde, bir koalisyonun sona ermesi olağanüstü bir durum, ancak dünyanın sonu olmadığını söylemek istiyorum. İşleyen kurumlarımız var" diye konuştu.
Seçim tarihini duyurmak için 21 gün süresi bulunan Steinmeier’in seçim tarihini önümüzdeki günlerde açıklaması bekleniyor.
Ancak hükümetin çökmesinin ardından siyasi partiler, erken seçim için olası tarih üzerinde görüşmeler yürüttü.
İlgili Haberler Almanya Başbakanı Scholz, vergi skandalında ifade verecekSPD, Yeşiller ve Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU), 23 Şubat 2025’te erken seçim yapılması konusunda anlaştıklarını duyurdu ve tüm partiler, bu tarihe yönelik hazırlıklarına şimdiden başladı.
Koalisyon neden dağıldı?
Almanya’daki üçlü koalisyon hükümeti, Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşuyordu. Ancak, 6 Kasım’da Başbakan Olaf Scholz’un FDP Genel Başkanı ve Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden almasıyla hükümet içinde büyük bir kriz patlak verdi.
Scholz, hükümetin maliye politikalarında yaşanan uyuşmazlıklar nedeniyle Lindner’in görevden alınmasının gerekli olduğunu savundu. Bu hamlenin ardından FDP, hükümetteki tüm bakanlarını geri çektiğini açıkladı ve renklerinden dolayı "trafik ışığı koalisyonu" olarak adlandırılan hükümet sona erdi. FDP’nin ayrılığı, hükümetin parlamentoda çoğunluğunu kaybetmesine yol açtı ve Almanya siyasetinde erken seçim tartışmalarını başlattı.
Başbakan adayları belli oldu
Almanya, ekonomik durgunluk ve enerji kriziyle mücadele ettiği bir dönemde, hükümet krizinin etkisiyle son haftalarda siyasi bir belirsizliğe sürüklendi. Erken seçim süreci, ülkedeki politik dengelerin yeniden şekillenmesi açısından kritik bir önem taşıyor.
Partilerin erken seçim kampanyalarında Suriye’deki süreç ve Suriyeli göçmenlerin geri dönüşü, ekonomik kriz, enerji güvenliği ve sosyal politikalar öne çıkan konular olacak.
Öte yandan partiler, erken seçimler için başbakan adaylarını açıkladı. Sosyal demokratlar Olaf Scholz’ü tekrardan aday gösterdi. Muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), CDU lideri Friedrich Merz’i başbakan adayı olarak belirledi. Merz, Scholz hükümetini ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemekle eleştirerek, CDU/CSU’nun Almanya’yı ekonomik ve sosyal krizlerden çıkaracak en güçlü seçenek olduğunu savunuyor.
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinin başbakan adayı Alice Weidel olarak belirlendi. AfD, mülteci politikaları ve Avrupa Birliği karşıtı söylemleriyle dikkat çekerken, Weidel seçim kampanyasında ulusal güvenlik ve göç politikalarına odaklanacağını açıkladı.
Yeşiller Partisi’nin başbakan adayı ise Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck oldu. Habeck, Yeşiller’in iklim değişikliğiyle mücadeledeki lider rolünü vurgulayarak, sürdürülebilir ekonomi ve sosyal politikalar üzerine kurulu bir kampanya yürütecek.
Hür Demokrat Parti (FDP), Genel Başkan Christian Lindner’i başbakan adayı olarak gösterdi. Lindner, Scholz’un görevden aldığı isim olarak seçim kampanyasında mali sorumluluk ve ekonomik liberalizm üzerine odaklanıyor. FDP, ekonomik büyümeyi hızlandırmayı ve vergi reformları gerçekleştirmeyi vaat ediyor.
Anketlerde Birlik Partileri önde, AfD’nin oy oranı artıyor
Yapılan son anketler, SPD’nin oylarını arttırdığını, Scholz’un partisinin toparlanma yolunda olduğunu gösterse de, CDU/CSU hâlâ en güçlü parti konumunda.
AfD’nin yüzde 20’lik oy oranıyla ikinci sırada yer alması, Almanya’da sağ popülist hareketin yükselişini sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Haftasonunda yayınlanan anketlere göre Hristiyan Birlik Partileri CDU/CSU yüzde 31 ile zirvede yer alıyor.
Sosyal Demokratlar, yüzde 17 ile bir puanlık artış gösterdi. Bu, SPD’nin son bir yıl içindeki en yüksek anket değeri olarak dikkat çekiyor. Ancak Scholz, kişisel popülerite açısından seçmenlerden yeterince destek bulamıyor.
Almanya için Alternatif Partisi (AfD), yüzde 20 ile anketlerin dikkat çeken kazananlarından biri. Sağ popülist parti, özellikle göç ve güvenlik politikaları üzerine kurduğu kampanyasıyla seçmen desteğini arttırmaya devam ediyor.
Yeşiller Partisi, geçen haftaya kıyasla bir puan kaybederek yüzde 11’e düştü. Partinin başbakan adayı Robert Habeck, sürdürülebilir ekonomi politikalarını ön plana çıkarmasına rağmen, partinin oy kaybını durdurmakta zorlanıyor.
Hür Demokrat Parti (FDP), yüzde 5 ile seçim barajını kıl payı geçiyor. FDP, mali reformlar ve ekonomik büyüme vaatleriyle seçmenlerin desteğini arttırmaya çalışıyor.
Bu yıl başında yeni kurulan milliyetçi-sol parti Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), yüzde 8 ile yerini koruyor ve seçim barajını aşarak parlamentoya girmesi bekleniyor.
Yüzde 3 oy oranı ile seçim barajının altında kalan Sol Parti’nin ise Federal Meclis’te temsil edilme ihtimali düşük görünüyor.