İktidar partisinin kalesi olarak görülen İstanbul'da ana muhalefetteki CHP, Türkiye’nin belki de en popüler ilçe belediye başkanı olarak kabul edilen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’le seçime giriyor. Hilmi Hacaloğlu'nun söyleşisi
İSTANBUL —
30 Mart seçimlerinde sonucu en fazla merak edilen kent, İstanbul. Türkiye’nin en zengin ve kalabalık kenti iki dönemdir, AK Partili belediye başkanı Kadir Topbaş tarafından yönetiliyor. Topbaş bu kentte üst üste iki seçim kazanan tek belediye başkanı. Ancak bunun da ötesinde 1994’ten beri İstanbul’da yapılan dört seçimi AK Parti ve öncülü partiler – Refah Partisi ve Fazilet Partisi - kazandı. İktidar partisinin kalesi olarak görülen kentte ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin belki de en popüler ilçe belediye başkanı olarak kabul edilen Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’le seçime giriyor.
“Ben CHP Gençlik Kolları’nda siyasete başladım. Bu partinin her kademesinde görev yapmış bir insanım. Partimin neye ihtiyacı var, nereden geliyor biliyorum” diyor Mustafa Sarıgül. Bu cümleyi kurmasının nedeni ‘ithal aday’ olarak eleştirilmesi. Genç yaşlarında CHP’de siyasete başlayan Sarıgül 1987’de SHP’den İstanbul milletvekili seçildikten sonra 1999’da DSP’den Şişli belediye başkanı seçilmiş, 2004’te CHP’ye dönüp Deniz Baykal’a karşı genel başkanlığa aday olduktan sonra partiden ihraç edilmişti. Şimdi yeniden uzun uğraşlar sonucu yeniden altı oklu partide.
Sarıgül geleneksel olarak zorlandığı yerlerde seçim çalışması yapıyor
Sarıgül’ün hedefi büyük o yüzden de güne erken başlıyor. Önce sabah sporunu yapıyor. Ardından 9 sularında kampanya ekibiyle toplantı yapıp günü değerlendiriyor. Derken seçim koordinasyon merkezi ziyaretleri, esnafla buluşma, ilçe belediye başkan adaylarıyla telefon mesaileriyle kampanyasını götürüyor. Pazar günleri ise büyük ilçe mitingleri yapıyor. Son dört hafta Esenyurt, Ümraniye, Sultangazi ve Kasımpaşa mitingleri yaptı.
Sarıgül, “Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş gibi ilçelerde açık ara öndeyiz. Oradaki insanlara kendimizi anlatmaya gerek duymuyoruz. Ama Küçükçekmece, Esenler, Ümraniye ve Sultangazi gibi ilçeler AKP’nin oy deposu oralarda olmamız, asıl oralarda çalışmamız gerekiyor” diyor.
2011 seçimlerine göre AK Parti’yle CHP arasında 1,5 milyon fark var
2009’da yapılan yerel seçimlerde AK Parti’yle CHP arasında 500 bin oy (iktidar partisi 3 milyon, muhalefet partisi 2,5 milyon) fark vardı. 2011 Genel seçimlerinde ise AK Parti 3 milyon 915 bin, CHP 2 milyon 476 bin oy aldı. Sarıgül’e bu farkı kapatıp kapatamayacağını soruyorum. Sarıgül kendinden gayet emin yanıt veriyor, “Bakın eğer fark kapanmıyor olsa karşımda Başbakan Erdoğan değil Kadir Topbaş olurdu. Zaten anketlerde de durumum gayet iyi. Kafa kafaya gidiyoruz. Halkın da desteğinin gittiğim her yerde arkamda olduğunu görüyorum. Bu ilgi zaten AKP’yi rahatsız ediyor.”
Sarıgül bir konuda haklı, çünkü Başbakan Erdoğan, son dönemde sürekli İstanbul’da açılışlara katılıyor ve İstanbul’u ne kadar istediğini gözler önüne seriyor. Üstelik CHP’yi de, daha önce partiden ihraç ettikleri Sarıgül’ü yeniden aday yapmasından dolayı eleştiriyor. “Başbakan neden size karşı İstanbul’da? Sizden korkuyorlar mı?” diye soruyorum. Gülüyor, keyiflendiği belli ama alçakgönüllülüğü de elden bırakmıyor:
‘Anketlerde %40’ı geçtim’
“Benden korkmuyorlar, halkın gücünden korkuyorlar. Benden korkmaları söz konusu değil. Haşa benden niye korksunlar. Ben herkesle beraberim. Benim ana mantığım şu düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayın. Bana ağır gelen sözü ben hiçbir zaman başkasına söylemem. Ancak buradan Sayın Başbakan’a şunu da sormak lazım: 15 sene ben belediye başkanıydım. Sayın Başbakan benimle ilgili negatif bir kelime kullanmadı. Ben Büyükşehir Başkanı oldum kullanmadı, ben anketlerde yüzde 30’dum kullanmadı, 35’tim kullanmadı. Ne zaman anketler yüzde 40’ı geçti, Sayın Başbakan sürekli İstanbul’dan ve benden bahsediyor.”
Türkiye siyasetinde ‘İstanbul’u alan Türkiye’yi alır’ klişesi vardır. Aslında 1999 seçimleri hariç tüm seçimlerde bu klişe çalıştı. Sarıgül de bu yaklaşıma katılıyor. Ona göre, İstanbul Türkiye’de seçimlerin kaderini belirleyen kent. İktidar partisinin İstanbul’a ilgisini de “‘Sayın Başbakan İstanbul’dan (belediye başkanlığından) başbakanlığa olan yürüdü. Haklı olarak İstanbul’u kaybetmek istemiyor” diye açıklıyor.
Sarıgül’ün eski eşi Aylin Kotil, CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı, avukatı Murat Haznedar CHP’nin Beşiktaş adayı. CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’nün torunu Ömer İnönü’nün Şişli Belediye Başkanlığı adaylığını onun sağladığı söyleniyor. Oğlu Emir Sarıgül Şişli’den, yakın dostu eski Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı Beşiktaş’tan Belediye Meclis üyeliğine aday. Tüm bunlara rağmen aday belirleme süreçlerinde etkili olmadığını, kararı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti kurullarının verdiğini söylüyor.
‘İlk genel seçimde Kılıçdaroğlu başbakan olacak’
Herkesin kafasında Sarıgül’ün asıl hedefinin CHP genel başkanlığı olduğu var. Ancak CHP İstanbul büyükşehir adayı, bu iddialara sırt çeviriyor. Aslında bu kritik aşamada “doğrudur” demesi zaten mümkün değil. Kılıçdaroğlu’yla mükemmel bir uyum sağladıklarını söylüyor. Ben yine de soruyorum, “Sizin asıl amacınız CHP’ye genel başkan olmak mı?”
“Sayın Genel başkanımızla bir kader birliği yaptık. Kimin nereye geleceğine biz karar veremeyiz. Ona yurttaşlarımızın takdir duygusu karar verir. Biz önce İstanbul’da yarı finali alacağız sonra da final Ankara’da ve başbakanlıkta olacak ve partimizin iktidarı olacak. Yarı finali ben oynayacağım, finali genel başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu oynayacak. Ve inşallah da yapılacak olan ilk genel seçimlerde genel başkanımızı başbakan olarak göreceğiz.”
‘Cemaatlerle hep aram iyidir’
Erzincan doğumlu 59 yaşındaki siyasetçi hakkında sıkça büyük patronlardan, Fethullah Gülen cemaatinden ve Amerika’dan destek aldığı iddiaları var. Peki bu gerçek mi? Sarıgül’ün bu soruya yanıtı, “Yıllarca ‘Sarıgül’den bir şey olmaz. Kimseyi tanımıyor’ dediler şimdi böyle yıpratmaya çalışıyorlar. Cemaatler ülkemizin gerçeği. Cemaatler bizim inanç önderlerimizdir. Benim bütün cemaatlerle de diyaloğum son derece iyidir. Bütün cemaatlerin de bir dediğini iki etmemişimdir. Burada bizim İslami cemaatlerimiz de var ama burada Musevi ve Ermeni cemaatlerimiz de var. Onların da bir dediğini iki etmemişimdir’ şeklinde oluyor.
‘Şişli Belediyesi olarak Gezi’ye destek verdik’
CHP adayına kendi solundan gelen en net eleştiri, Gezi süreciyle ilgili tutumu oluyor. Sarıgül o dönemde ortaya çıkmamak ve tavır almamakla eleştiriyor. Ancak CHP’li siyasetçi bu eleştirilere ‘Gezi’nin tüm lojistiğini Şişli Belediyesi sağladı. Ben rol çalmamak için Gezi’de ön saflarda gözükmedim ama oğlum Ömer Sarıgül hep oradaydı’ yanıtını veriyor.
Seçimi kaybetmesine rağmen İstanbul’daki CHP oylarını dikkate değer biçimde yükselten Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal sonrası CHP’nin genel başkanı oldu. Bu nedenle seçimi kaybetse bile oy oranındaki artış, Sarıgül’ü CHP yönetiminde daha etkili hale getirebilir. Peki 2005’te çok isteyip az farkla kaybettiği genel başkanlığına taşıyabilir mi? Onun cevabını zaman gösterecek.
“Ben CHP Gençlik Kolları’nda siyasete başladım. Bu partinin her kademesinde görev yapmış bir insanım. Partimin neye ihtiyacı var, nereden geliyor biliyorum” diyor Mustafa Sarıgül. Bu cümleyi kurmasının nedeni ‘ithal aday’ olarak eleştirilmesi. Genç yaşlarında CHP’de siyasete başlayan Sarıgül 1987’de SHP’den İstanbul milletvekili seçildikten sonra 1999’da DSP’den Şişli belediye başkanı seçilmiş, 2004’te CHP’ye dönüp Deniz Baykal’a karşı genel başkanlığa aday olduktan sonra partiden ihraç edilmişti. Şimdi yeniden uzun uğraşlar sonucu yeniden altı oklu partide.
Sarıgül geleneksel olarak zorlandığı yerlerde seçim çalışması yapıyor
Sarıgül’ün hedefi büyük o yüzden de güne erken başlıyor. Önce sabah sporunu yapıyor. Ardından 9 sularında kampanya ekibiyle toplantı yapıp günü değerlendiriyor. Derken seçim koordinasyon merkezi ziyaretleri, esnafla buluşma, ilçe belediye başkan adaylarıyla telefon mesaileriyle kampanyasını götürüyor. Pazar günleri ise büyük ilçe mitingleri yapıyor. Son dört hafta Esenyurt, Ümraniye, Sultangazi ve Kasımpaşa mitingleri yaptı.
Sarıgül, “Kadıköy, Bakırköy, Şişli, Beşiktaş gibi ilçelerde açık ara öndeyiz. Oradaki insanlara kendimizi anlatmaya gerek duymuyoruz. Ama Küçükçekmece, Esenler, Ümraniye ve Sultangazi gibi ilçeler AKP’nin oy deposu oralarda olmamız, asıl oralarda çalışmamız gerekiyor” diyor.
2011 seçimlerine göre AK Parti’yle CHP arasında 1,5 milyon fark var
2009’da yapılan yerel seçimlerde AK Parti’yle CHP arasında 500 bin oy (iktidar partisi 3 milyon, muhalefet partisi 2,5 milyon) fark vardı. 2011 Genel seçimlerinde ise AK Parti 3 milyon 915 bin, CHP 2 milyon 476 bin oy aldı. Sarıgül’e bu farkı kapatıp kapatamayacağını soruyorum. Sarıgül kendinden gayet emin yanıt veriyor, “Bakın eğer fark kapanmıyor olsa karşımda Başbakan Erdoğan değil Kadir Topbaş olurdu. Zaten anketlerde de durumum gayet iyi. Kafa kafaya gidiyoruz. Halkın da desteğinin gittiğim her yerde arkamda olduğunu görüyorum. Bu ilgi zaten AKP’yi rahatsız ediyor.”
Sarıgül bir konuda haklı, çünkü Başbakan Erdoğan, son dönemde sürekli İstanbul’da açılışlara katılıyor ve İstanbul’u ne kadar istediğini gözler önüne seriyor. Üstelik CHP’yi de, daha önce partiden ihraç ettikleri Sarıgül’ü yeniden aday yapmasından dolayı eleştiriyor. “Başbakan neden size karşı İstanbul’da? Sizden korkuyorlar mı?” diye soruyorum. Gülüyor, keyiflendiği belli ama alçakgönüllülüğü de elden bırakmıyor:
‘Anketlerde %40’ı geçtim’
“Benden korkmuyorlar, halkın gücünden korkuyorlar. Benden korkmaları söz konusu değil. Haşa benden niye korksunlar. Ben herkesle beraberim. Benim ana mantığım şu düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayın. Bana ağır gelen sözü ben hiçbir zaman başkasına söylemem. Ancak buradan Sayın Başbakan’a şunu da sormak lazım: 15 sene ben belediye başkanıydım. Sayın Başbakan benimle ilgili negatif bir kelime kullanmadı. Ben Büyükşehir Başkanı oldum kullanmadı, ben anketlerde yüzde 30’dum kullanmadı, 35’tim kullanmadı. Ne zaman anketler yüzde 40’ı geçti, Sayın Başbakan sürekli İstanbul’dan ve benden bahsediyor.”
Türkiye siyasetinde ‘İstanbul’u alan Türkiye’yi alır’ klişesi vardır. Aslında 1999 seçimleri hariç tüm seçimlerde bu klişe çalıştı. Sarıgül de bu yaklaşıma katılıyor. Ona göre, İstanbul Türkiye’de seçimlerin kaderini belirleyen kent. İktidar partisinin İstanbul’a ilgisini de “‘Sayın Başbakan İstanbul’dan (belediye başkanlığından) başbakanlığa olan yürüdü. Haklı olarak İstanbul’u kaybetmek istemiyor” diye açıklıyor.
Sarıgül’ün eski eşi Aylin Kotil, CHP’nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı, avukatı Murat Haznedar CHP’nin Beşiktaş adayı. CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’nün torunu Ömer İnönü’nün Şişli Belediye Başkanlığı adaylığını onun sağladığı söyleniyor. Oğlu Emir Sarıgül Şişli’den, yakın dostu eski Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı Beşiktaş’tan Belediye Meclis üyeliğine aday. Tüm bunlara rağmen aday belirleme süreçlerinde etkili olmadığını, kararı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti kurullarının verdiğini söylüyor.
‘İlk genel seçimde Kılıçdaroğlu başbakan olacak’
Herkesin kafasında Sarıgül’ün asıl hedefinin CHP genel başkanlığı olduğu var. Ancak CHP İstanbul büyükşehir adayı, bu iddialara sırt çeviriyor. Aslında bu kritik aşamada “doğrudur” demesi zaten mümkün değil. Kılıçdaroğlu’yla mükemmel bir uyum sağladıklarını söylüyor. Ben yine de soruyorum, “Sizin asıl amacınız CHP’ye genel başkan olmak mı?”
“Sayın Genel başkanımızla bir kader birliği yaptık. Kimin nereye geleceğine biz karar veremeyiz. Ona yurttaşlarımızın takdir duygusu karar verir. Biz önce İstanbul’da yarı finali alacağız sonra da final Ankara’da ve başbakanlıkta olacak ve partimizin iktidarı olacak. Yarı finali ben oynayacağım, finali genel başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu oynayacak. Ve inşallah da yapılacak olan ilk genel seçimlerde genel başkanımızı başbakan olarak göreceğiz.”
‘Cemaatlerle hep aram iyidir’
Erzincan doğumlu 59 yaşındaki siyasetçi hakkında sıkça büyük patronlardan, Fethullah Gülen cemaatinden ve Amerika’dan destek aldığı iddiaları var. Peki bu gerçek mi? Sarıgül’ün bu soruya yanıtı, “Yıllarca ‘Sarıgül’den bir şey olmaz. Kimseyi tanımıyor’ dediler şimdi böyle yıpratmaya çalışıyorlar. Cemaatler ülkemizin gerçeği. Cemaatler bizim inanç önderlerimizdir. Benim bütün cemaatlerle de diyaloğum son derece iyidir. Bütün cemaatlerin de bir dediğini iki etmemişimdir. Burada bizim İslami cemaatlerimiz de var ama burada Musevi ve Ermeni cemaatlerimiz de var. Onların da bir dediğini iki etmemişimdir’ şeklinde oluyor.
‘Şişli Belediyesi olarak Gezi’ye destek verdik’
CHP adayına kendi solundan gelen en net eleştiri, Gezi süreciyle ilgili tutumu oluyor. Sarıgül o dönemde ortaya çıkmamak ve tavır almamakla eleştiriyor. Ancak CHP’li siyasetçi bu eleştirilere ‘Gezi’nin tüm lojistiğini Şişli Belediyesi sağladı. Ben rol çalmamak için Gezi’de ön saflarda gözükmedim ama oğlum Ömer Sarıgül hep oradaydı’ yanıtını veriyor.
Seçimi kaybetmesine rağmen İstanbul’daki CHP oylarını dikkate değer biçimde yükselten Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal sonrası CHP’nin genel başkanı oldu. Bu nedenle seçimi kaybetse bile oy oranındaki artış, Sarıgül’ü CHP yönetiminde daha etkili hale getirebilir. Peki 2005’te çok isteyip az farkla kaybettiği genel başkanlığına taşıyabilir mi? Onun cevabını zaman gösterecek.