Uluslararası Af Örgütü tüm dünyada insan haklarının durumunu mercek altına aldığı yıllık raporunu yayınladı. Raporda Rusya’nın Ukrayna işgalinin sayısız savaş suçuna yol açtığı, küresel bir enerji ve gıda krizini beraberinde getirdiği ve halihazırda zayıf olan çok taraflı sistemi daha da bozmaya çalıştığı belirtildi. Raporun Türkiye bölümünde, "insan hakları krizine ek olarak milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizinin derinleştiği" tespiti yer aldı.
Your browser doesn’t support HTML5
Af Örgütü'nün raporunda, Türkiye'de ifade özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş haklarının bu yıl da en önemli sorun olduğu, 2022'de tüm bu sorunlara bir de yüksek enflasyon ve yoksulluğun eklendiği belirtildi. Agnes Callamard, Türkiye'de ifade özgürlüğünün yanı sıra, muhaliflerin bastırılması, gösteri yapma hakkı ve kadın haklarında da gerilemeler yaşandığını belirtti.
Af Örgütü 2022 yıllık raporunda, Batılı devletler de sert eleştirilerek, Ukraynalı mültecilere gösterilen tepkinin, diğer mültecilere gösterilmemesi kınandı. Af Örgütü raporunda, "Ukrayna'nın işgali; Kremlin’in saldırılarına güçlü bir şekilde yanıt verilirken, diğer ülkelerde işlenen ciddi ihlallere göz yuman veya bunlarda suç ortağı olan Batılı devletlerin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdi" ifadesine yer verildi.
Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, "Uluslararası toplumun, Ukrayna’ya saldıran Rusya'ya verdiği güçlü tepki, İsrail, Suudi Arabistan, Çin ve Mısır gibi bazı müttefikler tarafından işlenen ciddi ihlaller karşısında somut adımlar atmamasıyla keskin bir tezat oluşturuyor. Bunun son bulması şart" dedi.
Uluslararası Af Örgütü, tüm dünyada insan haklarının durumunu mercek altına aldığı "Dünyada İnsan Haklarının Durumu" adlı 2022/23 yıllık raporunu açıkladı. Raporun açıklanması için mekan olarak, bundan 75 yıl önce İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin yayınlandığı Paris'teki Palais de Chaillot seçildi. Örgüt, "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 75. yılında, kurallara dayalı bir uluslararası sistemin insan haklarını temel alması ve her yerde, herkes için geçerli olması gerektiğini" vurguladı.
Af Örgütü’nün 156 ülkenin incelendiği 509 sayfalık raporunda, dünyanın dört bir yanında insan haklarına yönelik uygulanan çifte standartların altı çiziliyor ve uluslararası toplumun, "tutarlı bir şekilde uygulanan insan hakları ve evrensel değerler etrafında birleşemediğine" dikkat çekiliyor. Dünya genelinde devletlerin ülke içinde hakları korumak ve gözetmekte başarısız olduğu, bunun yanı sıra kadın hakları ve protesto özgürlüğünün de 2022'de tehlike altına girdiği vurgulanıyor.
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard raporun sunumunda, "Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, devletlerin uluslararası hukuku çiğneyebileceklerini ve herhangi bir sonucu olmadan insan haklarını ihlal edebileceklerini düşündüklerinde neler olabileceğinin tüyler ürpertici bir örneğidir. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan 75. yıl önce, İkinci Dünya Savaşı’nın küllerinden ortaya çıkartıldı. Dünya gitgide daha istikrarsız ve tehlikeli bir yöne doğru ilerlerken insan hakları dünyaya rehberlik etmelidir. Dünyanın bir kez daha yanmasını bekleyemeyiz" dedi.
Gösteriler şiddetle bastırıldı
Rapor hakkında VOA Türkçe'ye söyleşi veren Genel Sekreter Agnes Callamard, 2022 yılının, "ifade özgürlüğü, gösteri özgürlüğü ve kadın haklarının bastırılması alanında başka bir aşamaya geçilen, sert bir yıl" olduğunu söyledi.
Callamard, "Geçtiğimiz yılda gösteriler şiddetle bastırıldı. İnceleme yaptığımız 156 ülkeden, en az 58'i illegal yollarla güç kullandı. En az 20 ülkede, göstericilere baskıya, bir de yargı baskısı eklendi. En az 30 ülkede aşırı güç kullanımı nedeniyle göstericiler yaşamını yitirdi. Maalesef, Fransa da buna dahil. Bu genel bir gerçek, bu durumdan kaçan, farklı olan bir ülke yok. Durum gerçekten çok olumsuz. Üstüne bir de ekonomik ve sosyal haklardaki gerileme eklenince, yaşam seviyesi de dünyada geriledi. Zenginler hariç tabii" diye konuştu.
Türkiye: Enflasyon Af Örgütü raporunda
Raporda, küresel ve bölgesel değerlendirmelerin yanı sıra, 156 ülkenin önemli bir bölümü hakkında da ayrı değerlendirme yapılıyor.
Türkiye için, "Süren insan hakları krizine ek olarak, milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizinin derinleştiği ülke" tanımı yapılan raporda, Türkiye raporlarının artık değişmeyen başlığı "düşünce ve ifade özgürlüğü" konusuna da geniş yer veriliyor.
Türkiye, ifade, toplanma özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, cezasızlık, insan hakları savunucularına baskı, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, mültecilerin ve göçmenlerin hakları, işkence ve diğer türde kötü muamele alt başlıklarıyla şu ifadelere yer verildi:
"2022’de insan hakları savunucuları, gazeteciler, muhalif siyasetçiler ve diğerleri hakkında temelsiz soruşturmalar, yargılamalar ve mahkumiyet kararları devam etti. Parlamento, mevcut yasalarda çevrimiçi ifade özgürlüğünü daha da kısıtlayan sert değişiklikler (dezenformasyon yasası) yaptı. Polis, birçok ilde yasaklanan Onur Yürüyüşlerine katılan yüzlerce kişiyi hukuka aykırı güç kullanarak gözaltına aldı ve barışçıl toplanma hakkı ciddi şekilde kısıtlanmaya devam etti. Danıştay, 2021 tarihli İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını bozmayı reddetti."
Türkiye'de yaşanan enflasyonun sıkıntıları daha da derinleştirdiği belirtilen Af Örgütü raporunda, "Türkiye'de yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele için yeterli ve koordineli bir yaklaşımın bulunmadığı, enflasyonun milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizini derinleştirdiği" belirtildi.
Callamard, Türkiye başlığını VOA'e değerlendirirken de, "Türkiye için tespitlerimiz dünyanın geri kalanından daha olumlu değil. Türkiye'deki baskı konusunda Af Örgütü olarak şahsi bir konuya değinmek istiyorum. Eski Türkiye temsilcimiz Taner Kılıç hala yargı karşısına çıkıyor, yargılaması sürüyor, serbest bırakılmadı. 2022'de bazı politik tutuklular bırakıldı ama zaten hiç hakim karşısına çıkmamaları gerekiyordu bu insanların. Taner Kılıç hala yargı baskısı altında. Türkiye'de sivil toplum, insan hakları savunucuları ve özellikle LGBT hakları savunucularının alanı 2022'de de daha da daraldı. 2023 seçimlerine giriliyor. İfade özgürlüğü ve gösteri özgürlüğü bu bağlamda önemli" dedi.
Ukrayna'nın işgali ve "Batılı devletlerin iki yüzlülüğü"
Raporda, 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı geniş kapsamlı işgalinin sayısız savaş suçuna yol açtığı, küresel bir enerji ve gıda krizi çıkarttığı ve halihazırda zayıf olan çok taraflı sistemi daha da bozduğu belirtildi.
Rapordaki en sert ifadeler, Batılı devletlerin Ukrayna ve Ukraynalı mültecilere, diğer mültecilere oranla uyguladığı farklı muameleler bölümünde kullanılıyor. Bu bölümde,"İşgal aynı zamanda Kremlin’in saldırılarına güçlü bir şekilde yanıt verirken diğer ülkelerde işlenen ciddi ihlallere göz yuman veya bunlarda suç ortağı olan Batılı devletlerin ikiyüzlülüğünü gözler önüne serdi" ifadesine yer veriliyor.
Ayrıca, AB'nin Ukrayna halkı ve hükümetiyle sergilediği dayanışmaya da dikkat çekilerek, "AB üye devletlerinin sınırlarını Rusya’nın saldırısından kaçan Ukraynalılar'a açarak, dünyanın en zengin bloklarından biri olarak, güvenlik arayan çok yüksek sayıda insanı kabul etmeye ve sağlık, eğitim ve konaklamaya erişimlerini sağlamaya fazlasıyla kapasitesi olduğunu gösterdi. Buna karşılık, birçok AB ülkesi kapılarını Suriye, Afganistan ve Libya’daki savaş ve baskılardan kaçanlara kapalı tutmayı sürdürdü" denildi.
Dünyanın çeşitli yerlerinde insan hakları suistimallerine dair çifte standartların ve yetersiz müdahalelerin cezasızlığı ve istikrarsızlığı körüklediği tespitinde bulunulan raporda ayrıca, "Suudi Arabistan’ın insan hakları siciline karşı kulakları sağır eden suskunluk, Mısır’a yönelik eylemsizlik ve İsrail’in Filistinler'e uyguladığı apartheid sistemiyle yüzleşmenin reddi bu durumun örnekleri olarak sıralanıyor" denildi.
2022'de iki farklı tablo
Uluslararası Af Örgütü aynı zamanda BM’nin temel karar alma organı olan Güvenlik Konseyi’nin, başta küresel güney ülkeleri olmak üzere geçmişten bugüne göz ardı edilen ülkelere ve konumlara söz hakkı tanıyacak şekilde düzenlenmesi yönünde çağrı yapıyor.
VOA Türkçe'nin konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, "COVID sonrası düşündük ki sistem problemi var, bunlar ortaya çıktı ve çözülür, daha iyisini yapabiliriz diye düşündük. Ama maalesef böyle olmadı. Devletler COVID öncesiyle aynı yönde ilerlediler. Geçtiğimiz yıl iki farklı tablo ortaya çıktı diyebilirim. Birinci tablo, biraz daha olumlu, uluslararası toplumun Rusya'nın Ukrayna halkına karşı saldırısına verdiği yanıt. Bu tablo gösteriyor ki, politik olarak istediğimizde bir şeyler yapabiliriz, isyan edebiliriz, kınayabiliriz, savaş suçları ve şiddete ilişkin soruşturmaya destek verebiliriz, BM Genel Kurulu'na başvurabiliriz, Ukraynalı göçmenleri ağırlayabiliriz... Bütün bunlar çok olumlu, çok iyi gelişmeler. Ancak diğer tarafta ikinci bir tablo var. Bu tablo, birinciyle çelişki içinde. Bu nedenle çifte standarttan söz ediyoruz. Batı Şeria'da Filistinliler için çok ölümcül bir yıl oldu. Etiyopya'da 21'inci yüzyılın en ölümcül savaşı yaşandı. Mısır'daki siyasi tutuklular... Bütün bunlara uluslararası toplum aynı yanıtı vermedi. Bu son derece önemli bir problem. Biz buna karşı çıkıyoruz" dedi.
Callamard, BM’nin bütçesinin yüzde 5’inden azının insan hakları için ayrıldığını, BM’nin en yüksek karar alma birimi Güvenlik Konseyi'nin mutlaka reform geçirmesi gerektiğini, özellikle güney ülkelerine daha fazla oy hakkı verilmesi gerektiğini de savundu.
VOA Türkçe'ye tüm dünyada barışçı gösterilere hükümetlerin baskılarının arttığını da değerlendiren Callamard, "Dünyada sosyal hareketler artıyor ama baskılar da artıyor. Kesinlikle bir denge bu. Baskı evrensel hale geliyor, hatta demokratik denilen ülkelerde bile. Sadece baskı yapan otokrat olarak tanımlanan ülkelerde değil, demokrasi ile yönetilen ülkelerde de baskıcı olarak tanımlanabilecek, özgürlükleri kısıtlayan yasalar çıkarılıyor. Kimse barışçıl haklarından mahrum bırakılmamalı" ifadelerini kullandı.
Batı Şeria'daki Filistinliler için en kanlı yıl
Raporda, diğer ülkeler için yer alan diğer detaylar özetle şöyle:
-İran yetkilileri, onlarca yıllık baskılara karşı daha önce benzeri görülmemiş başkaldırıyla karşılaşınca eylemlere atış mühimmatı, metal saçmalar, biber gazı ve dayak dahil hukuka aykırı güç kullanarak karşılık verdi. Onlarca çocuğun da aralarında bulunduğu yüzlerce kişi öldürüldü.
- Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler için 2022, BM’nin kayıpları sistematik olarak kayıt altına almaya başladığı 2006’dan bu yana en kanlı yıllardan birisi oldu. İsrail güçlerinin, "onlarca çocuğun da aralarında bulunduğu en az 151 kişiyi öldürdüğü, İsrailli yetkililerin, Filistinliler'i evlerinden zorla çıkarmaya devam ettiği ve hükümetin, işgal altındaki Batı Şeria’nın tamamında yasa dışı yerleşimleri büyük ölçüde genişletme planları hazırladığı bir yıl oldu. "Çok sayıda Batılı hükümet, İsrail’in apartheid sistemine son vermesini istemek yerine bu sisteme karşı çıkanlara saldırmayı seçti.
- ABD'nin, Rusya’nın Ukrayna’daki ihlallerini yüksek sesle eleştiren ülkeler arasında yer aldığı ve savaştan kaçan binlerce Ukraynalı'yı ülkeye kabul ettiği belirtilen raporda; buna karşılık, Eylül 2021 ile Mayıs 2022 arasında, 25 binin üzerinde Haitili'yi sınır dışı ettiği, birçoğunu işkence ve diğer türde kötü muameleye maruz bıraktığı ifade edildi.
- Avustralya, Hindistan, Endonezya ve İngiltere'de yetkililer protestoları kısıtlayan yeni yasalar çıkartırken, Sri Lanka hızla derinleşen ekonomik krize karşı kitlesel protestoları engellemek için olağanüstü hal yetkilerini kullandı. İngiltere hukuku, polis memurlarına, "gürültülü protestoları" yasaklama yetkisi gibi geniş yetkiler tanıyarak ifade ve barışçıl toplanma özgürlüklerini zayıflattı.
- Avrupa bölgesinde birçok ülke protestolara keyfi veya orantısız yasaklar getirdi. Bosna-Hersek’e bağlı Sırp Cumhuriyeti’nde yetkililer savaş yıllarındaki zulmü anmak için düzenlenen protestoları yasaklarken, Türkiye Onur Yürüyüşlerini ve Cumartesi Anneleri/İnsanları’nın toplanmasını yasakladı. İsveç’te önleyici gözaltı, Sırbistan’da aşırı güç kullanımı, Slovenya’da ağır para cezaları, Yunanistan’da keyfi gözaltılar ve Macaristan’da protestolara katılanların hukuksuzca işten atılması gibi protestoları kısıtlayan uygulamalar kaydedildi. Çok sayıda hükümet, başta çevre aktivistlerinin eylemleri olmak üzere sivil itaatsizlik eylemlerini cezalandırmaya çalıştı.
- 2022’de dünya, COVID-19 pandemisinin etkilerini yaşamaya devam etti. İklim değişikliği, çatışmalar ve kısmen Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden kaynaklanan ekonomik darbeler, insan haklarına yönelen riskleri daha da arttırdı.