Kentsel dönüşüm mağduru olduğunu söyleyen vatandaş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi önünde başlattığı tek kişilik eylemini 153 gündür sürdürüyor.
Gaziantep’te uygulanacak kentsel dönüşüm projesi nedeniyle mağdur olduğunu belirten Hasan Bodur, Bölge Adliye Mahkemesi önünde 153 gündür tek başına pankart açıp, ileri geri yaptığı yürüyüşle eylemini sürdürüyor.
Your browser doesn’t support HTML5
VOA Türkçe ’ye konuşan 52 yaşındaki Hasan Bodur, 40 yıldır yaşadığını belirttiği babadan kalma evinin, Şehitkamil Belediyesi tarafından kentsel dönüşüm projesi kapsamında değerinin çok altında zorla alınmak istediğini belirtirken avukatı Murat Doruk da “Belediye yetkililerinin yaptığı işlem tamamen kanuna, usul ve yasaya aykırıdır’’ dedi.
Öte yandan Hasan Bodur’un belediyeyle hiçbir şekilde anlaşma yoluna gitmeyerek desteğini aldığı sivil toplum kuruluşlarıyla kendisine mağduriyet yaratmak istediğini dile getiren Şehitkamil Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Korkmaz, VOA Türkçe'ye yaptığı açıklamada “Hasan Bodur, bizim üzerimize şimşekleri çekmek için kamuoyunu topluyor. O bina risk teşkil etmektedir. Bir an önce boşaltılması gerekiyor’’ dedi.
Hasan Bodur’un adliye önündeki eylemine destek için gelen Gaziantep Barosu İnsan Hakları Merkezi üyeleri, mülkiyet ve barınma hakkının Şehitkamil Belediyesi’nce ihlal edildiğini belirterek bir basın açıklaması yaptı.
‘Hasan Bodur’un haklı davasının takipçisiyiz’
İnsan Hakları Merkezi tarafından yapılan açıklamada, Şehitkamil Belediyesi’nin “kanunun çevresinden dolanarak” Bodur’un taşınmazını “hukuksuz şekilde” hasarlı bina ilan ettiği ve yıkım kararı aldığı öne sürüldü ve şu ifadeler kullanıldı; “Hasan Bodur, mülkiyet ve barınma hakkı Şehitkamil Belediyesi’nce ihlal edildiği için Ağustos ayından bugüne kadar yaz, kış, yağmur, çamur, kar demeden devam ettiği onurlu nöbetinin 153’üncü gününde, halen adalet aramaktadır. Kendisinin de mülk sahiplerinden olduğu evin bulunduğu bölge, Şehitkamil Belediyesi’nce kentsel dönüşüm kapsamına alınmış ve Hasan Bodur’un evi dışındaki bütün evler yıkılmıştır. Belediye bu noktada adeta kanunu dolanarak taşınmazın riskli yapı olduğundan bahisle, hukuksuz bir şekilde hasarlı bina ilan etmiş ve taşınmaz hakkında yıkım kararı almıştır. Hasan Bodur’un 5 ayı aşkın süredir devam ettirdiği onurlu nöbetinin ve idarede yargılaması süren haklı davasının takipçisi olduğumuzu kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.’’
‘3 katlı evime karşı teklif ettikleri parayla tek bir ev alamıyorum’
Kardeşleriyle birlikte yaşadığı evinin bulunduğu alanın, Cumhurbaşkanı tarafından kentsel dönüşüm alanı ilan edildiğini belirten Hasan Bodur, Şehitkamil Belediyesi yetkililerinin aynı bölgede yaşayan bir çok ev sahibini yıldırma politikasıyla evlerini satmak zorunda bırakarak başka yerlere taşınmalarına neden olduğunu söyledi.
Kentsel dönüşüm alanında kalan tek evde, 2 kardeşiyle birlikte yaşadığını vurgulayan Hasan Bodur “Belediye yetkilileri ilk başta bazı evlerin değerinin iki üç katını vererek satın aldı. Daha sonra o evleri yıkarak sokaklar arasında boşluklar oluştu. Bu boş arsaları kötü niyetli insanlar mesken tutarak çevreye rahatsızlık vermeye başlayınca, diğer ev sahipleri de bu durumdan rahatsız olarak evlerini satmak zorunda kaldılar. Bu şekilde o boş alanlar daha da artmaya başladı. Komşumuz Mehmet abi var, iki tane çocuğu o süreçte üniversiteye hazırlanıyordu. Bana çocuklarının psikolojisi bozulduğunu ve artık ders çalışamadıklarını söyledi. Bu bölgede insanların dişinden tırnağından arttırarak aldıkları, 2-3-4 katlı evlerine belediye 240 bin lira, 350 bin lira, 450 bin lira değer biçti. Bu paralarla Antep’in hiçbir yerinde ev alınmaz. Ama o evlerde 3-4 tane aile barınıyordu. Ama 3-4 katlı evi giden insanlar, karşılığında teklif edilen parayla tek bir ev alamıyor kendisine’’ dedi.
‘Sonuç alamazsam gerekirse açlık grevine sonra da ölüm orucuna gideceğim’
Adliye önündeki tek kişilik eylemine başlamadan önce birçok yetkiliyle görüştüğünü ancak bir sonuç alamadığını vurgulayan Bodur “Ben yetkililere ulaşmaya çalıştım, Büyükşehir Belediye Başkanı’ndan, valiye, Ak Parti il başkanından, adalet bakanına kadar hepsine ulaştım ama hiç biri beni muhatap almadı, dinlemedi. Ben de son çare olarak eylem yapmaya karar verdim. 153 gündür her sabah yapılan hukuksuzlukları anlatmak için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi önüne giderek pankartımı açıp eylem yapıyorum. Yaz, kış, soğuk, sıcak, yağış demeden her gün adliye önünde gidip geliyorum. Her an için Şehitkamil Belediyesi bizi tahliye edip evimizi yıkabilir. Evimizi yıksalar da ben bu arsamı vermeyeceğim. Bizler dar gelirli insanlarız, düzenli bir şekilde kira ödeyecek bir gelirimiz de yok. Ben burada arsamın üzerine çadır kuracağım, kardeşlerimle öyle çadırda yaşayacağım. Bu şekilde de sonuç alamazsam, önce açlık grevine daha sonra da ölüm orucuna dahi gideceğim. Çünkü burada yapılan bir zulüm var. Buradan bütün yetkililere seslenmek istiyorum. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Bizler de riskli binalarda oturmak istemiyoruz. Modern yerlerde oturmayı biz de isteriz. Siz buraya konut yapacaksınız, bu mahalle 50-60 yıldır bizim mahallemiz. Tek isteğimiz buraya yapacağınız konutlardan bizim de başımızı sokabileceğimiz bir daire vermeniz. Bu isteğimizi neden çok görüyorsunuz’’ ifadelerini kullandı.
‘Mahkemeden iptal kararı çıkınca belediye riskli yapı yoluna gitti’
Belediye yetkililerinin konut yapacakları alandaki Hasan Bodur’a ait evi yıkmak için ‘deprem yönetmeliğine uygun değildir’ belgesi çıkarma yolunu denediklerini vurgulayan Avukat Murat Doruk “Şehitkamil Belediyesi tarafından orası kentsel dönüşüm alanı ilan edildikten sonra taşınmazın bulunduğu bölgedeki taşınmazlar üzerinde, kamulaştırma kararı alındı ve Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde bedel tespit ve tescil davaları açıldı. Biz kamulaştırmanın usul ve yasaya aykırı olduğuyla ilgili kamulaştırma kararına karşı dava açtık, bunu da idare mahkemeleri iptal etti. Şu anda Bölge İdare Mahkemeleri de bu kararı onaylıyor, Danıştay da bu kararı onaylıyor’’ dedi.
Müvekkilinin evinin yıkılması için herhangi bir risk durumunun olmadığını belirten Avukat Doruk “İptal sebebi de şuydu; mahkemeler belediyeye dedi ki, ‘vatandaş ile anlaşma yoluna gitmemişsin, orada sabit bir imar planın yok, yani tabiri caizse nereye ne yapacağın belli değil, bunları yeniden düzenle kamulaştırmayı buna göre karar al’ dedi. Tabii kamulaştırma kararı iptal olunca, Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki bedel tespit tescil davaları da boşa düşmüş oldu ve belediye bu yönden bir sonuca varamadı. Tapu kararları iptal olduktan sonra şu denildi, ‘O zaman bu yapılar riskli yapı, mevcut deprem yönetmeliğine uygun değil, biz o zaman buraları riskli ilan edip bu binaları yıkacağız’ noktasına geldik. Biz de bu noktada diyoruz ki, ‘Kentsel dönüşüm alanı ilan edilen ve bu ilan sebebiyle afet riski altında olmayan bir yerde olduğu bilinen bir taşınmaza, 6306 sayılı yasanın uygulanması mümkün değildir. Çünkü bakanlar kurulu oraya ‘Orada afet riski yok deprem, heyelan, sel gibi riskler yok, inşaat yapılabilir’ demiştir. Ancak taşınmaz üzerindeki ‘riskli yapı’ şerhinin uygulanması oranın afet riski alanı olduğunun iddia edilmesidir. Böyle bir durum olmadığı için bu 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi kanunu müvekkilimizin taşınmazı üzerinde uygulanma imkanı yoktur. Ayrıca şöyle de bir durum vardır, 6306 sayılı kanunun 6-A maddesinde idarenin resen riskli yapı tespiti yapacağı durumlar hüküm altına almıştır. Bu noktada taşınmazın acil yıkılabilecek bir konumda olması, çevre açısından risk oluşturması gibi hususlar vardır. Bu da şudur, örneğin; bir ağır vasıta kazasında kolona bir araba çarpar, bina yıkılmak üzere olur, bu durumda idare ‘Evet bu bina yıkılabilir, burada 6306 sayılı kanunun 6-A maddesine göre harekete geçebilir, ancak müvekkilin evinin kolonlarında öyle bir durum bulunmamaktadır. Bu sebeple belediyelerin de idarelerin de resen harekete geçme şartları da Hasan Bey'in taşınmazın üzerinde oluşmamıştır’’ diye konuştu.
‘Bu işlem tamamen kanuna, usul ve yasaya aykırıdır’
Kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını vurgulayan Avukat Doruk, belediyenin usul dışı hareket ettiğini belirterek, “Biz de açtığımız davalarımız da bunu sürekli dile getirmekteyiz. Aynı zamanda bize göre bu durum mülkiyet hakkının ihlalidir. Çünkü bizi mücadelenin içinde tutan arsa üzerinde bir ev olmasıdır. Biz Hasan Bey ve 12 mirasçının vekili olarak kentsel dönüşüme kesinlikle karşı değiliz, biz de oranın dönüşmesini istiyoruz. Gaziantepimizin güzelleşmesini istiyoruz. Bizim talebimiz, oradaki kentsel dönüşüm alanı bitene kadar Hasan Bey ve iki kardeşine bir konut tahsis edilmesi, kentsel dönüşüm alanı bittikten sonra oradaki arsa payı ne kadar oluyorsa kendisine oradan daire verilmesi ve yerinde dönüşüm yapılmasıdır. Bu talebimiz kabul edildiği takdirde biz evi yıkmaya dahi razıyız. Yani şöyle bir görüş de olsun istemiyoruz, ‘Evin değeri 1 iken kentsel dönüşüm fırsat bilip de 5 isteniyor’ gibi bir durum da yok. Biz kanunlarda nizamlarda ne yazıyorsa Hasan Bey'in bu hakkı için o şekilde mücadele ediyoruz’’ diye konuştu.
‘Burada bir mağduriyet varsa kamunun mağduriyetidir’
Hasan Bodur’un bugüne kadar belediyeye karşı 3 tane dava açtığını belirten Başkan Yardımcısı Korkmaz’sa “Burada bir mağduriyet varsa o da kamunun mağduriyetidir’ dedi. Korkmaz “Öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bizi yönlendirerek risk tespiti yaptırdı. Yapılan risk tespitlerinde, söz konusu binanın riskli olduğuna dair bakanlığın raporu geldi. Bu raporu, biz kendilerine tebliğ ettik. Kendileri buna ilişkin dava açtılar. Bu dava Gaziantep İdare Mahkemesi’nde görüldü ve söz konusu raporun doğru olduğu belirtildi. Mahkeme tekrardan bir heyet gönderdi, onlar da inceleme yaptılar ve orasının riskli olduğunu, bir an önce boşaltılması gerektiğini söyleyerek davayı reddettiler. Biz de daha sonra yaşadıkları yapının kendileri için risk teşkil ettiğini onlara yazılı olarak ilettik. Buna da mahkeme yoluyla itiraz ettiler ama idare mahkemesi tarafından bu itirazları da reddedildi. Bu ret kararının ardından biz durumu kaymakamlığa bildirdik. Kaymakamlık kendilerine evi derhal boşaltmalarıyla ilgili yazı gönderdi. Ama Hasan Bodur, kendi hayatını ve kiracılarının hayatını riske atarak oradan çıkmak istemiyor. Bunun için de barolarla, sivil toplum örgütleriyle birlikte sanki bir mağduriyet yaratılmış gibi işlem yapmak istiyor. Bizim üzerimize şimşekleri çekmek için kamuoyunu topluyor. Geçenlerde Gaziantep’te 2,8 şiddetinde deprem oldu, o binada briketler düştü. Şu anda halen sarkık briketler var. Bölge deprem bölgesi değil ama kendi yapısı riskli bir yapı. O bina risk teşkil etmektedir, bir an önce boşaltılması gerekiyor. Daha önce kendilerine başka bir yerden konut teklif edildi kabul etmediler, başkan bey güncel değer üzerinden para teklif etti buna da yanaşmadılar. Burada bir mağduriyet varsa kamunun mağduriyetidir” ifadelerini kullandı.