7 Haziran seçimlerine dört ay kala Türkiye siyasetinin, en çok merak ettiği konuların başında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasete dönüp dönmeyeceği geliyor. Yakın zamana kadar gündem dışı olan bu konu, hafta sonu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine sorulan soruya verdiği yanıtla gündem oldu. Zira 12. Cumhurbaşkanı selefinin milletvekilliği adaylığı için “Abdullah Bey’in adaylığı kendi kararıdır. Ama hayırlı olur, isabetli olur” diyerek aslında Gül’e kapıyı araladı.
Peki Abdullah Gül, bu aralıktan içeri girerek aktif siyasete dönecek mi? Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Recep Tayyip Erdoğan, Abdüllatif Şener, Bülent Arınç’la birlikte dört kurucusundan biri olan Gül bu isimler arasında önümüzdeki dönem aday olma ihtimali olan tek isim. Çünkü Arınç üç dönem kuruluna takılıyor, Şener partiyle bağlarını koparttı, Erdoğan ise halihazırda cumhurbaşkanı.
20 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığına veda resepsiyonunda “Nihayetinde ben Ak Parti kurucusuyum” diyen Abdullah Gül’ün o günlerden beri belli bir kırgınlık taşıdığı sır değil. Hafızasını biraz zorlayan 11. Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinden dakikalar sonra Ak Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’in Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası olağan genel kurulu olarak 27 Ağustos tarihini açıkladığını hatırlayacak. Bu çok kritik bir tarihti. Çünkü Gül, bugünden bir gün sonra 28 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı görevini 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a devredecekti.
Taha Akyol: ‘Abdullah Gül belirsizliğin arttığı dönemde siyasete dönmeyecek’
Aslında bu kararla Abdullah Gül’ün Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanlığına aday olmasının önü kapatılıyordu. Gül’e yakın olduğu bilinen gazetecilerden Taha Akyol da CNN Türk’te katıldığı bir programda, “Abdullah Gül siyasete dönmeyecek. Siyasetin yeniden hızlandığı, belirsizliğin arttığı dönemde milletvekili adayı olmayacak” dedi.
Ancak Abdullah Gül’ün son dönemde kamuoyunun önüne çıkışını sıklaştırdığı bir gerçek. Beşiktaş’ın Liverpool’u elediği UEFA Avrupa Ligi maçında Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın yanından bir gol sevinci fotoğrafını paylaşan Gül, ertesi gün de İstiklal Caddesi’ndeki Ağa Camii’nde Cuma namazı kıldı. Bir gün sonra ise balıkçılarla birlikte çay içerken görüntülendi.
Erdoğan ve Gül başkanlık konusunda farklı düşünüyor
11. cumhurbaşkanı yalnız kamusal alandaki bu fotoğraflarla değil iki hafta önce de başkanlık sistemi ve iç güvenlik paketiyle ilgili çıkışıyla ilgi odağı olmuştu. 20 Şubat’ta yine bir cami çıkışı gazetecilerin soruları üzerine, “iç güvenlik paketinin yeniden gözden geçirilmesini tavsiye etmiş”, “Türk tipi başkanlık sistemi olmamalı” sözleriyle meselelerine bakışının Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan farklı olduğunu gözler önüne sermişti.
Erdoğan da birkaç gün sora “Çok açık söylüyorum. ‘Türk tipi başkanlık sistemi olmaz’ diyorlar. Bal gibi olur neden olmazmış? Küba, Arjantin, Rusya’ya baktığımızda hepsinin farklı sistemleri var. Bir arı maharetiyle şöyle çiçeklerden nasibimizi alalım, kendi balımızı yapalım. İşte bizim başkanlık sistemimiz der geleceğe yürürüz” sözleriyle doğrudan Abdullah Gül’e yanıt vermişti.
Ruşen Çakır: ‘Erdoğan, Fidan’a da Davutoğlu’na da kırgın’
Peki daha bu sözler sıcakken neden Erdoğan’ın Gül’e bakışı değişmiş olabilir? Habertürk gazetesinde yazan Ruşen Çakır’a göre, “Gül’ün adaylığı AKP’ye yeni bir heyecan ve soluk getirebilir”. Muhafazakar hareketleri yıllarca çok yakından izleyen Çakır, bu görüşünü şöyle izah ediyor.
“Kimileri hâlâ ‘danışıklı dövüş’ diye ısrar etse de Erdoğan’ın Hakan Fidan’a yönelik kırgınlığı sürüyor. Tabii bundan, onun aday adaylığına onay veren Başbakan Davutoğlu da payına düşeni alıyor olsa gerek. Cumhurbaşkanı’nın parti ve hükümetin gidişatından tam anlamıyla memnun olmadığını düşünmemize neden olacak epey gelişme yaşandı geçen kısa süre içinde.
Ve tabii ki yaklaşan genel seçimler. Erdoğan’ın, ‘400 milletvekili’ gibi gerçekleşmesi imkânsız bir hedef koyduğu bu seçimlerde partisinin (kendisini ‘partili Cumhurbaşkanı’ olarak tarif ettiği için böyle dememizde bir sakınca olmaması gerekir) evdeki bulgurdan olma ihtimalinin bir şekilde belirmesi halinde duruma müdahale etmesi şaşırtıcı olmazdı.”
Arınç: ‘Gül’ün başbakan düzeyinde davetine gerek yok’
Partinin ağır toplarından biri olarak kabul edilen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet içinde özgül ağırlığı olan ve eleştirilerini en net yapan isimlerden biri. Arınç, Gül’ün adaylığı gündeme geldiğinde “Başbakan olmayacaksa benim gönlümden geçen Meclis Başkanlığı’dır” açıklamasıyla birçok milletvekili gibi 11. Cumhurbaşkanı’nın partide olmasını savundu.
Arınç, 9 Mart’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda toplanan bakanlar kurulu sonrasında “Biz hepimiz çok iyi biliyoruz ki Abdullah Gül bu partinin kurucusudur. Başarılı bir siyasetçidir. Örnek olmuştur. Elbette AK Parti kendisinden yararlanmak isteyebilir. Bizim söylediğimiz konu bu talebin kendisinden gelmesi değil, partinin böyle bir ihtiyaç görüyorsa Başbakan düzeyinde ya da başka bir düzeyde kendisinin davet edilmesi ve adaylık müracaatına da gerek yok gereken her şeyin rahatlıkla yapılabilmesidir. AK Parti'de herkes elbette bundan büyük bir memnuniyet duyar. Ama kendi iradeleri şimdilik siyasetin dışında kalmaksa buna da herkesin saygı duyması gerekir. Bu konu Başbakanımızın takdirindedir” diye konuştu.
Davutoğlu: ‘Davet dışarıdan birine yapılır, burası Gül’ün kendi evi’
Arınç’ın bu sözlerinden Gül’e en azından Cumhurbaşkanı ve Başbakan düzeyinde resmi bir davet yapılmayacağı anlaşılıyor. Zaten her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP için seçmenden oy isteyerek Anayasa’nın 101’inci maddesinde tarif edilen tarafsız cumhurbaşkanı tarifinden farklı hareket etse de onun resmi olarak bir kişiyi partiye resmen davet etmesi olanaksız görünüyor.
Arınç’ın açıklamalarından Başbakan Davutoğlu’nun da resmi davette bulunmayacağı anlaşıyor. Zaten Başbakan, ABD ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Davet ettik işte, kamuoyu önünde davet ettik. Daha özel bir şey yapmaktan da imtina etmeyiz. Yaparız. Bence davet de dışardan birine yapılır. Burası onun kendi evidir” demişti.
Fehmi Koru: ‘Gül, Erdoğan’ın gönlündeki başbakan olmaz’
Tam burada Abdullah Gül’ün ta öğrencilik yıllarından beri arkadaşı olan gazeteci Fehmi Koru’ya kulak vermek gerek. Koru, bugün Habertürk’te yayınlanan makalesinde, “Güncel siyasetin içerisine dönen Abdullah Gül, buna imkan sağlayan süreci başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlündeki tarzda bir başbakan olmaz, olamaz. Bunu en iyi kim bilir? Elbette Tayyip Erdoğan bilir. O halde? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temennisi, sonrasında yazılan senaryolara ve yapılan spekülasyonlara hak verdirmiyor. ‘Ben ayrılayım, seçime katılıp milletvekili olayım ve yeniden başbakanlığı üstleneyim, Abdullah kardeşim de yeniden cumhurbaşkanı olsun’ deseydi... İşte bu açıklama o zaman üzerinde konuşmaya ve tartışmaya değer bir temenni olurdu” diyerek Gül’ün şu anda aday olmayacağını iddia etti.