Şam’ın banliyösü Duma’da kimyasal silah kullanıldığı iddialarının ardından ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’nin bazı kentlerindeki yerleri vurdu.
Saldırıların ardından Rusya ve İran cephesinden sert tepkiler gelirken Türkiye bu saldırıyı memnuniyetle karşıladığını duyurdu.
Diğer taraftan bir süredir Afrin nedeniyle Türkiye-ABD ilişkilerinin zaman zaman gerildiği biliniyor. Aynı zamanda Nisan ayının başında Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin temel atma törenine katılan Putin’in Türkiye ziyareti iki ülke arasındaki sorunların çözümü konusunda olumlu sinyal olarak yorumlanmıştı.
Türkiye, Suriye’deki sorunun çözümü için başlatılan Soçi ve Astana süreçlerinde İran ve Rusya ile birlikte garantör ülkelerden biri. ABD’nin Suriye saldırısı ise gündeme “Türkiye’nin bu hamleyi desteklemesi Türkiye-Rusya ilişkilerini etkiler mi?” sorusunu getirdi.
Suriye’ye yönelik saldırının üstünden çok zaman geçmedi ve henüz Rusya’dan bu hamleyi sert bir şekilde kınayan resmi açıklamalar dışında bir tepki gelmedi.
Türkiye-Rusya Araştırma Merkezi’nin kurucularından olan ve Türkiye’nin Moskova büyükelçilinde ticaret müşaviri olarak görev yapan Aydın Sezer, son gelişmelerin Türkiye-Rusya ilişkilerinin etkilenip etkilenmeyeceği yönündeki soruları Amerika’nın Sesi’ne değerlendirdi.
“Türkiye’nin Rusya’yı beklemeden açıklama yapması garip”
Sezer, “Böyle bir saldırının hemen ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın Rusya’nın açıklamasını beklemeden memnuniyet duyulduğunu belirten bir açıklama yapması bana enteresan ve garip geldi” dedi. Türkiye’nin NATO müttefiki bir ülke olarak saldırının ardından böyle bir açıklama yapmasının normal karşılanabileceğini belirten Sezer, “Diğer taraftan Türkiye, Astana sürecini başlatan, Rusya ve İran ile ortak metinlere imza atan, Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahseden ve bunun garantörü olan bir ülke konumunda. Aralık 2016’da imzalanan Moskova Deklarasyonu’nda İran, Türkiye ve Rusya Suriye ihtilafının askeri çözümünün olmayacağına emin olduklarını ve BM kararları çerçesinde bir çözüm arayışında olduklarını taahüt etmişlerdi. Bu açıdan bu açıklama çok enteresan” diye konuştu.
“Türkiye’nin aceleciliği Astana sürecini olumsuz etkileyebilir”
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarını araştırmak için devreye giren uluslararası ekibin saha çalışmalarına bugün başlamasının beklendiğini hatırlatan Sezer, “Bu açıdan Türkiye’nin yaptığı açıklamayı çok aceleci bir açıklama olarak görüyorum. Bu durum Türkiye-Rusya-İran ilişkilerine kağıt üzerinde kuşkusuz olumsuz yansıyacak ve Astana sürecini olumsuz etkileyecek gibi görünüyor” dedi.
Son gelişmelerin Türkiye-Rusya ilişkilerini olumsuz etkilese de derinden sarsacak kadar büyük sonuçlar doğurmayacağını savunan Sezer’e göre Rusya, her konuda müttefik ve stratejik ortak Türkiye görmektense NATO içinde de zaman zaman sesi dinlenen, batı ittifakının parçası olan bir Türkiye’yi kendi çıkarları açısından daha uygun buluyor. Bu çerçeveden, NATO’dan kopmuş bir Türkiye’nin kendisine NATO içindeki bir Türkiye kadar fayda sağlamayacağı şeklinde değerlendiriyor.
Sezer, “ABD’nin saldırısının ardından Türkiye’nin duruşu Rusya ile ilişkileri sarssa da Rusya, Suriye’de Türkiye gibi bir müttefike ihtiyacı olduğunu, Suriye’de daha yapılacak çok şey olduğunu düşünüyor” diye konuştu.
Önümüzdeki günlerde Afrin dosyası üzerinden Rus medyasında ve diplomatik söylemlerde Türkiye’ye yönelik eleştiriler olabileceğini öngören Sezer, “Rus hariciyesi gelişmeleri siyah-beyaz veya ya bizdensin ya da değilsin şeklinde değerlendirmiyor. Çok daha pragmatist ve kendi ulusal çıkarlarına göre yaklaşıyorlar. Bu açıdan Rusya’nın Türkiye’ye tepkisini çok sert bir şekilde koyacağı kanaatinde değilim” ifadelerini kullandı.
Kimyasal silah kullanıldığı yönündeki iddiaların gündeme gelmesinden önce de ABD ve Rusya arasında karşılıklı sert söylemler olduğunu hatırlattığımız Sezer, önümüzdeki dönemde iki ülke ilişkilerine dair olasılıklara ilişkin şöyle konuştu;
“Rusya ve ABD arasındaki son günlerde yapılan müzakerelerde ki iki taraf da görüşme kanallarının açık olduğunu açıklamıştı, bu saldırının çapının ve şeklinin çok sınırlı olacağı belliydi. Trump’ın (Rusya’ya karşı) söylemlerindeki dozaj giderek düştü ve farklılaştı. Bu saldırı benim kanımca Rusya tarafından bilinen, beklenen hatta nerelerin vurulacağı dahil bilgilerin paylaşıldığı bir saldırıydı. Rusya’nın bilgilendirildiği yönünde açıklamalar var. Rusya’nın bilgilendirildiği bir konuda Suriye’nin bilgilendirmemiş olması düşünülemez. Her iki taraf da (ABD ve Rusya) bu gelişmelerden son derece memnun ve her iki taraf da iç politika malzemesi olarak kullanıyor. Bu gerginlikler sanki kontrollü bir kriz yaklaşımı ile sergileniyor gibi görünüyor.”