ABD Ulusal İstihbarat Dairesi’nin Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili hazırladığı raporu açıklamasının ardından Maliye ve Dışişleri Bakanlıkları cinayette rolü olduğu tespit edilen kişilere yaptırımlar açıkladı. Yaptırımlar, raporda cinayetin planlanmasına onay verdiği belirtilen Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ı ise kapsamıyor.
Maliye Bakanlığı Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkanlığı eski başkan vekili Ahmed Hasan Muhammed el Asiri ve Veliaht Prens’in korumasını üstlenen Hızlı Müdahale Gücü’nü yaptırım listesine aldı.
Bakanlık, bu kişilerin insan hakları ihlalleri nedeniyle uygulanan Magnitsky Yasası kapsamında yaptırıma tabi olacaklarını bildirdi.
Maliye Bakanı Janet Yellen, yaptırımları açıklarken ‘‘Cemal Kaşıkçı’nın menfur cinayetine adı karışan kişilerden hesap sorulmalı. ABD şiddet ve baskı karşısında gazeteciler ve siyasi muhaliflerle birlik içindedir. Özgür bir toplumun temelini oluşturan basın özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz’’ dedi.
İlgili Haberler ‘‘Kaşıkçı Cinayetinin Sorumlusu Suudi Veliaht Prensi’’Yapılan açıklamada Ahmed Hasan Muhammed el Asiri’nin operasyonun lideri olduğu ve Suud el Kahtani ile birlikte 2 Ekim 2018’de İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda Kaşıkçı’nın öldürülmesi ve parçalara ayrılması için 15 kişilik ekibin toplanmasını ve planı koordine ettiği belirtildi. Kaşıkçı’nın öldürülmesinin ardından Asiri’nin Genel İstihbarat Başkan Vekilliği görevinden alındığı ve İstanbul Başsavcılığı tarafından hakkında ‘‘tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme’’ suçlaması yapıldığı kaydedildi.
Yaptırım kapsamında bu kişilerin ABD’deki tüm mal varlıklarının ve yüzde 50’sine sahip oldukları tüm varlıkların da dondurulduğu belirtildi.
Bu kapsamda Amerikalılar’ın veya Amerika’da bulunan kişilerin, yaptırım listesine alınanların mal varlıklarıyla ilgili işlem yapmaları da yasaklandı.
Yasaklar, engellenen herhangi bir kişi tarafından, bu kişiye veya yararına herhangi bir katkı, kaynak, mal veya hizmet sağlanmasını veya bu kişilerden sağlanan herhangi bir katkı, kaynak mal veya hizmetin alınmasını da kapsıyor.
20 Aralık 2017’de yürürlüğe giren Magnitsky İnsan Hakları Yasası ABD dışından kaynaklanan yaygın insan hakları ihlalleri ve yolsuzluğun uluslararası siyaset ve ekonomi sisteminin istikrarını tehdit edecek ölçüye geldiğinde devreye sokuluyor.
İlgili Haberler ABD ve Suudi Arabistan Arasında Beklenen Görüşme OlduABD’den 76 Suudi vatandaşına “Kaşıkçı yasağı”
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD Ulusal İstihbarat Dairesi’nin Cemal Kaşıkçı raporunu yayınlamasının ardından, Suudi Arabistan vatandaşı 76 kişiye vize yasağı getirdiklerini açıkladı. Blinken yaptığı yazılı açıklamada, yabancı hükümetler adına aktiviteleri, muhalifleri ve gazetecileri tehdit eden ya da bu kesimlere saldıran kişilere hoşgörü göstermeyeceklerini vurguladı.
Antony Blinken, Dışişleri Bakanlığı’nın “Kaşıkçı Yasağı” olarak adlandırılan yeni bir vize kısıtlama politikasını açıkladı. Bu yasağın, “yabancı bir hükümetin adına hareket ederek, ciddi, ülke sınırları dışında muhaliflere karşı eylemlere giriştiğine inanılan kişilere” uygulanacağını belirten Blinken, yasağın, “gazetecileri, aktivistleri ya da çalışmalarından dolayı muhalif olarak algılanan diğer kişilere baskı, taciz, gözetleme, tehdit etme ve zarar verme gibi hareketler sergileyen veya bu kişilerin aileleri ya da diğer yakınlarına karşı da benzer eylemlerde bulunanları” da kapsadığını bildirdi.
Blinken, bu kişilerin aile üyelerinin de gerektiğinde vize kısıtlamalarına tabi tutulabileceğini kaydetti.
ABD Dışişleri Bakanı, başlangıç olarak, Kaşıkçı cinayeti dahil ama sadece bu cinayetle sınırlı olmayacak şekilde, ülke dışındaki muhalifleri tehdit etme eylemlerine karıştığına inanılan 76 Suudi vatandaşına vize yasağı getirdiklerini belirtti. Blinken, “Sınırlarımız içindeki herkesin güvenliği için, muhalif olarak algılanan kesimleri herhangi bir yabancı hükümet tarafından hedef alanların Amerikan topraklarına erişimine izin verilmemeli” ifadesini kullandı.
İlgili Haberler ABD’nin Kaşıkçı Cinayeti Raporu BekleniyorBlinken ayrıca, Dışişleri Bakanlığı’na, yıllık İnsan Hakları Raporu’nda herhangi bir hükümetin bu tür ülke dışındaki faaliyetlerinin de tam kapsamlı biçimde raporlanması talimatını verdiğini kaydetti.
Antony Blinken, “ABD Suudi Arabistan’la ilişkilerine yatırım yapmayı sürdürüyor olsa da Başkan Biden, bu ortaklığın Amerikan değerlerini yansıtması gerektiğini açıkça ortaya koydu. Bu bağlamda, Suudi Arabistan’ın aktivistler, muhalifler ve gazetecilere karşı ülke dışındaki tehditleri ve saldırılarının son bulması gerektiğinin net biçimde altını çizdik. Bunlar ABD tarafından hoş görülmeyecek” dedi.
"ABD-Suudi Arabistan ilişkilerini yeniden düzenliyoruz"
Blinken Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında da, yaptırımlara Suudi Veliaht Prensi'nin neden dahil edilmediğinin sorulması üzerine, ülkeler arası ilişkilerin tek bir kişiden çok daha büyük olduğunu belirterek, böyle bir raporun açıklanmasının başlı başına önemli bir adım olduğunu söyledi. Blinken, Suudi Arabistan'a karşı bugün açıklanan adımların, ikili ilişkilerin yeniden düzenlenmesi adına çok önem taşıdığını vurguladı.
ABD'nin bir dizi somut adımı hayata geçirerek, Suudi Arabistan tarafından ileride benzer icraatlar sergilenmesini önlemeyi amaçladığını ifade eden Blinken, "Yaptığımız şey, Suudiler'le ilişkileri koparmak değil, yeniden düzenlemek. Bunun bazı sonuçlarını görmeye başlıyoruz bile" mesajını verdi.
Pentagon Sözcüsü: “Suudi Arabistan bölgede stratejik bir ortak olmayı sürdürüyor”
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby de, Kaşıkçı raporuyla ilgili bir soru üzerine, “Raporun somut ayrıntıları hakkında yorum yapmayacağım, bu Savunma Bakanlığı’nın alanı dışında bir konu ama Suudi Arabistan bölgede stratejik bir ortak olmayı sürdürüyor. Dostlar ve ortaklar olarak dahi, samimi şekilde konuşma ve hukukun üstünlüğü, insan hakları konularındaki kaygılarını dile getirme cesaretine sahip olmalıyız. Askeri perspektiften baktığımızda, daha önce de birçok kez belirttiğim gibi, kendilerini savunma kabiliyetleri konusunda Suudi Arabistan’a yönelik güvenlik taahhütlerimizi ciddiye alıyoruz. Özellikle güney sınırları başta olmak üzere kendilerini savunmaları gerekiyor. Suudi Arabistan’la ilişkilerin nasıl ileriye götürüleceği konusunda aramızdaki samimi diyalogu devam ettirmemiz önemli” şeklinde açıklamada bulundu.