ABD’den iade edilen ve yasadışı yollarla çıkarılmış Anadolu kökenli 41 tarihi eser Türkiye’ye getirildi. Antalya Müzesi’nde gerekli bakımları yapılan eserler bu ay sergilenmeye başlayacak.
Bu iade bir ilk değil. ABD ile Türkiye arasında 2021’de imzalanan ve beş yıl geçerliliği bulunan kültürel mülkiyet anlaşmasının sağladığı işbirliğiyle şimdiye kadar çok sayıda tarihi eser Türkiye’ye iade edildi.
ABD İç Güvenlik Bakanlığı ve Manhattan Bölge Savcılığı, 2021 mali yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı ile işbirliği yaparak Türkiye'ye değeri 61,9 milyon dolardan fazla olan, yasadışı yollarla çıkarılmış 79 eseri iade etti.
VOA Türkçe’ye konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri, yasadışı yollarla ait oldukları ülkelerden çıkarılan tarihi eserlerin iadesinin oldukça zor bir süreç olduğuna dikkat çekerek, ABD’nin birçok ülkeye göre iade sürecinde daha kolaylaştırıcı bir tutum sergilediğini belirtiyor.
“ABD kültürel diplomaside kültür varlıklarının kaynak ülkeye iadesini önemsiyor”
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, ABD’nin kültürel diplomasiye verdiği önemin son yıllarda arttığını gördüklerini söyleyerek, “Bu pratikte de görülüyor. ABD kültürel diplomaside kültür varlıklarının kaynak ülkeye iadesini önemsiyor ve bunun için kurumlarının gerekli adımlar atmasına müsaade ediyor” dedi.
Boz, eserlerin kaynak ülkeye iade edilmesinin çok önem taşıdığını, bunun “sembolik ve idealist bir çaba olduğunu” ancak yurtdışından eser iade alınmasının “bizim eserlerimiz kaçırılıyor” anlamına da geldiğini vurguladı.
Eser kaçırılmasına yönelik önleyici tedbirlerin eser iadesi kadar önemli olduğunu ifade eden Boz, bu çerçevede eğitim ve farkındalık projeleri yürüttüklerini ve ABD ile bu konuda da işbirliği yaptıklarını dile getirdi. Zeynep Boz, şöyle konuştu:
“Yakın zamanda ‘Artemis’in Yolculuğu’ isimli, evine dönen mirasın anlatıldığı bir çizgi roman çıkarttık. ABD ile yapılan işbirliğini orada anlattık. Orada kaçak kazıların verdiği zararları anlattık. Kültür varlıklarının ülkeler için neden kıymetli olması gerektiğini anlattık.”
2,4 milyon dolarlık fon
VOA Türkçe’ye konuşan ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Kamu Diplomasisi Ataşesi Gabrielle Price da, "Artemis'in Yolculuğu" adlı çizgi romanın iki ülke arasındaki ortak çabaların kurgusal bir tasviri olduğunu dile getirdi.
Price, Amerikan üniversitelerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yürüttüğü Türkiye'deki ortak arkeolojik kazıların yanısıra ABD Dışişleri Bakanlığı'nın miras alanlarının korunmasına yönelik bir programı olan Kültürel Koruma için Büyükelçiler Fonu'nun bulunduğunu belirtti.
Gabrielle Price, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2001 yılından bu yana Türkiye'ye 2,4 milyon doların üzerinde Kültürel Koruma Elçileri Fonu hibesi verdiğine dikkat çekti.
Peki Kültür Bakanlığı bu fonu yeterli buluyor mu? Kaçakçılıkla Mücadele Daire Başkanı Zeynep Boz, “Bu konuda bir şikâyetimiz yok. Biz ABD’ye ne zaman bir projeyle başvursak, bir destek ihtiyacı içinde olsak her zaman olumlu dönüş aldık” dedi.
İade edilen eserler arasında neler var?
ABD’den Türkiye’ye iade edilen son 41 eser, geç neolitik dönemden başlayıp, MS 2’nci ve 3’üncü yüzyıla kadar uzanıyor. Eserler arasında Kilya idolü olarak tabir edilen ve Manisa-Kulaksızlar yöresine özgü bir grup “stargazer” yani idol bulunuyor.
Manhattan bölge savcılığınca 2021 yılından bu yana yürütülen soruşturma çerçevesinde iade edilen, 1960’lı yıllarda yoğun kaçakçılığa uğrayan Burdur’daki Boubon antik kentinden çıkarılan eserler de var. Bu eserler arasında bir büst, bir maske, iki imparator başı ve iki metrelik bronz imparator heykellerinin vücut parçaları yer alıyor.
“ABD ile bu konuda oldukça iyi ilişkiler sürdürebildik”
İade süreçlerine birçok kez şahit olmuş, 2007-2013 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanı görevinde bulunmuş Ertuğrul Günay VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada, görevi döneminde sadece ABD değil, Avrupa ülkeleriyle de uzun mücadelelerden sonra tarihi eserlerin iadesi konusunda sonuç almaya başlandığını anlattı. Günay, şöyle konuştu:
“ABD’nin bu konuda Avrupa ülkelerine göre daha kolaylaştırıcı ve daha iyi niyetli olduğunu hep ifade ettim, şimdi de bunu söyleyebilirim. Biz Boston Müzesi’nden, Pen Müzesi’nden, Dallas’tan önemli eserler aldık. Örneğin Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen lir çalan Orpheus mozaiği, Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Yorgun Herkül heykelinin üst yarısı, Troya Müzesi’ndeki Troya hazinelerinin bir bölümü. Bunlar çok önemli eserlerdi. ABD müzeleri bizi zorlamadı, hatta ben ayrıldıktan sonra da bizim dönemde yapılmış bazı anlaşmalarda sonuç alındı. ABD ile oldukça iyi ilişkiler sürdürebildik bu konuda.”
“Çingene kızı mozaiğinin parçalarını fark ederek, bize mektup yazdılar”
Avrupa’da biraz daha zorlandıklarını, mahkemelere gidildiğini ve Avrupa müze yönetimleriyle o dönemde gergin yazışmalar olduğunu söyleyen Günay, “ABD ile böyle gerginlikler yaşanmadı. Hatta Zeugma Müzesi’nde ‘Çingene kız’ dediğimiz eserin bir parçası geldi. Onu, ABD’de kendileri fark ederek bize mektup yazdılar. Avrupa’da buna pek tanık olmuyoruz maalesef. Louvre Müzesi ile, British Museum ile ilişkimiz daha gergin, daha meşakkatli oldu” diye konuştu.
Günay, Londra ile Atina arasında son dönemde yaşanan Elgin mermerlerinin Yunanistan’a iadesiyle ilgili gerginliği de anımsatarak, bu çerçevede tarihi eserlerin iadesi konusunda Türkiye, Yunanistan ve Ön Asya ülkeleri arasındaki dayanışmanın önemini vurguladı.
Elgin mermerleri olarak da bilinen Parthenon Heykelleri’nin iadesi tartışması, İngiltere ile Yunanistan arasında geçen yıl diplomatik krize neden olmuştu. İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile planlanan görüşmesini son anda iptal etmişti.
Zor süreç
Yasadışı yollarla ait oldukları ülkelerden çıkarılan tarihi eserlerin iadesi oldukça meşakkatli bir süreç. Türkiye’nin yurtdışındaki kültür ataşeleri buna ayrı bir zaman ayırarak, tarihi eserlerin satışa sunulduğu müzayedeleri yakından takip ediyor.
Öncelikle eserin Türkiye’den kaçırıldığına dair deliller ortaya konularak eserin satıştan çektirilmesi sağlanıyor. Ardından müzakereler ve hukuksal girişimler devreye giriyor. Kimi zaman yıllarca süren çabalar sonucu yurtdışına kaçırılan eserler tek tek geri getiriliyor ve ait oldukları topraklarda sergilenmeleri sağlanıyor.
Ülkeler arasında kültürel mülkiyet anlaşmalarının imzalanmasıyla iade süreçleri hız kazanabiliyor.