WASHINGTON - Biden yönetimi ABD’nin altyapısına ve istihdama yapacağı dev yatırımın önemli bir kısmına, varlıklı kesime ve şirketlere yönelik vergileri artırarak kaynak sağlamayı planlıyor. Ancak yeni bir araştırma, varlıklı kesimin karmaşık vergi kaçırma yöntemlerini kullanarak her yıl 175 milyar dolar vergi kaçırdığını gösteriyor. Dahası uzmanlar, daha yüksek oranda vergi konulmasının vergi yasalarına daha az uyulmasına yol açabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
ABD’de her yıl vergi borçlarıyla ödenen vergiler arasında büyük bir fark görülüyor. Ancak Vergi Dairesi’nden (IRS) araştırmacılar ekonomi alanında uzman üç akademisyenle ortak bir çalışma yaparak, varlıklı Amerikalılar’ın her yıl IRS’ten gizlediği gelir miktarını hesapladığında, ortaya çıkan sonucun daha önce yapılan hesaplamalardan çok daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Bu ay Ekonomik Araştırma Ulusal Bürosu tarafından yayımlanan araştırmada IRS kayıtlarından kapsamlı veriler kullanılarak, ABD’de en üst sıradaki yüzde 1’lik dilimde yer alan en yüksek gelir sahiplerinin her yıl ortalama yüzde 20 oranında daha az gelir beyanında bulunduğu görüldü.
Karmaşık vergi kaçırma yöntemleri Araştırmaya ilişkin raporu kaleme alan uzmanlardan London School of Economics’ten Daniel Reck, “Gelir dağılımının en tepesinde ciddi boyutta ve karmaşık bir vergi kaçırma durumu var. Karmaşık vergi kaçırma vakaları genellikle olağan vergi denetimleri sırasında tespit edilmediği için, geleneksel tahminlerin gösterdiğinden daha fazla miktarda bir vergi kaçırma durumu olduğunu görebiliyoruz” diyor.
Araştırmada, vergi kaçırmak için gelirlerin ya off-shore hesaplarda tutulduğu ya da elde edilen karın paravan şirketler üzerinden kurumlar vergisi olarak değil de bireysel kazanç olarak gösterildiği belirtiliyor. Bu kadar fazla miktarda vergi kaçırılmasının önemli sebeplerinden biri, IRS’in son 10 yıldır yeterli düzeyde ödeneğe sahip olamaması ve bu durumun da kronik hale gelmesi. IRS’in yeterli düzeyde maddi kaynağa sahip olmaması, özellikle karmaşık mali varlıklara sahip olan yüksek gelirli kesimde yapılabilecek denetim sayısında keskin bir düşüşe yol açıyor.
Zengin mükelleflerin vergiden yasal bir şekilde kaçınma stratejileriyle yasadışı yollardan vergi kaçırma arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdığı çok sayıda gri alan bulunuyor. Örneğin çevre korumaya ilişkin irtifak hakları, arsasını imara açma hakkından feragat eden arazi ve mülk sahiplerine 16 yıl boyunca mülkün değerinin bir kısmını vergiden düşme imkanı tanıyor.
Daniel Reck bazı irtifak haklarının yasal olup olmadığının belirlenmesinin uzun yıllar süren davalara yol açabildiğini ve bu tür hukuki mücadelelerde IRS’in dava ve itiraz sürecine ayırabileceği yeterli kaynağının olmadığını söylüyor.
Kongrede vergi tartışması
Beklenmedik kadar fazla miktarda paranın IRS tarafından her yıl tahsil edilemediğinin ortaya çıkması, Kongre’nin Biden yönetiminin teklif ettiği vergi artışlarını uygulayıp uygulamayacağı ya da nasıl uygulayacağı konusunu tartışmaya başladığı bir döneme rastladı.
Başkan Biden seçim kampanyası sırasında yüksek gelirli Amerikalılar’ın vergilerini artıracağı vaadinde bulunmuş, yılda 400 bin dolardan daha az kazanan vergi mükelleflerinin daha yüksek vergi oranlarıyla karşı karşıya kalmayacakları konusunda güvence vermişti.
Biden kurumlar vergisini de yüzde 21’den yüzde 28’e çıkaracağını ve vergiden düşülen miktardan bağımsız olarak şirketlere her yıl ödenmesi gereken minimum vergi oranı getireceğini söylemişti.
Yüksek gelirli ve varlıklı kişileri etkileyen çok sayıda olası değişiklik var. Başkan Biden en üst gelir vergisi diliminin yüzde 37’den yüzde 39,6’ya yükseltilmesini teklif etti. Teklif kapsamında yıllık 400 bin dolardan fazla geliri olanların, vergi mükellefleri ve işveren arasında bölüştürülmek üzere, yüzde 12,4’lük sosyal güvenlik vergisine tabi olması öngörülüyor. Geliri 1 milyon doların üzerinde olanlarsa, kar payı ve sermaye kazanımlarının en yüksek vergi oranı olan yüzde 39,6 üzerinden vergilendirilmesi öngörülüyor.
Biden’ın planına ilişkin yapılan ilk tahminler, yeni planın 10 yıl içinde 3,3 trilyon dolarlık bir kaynak sağlayacağı yönünde.
25 Mart’ta Senato Bütçe Komisyonu’nda yapılan oturumda, kongre üyeleri bu konuya ilişkin çok farklı değerlendirmeler dinledi. ABD’de varlıklı kesimin kendi payına düşen vergiyi ödemediği savını Başkan Biden’ın kendisi de dile getirmişti.
“Gelir vergilerinin yüzde 40’ı varlıklı kesimden geliyor”
Muhafazakar eğilimli bir düşünce kuruluşu olan Vergi Vakfı’nın başkanı Scott Hodge, kongre oturumunda, 1980’den bu yana ABD’de federal hükümetin vergi gelirinin en büyük kısmının varlıklı kesimden geldiğini savundu.
Hodge, “2018 yılı için IRS’in elindeki en son verilere göre, yüzde 1’lik dilimdeki vergi mükellefleri 616 milyar dolarlık gelir vergisi ödedi. Bu da bütün ödenen gelir vergilerinin yüzde 40’ına denk geliyor. Bu oran 1980’den bu yana en büyük oran ve altta yer alan vergi mükelleflerinin toplamından daha büyük bir vergi yükü” dedi.
2018’de yine aynı şekilde vergi mükelleflerinin yüzde 0.1’inin gelir vergisi olarak 311 milyar dolar ödediklerini ve bu rakamın da tüm gelir vergilerinin yüzde 20’sine tekabül ettiğini, bunun da 2001 yılından bu yana en yüksek seviye olduğunu belirtti.
Hodge, “vergi mükelleflerinin yüzde 01’lik kısmının 2018’de daha altta yer alan vergi mükelleflerinin yüzde 75’inin toplamından daha fazla gelir vergisi ödediğini” söyledi.
“Sızlanmayı bırakın”
Aynı oturumda Walt Disney şirketinin kurulmasında rol oynayan Roy Disney’nin torunu Abigail Disney de ifade verdi. Kendisi de bir film yapımcısı olan Disney, daha fazla vergi ödemesi gerektiğini düşünen varlıklı Amerikalılar’ın oluşturduğu bir hareketin parçası.
Disney oturumda “Dünyadaki en ünlü ailelerden birinin varisi olarak doğdum. Yalnızca iki nesil boyunca yoksulluktan utanç verici şekilde zenginleşen bir aileye” diye konuştu. ABD’de gelir dağılımında zenginliğin en tepede toplanmasının varlıklı kesime yönelik vergilerin artırılmasını gerekli kıldığını savundu.
“Zenginler kendi paylarına düşeni ödemek zorunda. Sızlanmayı bırakıp vergi konusunu bir ceza olarak değil bir sorumluluk olarak görmeliler. Amerikan ekonomisinden bu kadar kar sağlayan herkesin bu ayrımı anlamak için bir yol bulabileceklerinden eminim” ifadelerini kullandı.
İstenmeyen sonuçlar
Henrik Jacobsen Kleven liderliğinde ekonomistlerden oluşan bir ekip 2011 yılında yazdıkları bir makalede, marjinal vergi oranlarının artırılmasının zengin vergi mükelleflerinin kaçırdıkları vergi miktarını da artırdığını gösteriyordu.
Böyle bir durumun, Biden yönetimi tarafından teklif edilen vergi artışlarının etkisini köreltebileceği belirtiliyor. London School of Economics’ten Reck ise vergi gelirlerinin artırılmasına yönelik çabaların, oranların artırılması ya da uygulamanın güçlendirilmesiyle sınırlı olarak düşünmenin, durumu basite indirgemek olduğu uyarısında bulundu.
Reck, “Burada durumun ‘ya o ya o’ şeklinde bir önerme olduğunu sanmıyorum. Bence yapılacak en iyi şey, hem uygulamayı iyileştirmek hem de oranları artırmak. Burada faydalı olabilecek üçüncü bir araç da yasal yollardan vergiden kaçınma imkanı veren kanalların kapatılması olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Böyle bir durumsa Biden yönetiminin, sadece vergi oranlarını artırmanın ve Maliye Bakanlığı’nın kar hanesi üzerinde net pozitif bir etkiye yol açmasını ummanın da ötesine geçen daha büyük bir zorlukla karşı karşıya kalabileceği anlamına geliyor.