Türkiye Büyük Millet Meclisi, Irak ve Suriye’deki terör örgütlerine yönelik hükümete askeri müdahale ve yabancı askerlerin Türkiye’ye konuşlandırılma yetkisi veren tezkereyi kabul etse de, Ankara’nın bir sonraki adımını ne yönde ve ne zaman atacağı açıklık kazanmadı. Amerikan yönetimi Türkiye’nin tezkereyi “IŞİD’le mücadele” amacıyla kabul ettiği yönünde bir izlenim yansıtsa da, Ankara tezkereyi kendi kamuoyuna farklı bir şekilde yansıtmayı tercih ediyor. Washington önceliğini IŞİD’le mücadeleye verirken, Türkiye ‘önce Esat rejimine odaklanılmasında” ısrar ediyor. Sonuçta aynı koalisyonda yer alan iki müttefikin öncelikleri birbiriyle uyuşmuyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Brookings Enstitüsü uzmanı Ömer Taşpınar’a göre iki ülke de önceliklerinden kısa vadede ödün vermeye istekli görünmüyor. Amerika’nın Sesi’nden Mehtap Çolak Yılmaz, Ömer Taşpınar’la görüştü:
Your browser doesn’t support HTML5
VOA: Tezkerenin kabulü Amerikan yönetimince nasıl karşılanacak? Son olarak Başkan Yardımcısı Joseph Biden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la telefon görüşmesi yaptı. Sizce Washington-Ankara hattındaki ilişkilerin yumuşaması anlamına gelebilir mi bu son tezkerenin kabulü?
ÖMER TAŞPINAR: Zannediyorum zaten Ankara-Washington hattında NATO zirvesinden başlayarak, orada yapılan Erdoğan-Obama arasındaki görüşme sonrasında başlayan bir yumuşama var. Zira Türkiye'nin jeopolitik önemi nedeniyle Amerika'nın 2013'teki Gezi olayları sonrasında Türkiye'ye karşı aldığı tavırda bir yumuşama söz konusu. Daha çok Irak'taki ve Suriye'deki gelişmeler nedeniyle oluyor ve şu anda Amerika ve Türkiye'nin birbirlerinden karşılıklı beklentileri var. Bence Türkiye'nin Amerika'dan daha fazla beklentisi var. Zira Türkiye Amerika'nın çok daha ciddi bir şekilde Suriye'ye eğilmesini istiyor. Amerika da Türkiye'nin daha ciddi bir şekilde, hem İncirlik'i kullandırabilmesini, hem de gerekirse kendisinin Suriye ve Irak'ta askeri açıdan daha aktif olmasını istiyor.
VOA: Sizin de belirttiğiniz gibi Amerika ve Türkiye'nin Suriye'deki öncelikleri farklı görünüyor. Türkiye'nin taleplerini bilyoruz: Uçuşa yasak bölge, tampon bölge gibi talepleri var. Amerika tarafından henüz bu taleplere olumlu yanıt verilmedi. Yakın vadede bunlar mümkün olabilir mi, yoksa Amerika'nın Türkiye'den beklentileri sadece ılımlı Suriyeliler'in eğitimi ya da teçhizat sağlanması boyutunda mı?
ÖMER TAŞPINAR: Türkiye'nin Amerika'dan taleplerinin kısa dönemde karşılanacağını düşünmüyorum. Zira Türkiye'nin talebi, Amerika'nın İran politikası, Amerika'nın Suriye politikası ve Rusya'yla ilişkilerini ciddi olarak etkileyecek talepler. Mesela uçuşa kapalı bölge kurulması demek, Amerika'nın Şam'la bu kez çok daha ciddi bir şekilde karşı karşıya kalması demek oluyor ki, şu anda Amerika Beşar Esat rejimini karşısına alıp ona karşı bir askeri harekata girişmek istemiyor. Bunu yaparsa, İran'la ve Rusya'yla ilişkilerinde zorluk çıkacak. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden herhangi bir karar çıkaramadığı için Rusya'nın bunu kınaması, veto etmesi, İran'ın da Suriye'nin toprak bütünlüğünün sarsılıyor olması nedeniyle tepkisi söz konusu olabilir. Dolayısıyla Amerika şu aşamada Şam'daki rejime direk olarak etkide bulunacak askeri bir operasyona girmek istemiyor. Türkiye'den beklentileriyse Türkiye'nin lojistik dışında daha ciddi bir şekilde askeri koalisyona katılması. İncirlik'i açmakla kalmayıp kendisinin de hava saldırılarına kendi hava kuvvetleriyle destek vermesi, hatta gerekirse Türkiye'nin çok daha aktif bir şekilde askeri eğitim konusunda da rol almasını bekliyor Amerika. Bu konularda Türkiye bence askeri adım atmakta tezkereye rağmen acele etmeyecek. Zaten Türkiye'deki tezkere tartışmasının da IŞİD olduğu kadar PKK bağlamında yapılmasının bir nedeni de bu. Hükümet ve Cumhurbaşkanı kamuoyuna farklı bir mesaj vermeye çalışıyor: 'Asıl derdimiz IŞİD değil, PKK terörizmiyle de mücadele etmek' mesajını vermeye çalışıyor. Aynı zamanda Türkiye'de yabancı asker konuşlandırılmasına da izin veriyor Türkiye. Bu da Türk kamuoyuna aslında 'Biz aslında kendi başımıza hareket etmeyeceğiz, NATO, BM çerçevesinde, ortaklarımızla hareket edeceğiz' mesajı veriyor.
VOA: Sürekli Amerikan yönetiminin altını çizdiği 'karada postal olmayacak' söylemindeki 'karadaki postalların' yakın gelecekte Türkiye'nin olması ihtimali görülüyor mu?
ÖMER TAŞPINAR: Türkiye kendisi bu işe tek başına girmek istemiyor. Amerika'yla beraber girmek istiyor. Bence zaten en büyük pazarlık da bu. Gerçekten kara kuvvetleri kullanılacaksa, Türkiye bunun NATO çerçevesinde, Amerika'yla ortak yapılmasını istiyor. Kendisi tek başına bir harekata girişmek yerine, yabancı ortaklarıyla, NATO ortaklarıyla bunu yapmak istiyor. Zaten tezkerede Türkiye'de yabancı asker konuşlandırılması da bu yüzden gündeme getiriliyor. Amerika'ya verilen mesaj, 'Türkiye üzerinden kuzey Irak'a, kuzey Suriye'ye girmek istiyorsanız, 2003'teki gibi bir planınız olursa, bu sefer size topraklarımızı açıyoruz' mesajı veriyor Türkiye. Türkiye aslında kendisi bu kara harekatını tek başına yapmak istemiyor. Bunun bir NATO operasyonu olmasını tercih ediyor.
VOA: Amerikan tarafından açılan bu son telefonla, birlikte henüz pazarlıkların sürdüğünü söyleyebilir miyiz?
ÖMER TAŞPINAR: Evet, Amerikan tarafı kesinlilke kendi askeri müdahale yapmaya yanaşmıyor. Çünkü Amerika'daki kamuoyu ve Beyaz Saray'ın tavrı bu konuda net. Mümkün olduğu kadar kara operasyonu yapmadan, havadan operasyonlarla, ya da özel timlerle hareket etmek istiyor Amerika. O nedenle şu aşamada Amerika ve Türkiye arasında 'ortak bir karar yok' diyebiliriz.