Ukrayna, Gürcistan ve Romanya, Rusya’nın Karadeniz’de saldırgan politikalar izlediğini savunarak, ABD ve NATO’ya bölgede daha fazla varlık gösterme çağrısı yaptı.
Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nün yeni başlattığı bir girişimin düzenlediği etkinlikte bir araya gelen Ukrayna, Gürcistan ve Romanya’nın ABD büyükelçileri, Rusya’nın Karadeniz’deki faaliyetleriyle ilgili endişelerini dile getirdi.
Avrupa, Asya ve Ortadoğu arasında geçiş yolu konumundaki Karadeniz’in yüzyıllar boyunca uğrunda savaşılan stratejik bir denizyolu olduğunu hatırlatan Ukrayna’nın ABD Büyükelçisi Vladimir Yelçenko, “Rusya’ya karşı tek başımıza direnebilecek güçte değiliz” dedi. Moskova, 2008’de Gürcistan ve 2014’te Ukrayna’dan ilhak ettiği topraklar üzerinden Karadeniz’deki nüfuzunu arttırmış durumda.
Gürcistan’ın ABD Büyükelçisi David Bakradze, Yelçenko’nun Rusya kaygısını paylaşıyor. Her iki diplomat da ABD’ye bölgedeki varlığını ve müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirme çağrısı yaptı.
Daha fazla ABD ve NATO varlığı
Heritage Vakfı’ndan uzman Luke Coffey, 2014’teki Kırım krizinin hemen ardından, ABD ve NATO’nun Karadeniz bölgesindeki varlığının hızla arttığını ancak sonrasında gitgide azaldığını söyledi.
Coffey, bu yıl yazdığı bir makalede Karadeniz’i dünyadaki en büyük imparatorlukların uğrunda savaştığı bir denizyolu olarak tanımlıyor. Makalede, Karadeniz’in Avrasya bölgesinin jeopolitik ve ekonomik açıdan en önemli noktalarından biri olduğunun tarih boyunca kanıtlandığı vurgulanıyor.
Petrol ve nakliyat
Heritage Vakfı’na bağlı Douglas ve Sarah Allison Dış Politika Merkezi’nin Direktörü Coffey, tabanından geçen petrol ve doğal gaz boru hatlarının ve fiber optik kabloların Karadeniz’i daha da önemli kıldığını söyledi. Karadeniz her gün insan ve mal taşıyan yüzlerce gemiye ev sahipliği yapıyor.
Rusya içinse Karadeniz, Akdeniz’e, Süveyş Kanalı’na ve diğer stratejik noktalara açılan denizyolu konumunda.
Coffey, NATO’nun bölgede istikrarlı bir varlık göstermesi ve bunun için de Karadeniz’de her gün en az bir gemi bulundurması gerektiğini söyledi.
Ancak Heritage Vakfı uzmanı, şu anda NATO ülkelerinin Karadeniz’de böyle güçlü bir varlık göstermek için gereken gemilere ya da siyasi iradeye sahip olmadıklarının, Corona virüsü salgınının bütçeleri daha da sıkıntıya soktuğunun altını çizdi.
Bu soruna yaratıcı çözümler üretme çağrısı yapan Coffey, donanma gücünü destekleyecek hava ve kara imkanlarını araştırmak gerektiğini de savundu.
Bölgedeki ülkelerin Karadeniz’e sahip çıkma konusunda hevesli olması gerektiğini belirten Coffey, Romanya’nın bu konuda en hevesli NATO üyesi olduğunu söyledi. Coffey’e göre Karadeniz’e kıyısı olan NATO üyelerinden biri olan Türkiye, bölgede Rusya’dan sonra en güçlü donanmaya sahip ülke olarak öne çıkıyor.
Ankara’nın desteği hayati önemde
Gürcistan, Romanya ve Ukrayna’nın ABD büyükelçileri, bölgedeki hiçbir girişimin Ankara’nın desteği olmadan başarılı olamayacağı konusunda görüş birliği içinde. Romanya’nın ABD Büyükelçisi George Maior, Ortadoğu Enstitüsü’ndeki etkinlikte, “Türkiye’nin Karadeniz’de daha fazla devreye girdiğini görmek isteriz” diye konuştu.
Büyükelçi Maior, Romanya’nın ABD’nin bölgedeki askeri varlığını arttırmak için Pentagon’la özenli ve düzenli bir çalışma yürüttüklerini de kaydetti.
Foruma katılanlardan bazılarıysa, ABD ve NATO’nun, 2004’ten bu yana ittifakın üyesi olan üç Baltık ülkesine verdikleri desteğin aynısını Karadeniz bölgesinde de görmeyi umduklarını söyledi.
Coffey’ye göre, NATO üyeliği şimdilik Gürcistan ve Ukrayna için uzak bir hedef gibi görünse de imkansız değil.
Coffey, “1990’ların başında Polonya veya Letonya’nın NATO’ya üye olma ihtimali olup olmadığı sorulsa, alacağınız cevap ‘imkansız’ olurdu. Ama bugün ikisi de, ittifakın sadece üyeleri değil aynı zamanda en sağlam destekçileri. Rusya’nın, Gürcistan ve Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemesine izin vermemeliyiz” diye konuştu.