Washington’un Dikkati Türkiye’de Gözaltında Olan Vatandaşlarında 

Ekim ayının en çok konuşulan konusu, muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu ziyaretinde ortadan yok olması ve öldürüldüğünün ortaya çıkması olsa da, Türkiye’nin bir başka cephedeki hamlesi de çok konuşuldu. Terör bağlantılı suçlamalar nedeniyle neredeyse iki yıldır İzmir’de cezaevinde olan Amerikalı rahip Andrew Brunson 12 Ekim’de serbest bırakıldı.

Geçen hafta VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Brunson, hala Türkiye’de gözaltında olan Amerikalılar olduğunu belirtmiş ve Türkiye’nin çifte vatandaşları farklı değerlendirdiğine dikkat çekmişti.

Brunson, “Benimle onlar arasındaki en büyük fark ben sadece Amerikan vatandaşıyım ama onların çoğu çift vatandaş. O zaman Türkiye onlara baktığında diyor 'Siz Türk'sünüz'. O zaman mesela uzun bir zaman Amerikan konsolosları ziyaret yapamadı, izin verilmedi çünkü onları diyor 'Tamam size göre Amerikalı onlar bize göre onlar Türk'tür'. Bence en büyük fark o, çünkü biliyoruz ki Amerika onlar için uğraşıyor” demişti.

Türkiye’de hapiste olan ABD vatandaşlarıyla ilgili resmi bir veri yok. Brunson yakın zamanda Washington’da Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla görüştü. Rahip, bakanlıktaki görüşmede Pompeo’nun kendisine, diğer ABD vatandaşlarının da salıverilmesi için çalışmaya kararlı oldukları konusunda güvence verdiğini söylüyor.

Mike Pompeo’nun, geçen hafta Kaşıkçı meselesiyle ilgili gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretinde de bu konuyu gündeme getirdiği biliniyor. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert de geçen hafta yayınladığı açıklamada, “Bakanımız, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla Serkan Gölge ve diğer ABD vatandaşlarının yanı sıra ABD’nin Türkiye misyonlarındaki yerel çalışanlarının devam eden haksız gözaltılarını da tartıştı” demişti.

Brunson davası

Rahip Brunson meselesi ABD-Türkiye ilişkilerini derinden etkilemiş, iki NATO müttefikinin ilişkilerinde daha da gerilemeye yol açmıştı. IŞİD’le mücadelede Suriyeli Kürtlere ve YPG’ye Washington’un verdiği destek, Ankara’nın zaten tepkisini çekiyordu. Zira Türkiye YPG’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak görüyor.

Türkiye, Brunson’u ABD ve AB’nin de terör listesinde olan PKK ve 2106’daki başarısız darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen’e yardım etmekle suçladı.

Brunson ve ABD ise bu suçlamaları reddetti. Hatta Washington, rahibin serbest kalması için çabalarını, Türk İçişleri ve Adalet bakanlarına yaptırım uygulamaya kadar götürdü.

Brunson’ın serbest bırakılmasından sonra dikkatler, hala hapiste tutulan diğer ABD vatandaşlarına çevrilmiş durumda.

Daha fazla baskı gerekir mi?

Washington merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Demokrasi Projesi’nden Howard Eissenstat’a göre, Türkiye’ye daha fazla baskı yapılması gerekebilir.

Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu Eissenstat, “Öncelik Brunson’du, ancak benim beklentim, eğer gözaltındaki diğer ABD vatandaşları ve konsolosluk çalışanlarıyla ilgili Türkiye adım atmazsa, 2019’da başka yaptırımların gündeme gelmesi” dedi.

Düşünce kuruluşu Özgürlük Evi’nin özel araştırmalar direktörü Nate Schenkkan ise Brunson davasının, Türkiye’nin koz olarak kullanmak istediği münferit bir mesele olduğunu düşünüyor.

Amerika’nın Sesi’nin görüştüğü Schenkkan, “Bu, müttefik ülkelere karşı elini güçlendirme amaçlı bir rehin alma politikasıydı. Bence bu taktik, Brunson meselesinde geri tepti. Zira çok öngörüsüz bir politika olmasının yanı sıra Türkiye’nin umduğu etkiyi de yaratmadı. Açıkçası yarattığı tek şey sadece siyasiler arasında değil iki ülke halkında da öfkeye neden oldu” diye konuştu.

Anlaşma var mı?

Bazı uzmanlara göre Türkiye Brunson’ı salıvererek, Kaşıkçı davasında bir avantaj elde etmeyi de amaçladı. Washington-Riyad ilişkilerini bozan cinayet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın karşısına güçlü bir isim olarak çıkma fırsatı verdi.

ABD’nin, Brunson’ın serbest bırakılmasını, Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi sözüyle sağladığı da iddia edilmişti. Başkan Donald Trump ise, bu spekülasyonları net bir biçimde yalanlamış ve Türkiye ile herhangi bir anlaşma yapılmadığını söylemişti.

“Zamanlama ciddi bir tesadüf. Yaptığımız tek anlaşma, ona da anlaşma derseniz, psikolojikti” diyen Trump, Rahip Brunson’ın Beyaz Saray ziyaretinde, bu sonucun Türkiye’ye uygulanan baskının bir sonucu olduğunu vurgulamıştı.

Cezalandırma taktiği sorun olabilir

Ancak uzmanlar, Türkiye üzerinde kurduğu baskıdan sonuç olan Washington’un bu yaklaşımı alışkanlık haline getirerek gelecekte ilişkileri şekillendirmesinden endişeli.

Türkiye uzmanı Max Hoffman, “ABD’nin sopa gösterme ve baskı yaklaşımının işe yaradığını görmesi, gerçekten tehlikeli bir dinamik yaratabilir. Bu şekilde adamlarını cezaevinden çıkardılar. Bu nedenle aynı taktikle devam etmek isteyebilirler” dedi.