ABD’li yetkililer, İran’ın geçtiğimiz Pazar günü Hürmüz Boğazı yakınlarındaki dört petrol tankerine yönelik saldırıları düzenlemesi için Husi milisleri ya da Irak’taki Şii milisleri teşvik ettiği görüşünde.
Reuters haber ajansına konuşan ve ABD’nin ulusal güvenlik değerlendirmeleriyle ilgili bilgi sahibi olan ABD yönetiminden iki kaynak, söz konusu saldırıların deniz taşımacılığına yönelik önemli bir tehdit teşkil eden İran tarafından gerçekleştirilen bir provokasyon olarak görüldüğünü belirtti.
İran ise dört tankere yönelik saldırıda rolü olduğu iddialarını yalanlıyor. İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif “ABD yönetimi içindeki aşırıcı şahısların tehlikeli politikalar izlediğini” savundu. Tanker saldırılarını henüz herhangi bir grup üstlenmiş değil.
Bir kaynak ABD yönetimi uzmanlarının Suudi Arabistan’a ait iki ham petrol tankerini, BAE bandıralı bir tankeri ve Norveç’e kayıtlı petrol ürünleri tankerini Hürmüz Boğazı’nın hemen dışındaki en büyük merkezlerden biri olan Füceyre yakınlarında vuran saldırılara İran’ın onay verdiği kanısında olduğunu söyledi.
Reuters haber ajansına konuşan söz konusu kaynak Amerika’nın İran’ın rolünün militanları bu tür eylemler yapma konusunda aktif olarak teşvik etmek olduğunu savundu. Ancak aynı kaynak Amerika’nın elinde İranlı personelin doğrudan bu saldırıda bir rolü olduğuna ilişkin sağlam bir delil olmadığını da söyledi.
Dünyada tüketilen petrolün beşte biri Körfez’deki ham petrol üreticilerinden Hürmüz Boğazı üzerinden dünyaya taşınıyor.
Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon Yemen’de Suudi Arabistan ve İran arasında bir vekil savaşı olarak görülen savaşta uluslararası alanda tanınan yönetimi yeniden tesis için dört yıldır Husiler’le savaşıyor.
Amerikalı bir yetkili Salı günü yaptığı açıklamada ABD ulusal güvenlik dairelerinin İran’la çalışan ya da İran’a sempati besleyen unsurların dört tankere saldırmış olabileceği ihtimalini dile getirmişti. Ancak aynı yetkili olağan şüpheliler arasında Husi milisleri ya da Irak’ta bulunan Şii milislerin olabileceğini belirtse de tankerlere kimin saldırdığına ilişkin Amerika’nın elinde somut bir delil olmadığını söylemiş, İran’ın bu unsurları harekete geçmeye teşvik ettiğini söylemekten kaçınmıştı.