Amerikalılar 59’uncu kez başkanını seçmek için sandık başına gidecek. Ancak bu kez koşullar farklı. Salgın tedbirleri, postayla oy kullanma tartışmaları derken sıradışı bir seçim için geri sayımın artık son 5 haftası. Peki bu seçimleri diğerlerinden farklı kılan ne? Amerika’nın Sesi’nden Mehtap Çolak Yılmaz derledi.
Your browser doesn’t support HTML5
Amerika, en çok oy alan adayın başkan olamadığı kendine özgü bir seçim sistemine sahip. Başkan adayının en çok oyu değil, en fazla seçici delegeyi kazanması gerekiyor.
4 yılda bir yapılan başkanlık seçimlerinde, eyaletlerdeki toplam 538 seçici delege arasında en fazla oyu alıp en az 270 sayısına ulaşan isme Beyaz Saray kapısı açılıyor.
Son sözü delegeler söylüyor ve bu delegelerin sayısı her eyaletin nüfusuna göre değişiyor. Eyaletlerin hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’ne yolladığı isimlerle, seçici delegelerin sayısı aynı.
Delegeler aslında sembolik bir öneme sahip, isimleri kim oldukları önemli değil. Zira oyları, bulundukları eyalette en fazla oy alan partinin adayına gidiyor. Kazananın tüm delegelerin oyunu almadığı iki istisna eyalet var. Maine ve Nebraska eyaletleri birer sandalyeyi dar bölgeli seçim metoduyla ayırıyor.
Nüfusu en kalabalık California eyaletinin 55 delegesi var. Yani ülke genelindeki delegelerin neredeyse yüzde 10’u buradan. En az nüfuslu Wyoming’in de sadece üç delegesi var.
Amerika tarihinde 1824’ten bugüne dek 5 başkan adayı ülke genelinde daha fazla oy almasına rağmen seçilemedi. En yakın örneği de 2016 seçimlerinde yaşandı. Hillary Clinton’ın yaklaşık 2,9 milyon fazla oy almasına rağmen 7 delege farkla Donald Trump başkanlık koltuğuna oturdu.
Bu noktada iki aday arasında gidip gelen kritik eyaletler seçimin kaderini belirliyor. Mesela kritik eyaletler arasında yer alan Pennsylvania ve Florida’yı aynı anda kazanan başkan adayının 49 delegenin oyuna birden sahip olması 270 sayısına kolayca yaklaştırabilir.
3 Kasım’da sadece başkan seçilmeyecek. Aynı gün 100 üyeli Senato’nun üçte biri ve 450 üyeli Temsilciler Meclisi’nin tamamı yenilenecek.
Amerika’da senatörler altı yıllığına seçiliyor. Her seçim döneminde Senato’nun sadece üçte biri yenilenerek yasamanın yürütme üzerindeki kontrolunda istikrarın korunması amaçlanıyor.
Amerika anayasasına göre en az 9 yıldır ABD vatandaşı olan 30 yaşındaki herkes ikamet ettiği eyaletten senatör adayı olabiliyor. Senatör sayısını belirlemede eyalet nüfusu etken değil.
Ancak iki yılda bir seçilen Temsilciler Meclisi üyelerinin sayısı nüfusun sayısıyla orantılı. Örneğin yine en kalabalık nüfuslu California’nın sandalye sayısı 53’ken Montana ve Alaska’yı sadece birer milletvekili Kongre’nin alt kanadında temsil ediyor.
Temsilciler Meclisi adayı olmak için en az 25 yaşında ve 7 yıldır ABD vatandaşı olmak yeterli. 435 üyeli Temsilciler Meclisi’nde Demokrat Parti 232’ye 198’le Cumhuriyetçiler karşısında çoğunluğa sahip.
Senato’da çoğunluğa ise 47’ye karşı 53 sandalyeyle Cumhuriyetçiler hakim. 3 Kasım’da Senato’nun sadece üçte biri yani 35 senatör seçilecek.
Eğer durum 50’ye 50 yani berabere kalırsa beraberliği bozacak oyu başkan yardımcısı kullanıyor. Yani ya Mike Pence ya da Kamala Harris’in desteği son sözü söyleyecek.
Özetle Ocak ayında yemin ederek başkanlık koltuğuna kim geçerse geçsin vergi reformundan, sağlık sistemine atılacak önemli adımlarda, başkanın isteğinden yasal ve siyasi olarak bağımsız olan Kongre önemli rol oynuyor.
Ekonomik zorluklar ve salgın tedbirleri ortamında seçmeni zorlu bir görev bekliyor. Peki kimler oy verebiliyor? Amerika’da oy kullanabilmek için sadece 18 yaşında değil, aynı zamanda kayıtlı seçmen olmanız gerekiyor. Kurallar her eyalette farklı ama birçoğunda 30 gün önce internet üzerinden kısa bir form doldurarak yapılıyor.
Ülkede 9 eyalette erken oy verme işlemi başladı.
Tüm bu rakamlar bir yana, Amerika’da da seçimin sonucunu birçok ülkede olduğu gibi katılım belirleyecek. 2016’da seçime katılım yüzde 56 civarındaydı. 18 yaş üzeri 255 milyon Amerikalı’dan sadece 140 milyonu oy kullandı.
Pew Araştırma Merkezi’ne göre Amerika, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD üyesi gelişmiş 32 ülke arasında seçimlere katılım oranı olarak 26’ıncı sırayla sonlarda yer alıyor.
Postayla kullanılan oyların sayımı seçim gecesine yetişecek mi? Salgın nedeniyle katılım düşük olacak mı? Soruların yanıtı henüz belli değil.
Bilinen tek şey, 3 Kasım 2020’nin tıpkı Amerika’nın kendine özgü seçim sistemi gibi farklı olacağı.