ABD Dışişleri Bakanlığı, yıllık İnsan Ticareti Raporu'nu açıkladı. Bu suçu ele alması ve mağdurları koruması umuduyla İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Yasası tarafından zorunlu kılınan raporda ABD dahil 188 ülke ve bölge mercek altına alındı.
Dışişleri Bakanlığı’nın ABD büyükelçiliklerinden, hükümet yetkililerinden, sivil toplum ve uluslararası kuruluşlardan, yayınlanmış raporlardan, haber makalelerinden, akademik çalışmalardan, dünyanın her bölgesindeki yetkililer ve kuruluşlarla yapılan görüşmelerden ve bakanlığa gönderilen bilgilerden yararlanarak hazırladığı rapor 1 Nisan 2023'ten 31 Mart 2024'e kadar yürütülen hükümet çabalarını kapsıyor.
Raporda incelenen ülkeler ve bölgeler, ABD hükümetinin İnsan Ticareti Mağdurlarını Koruma Yasası’nın (TVPA) asgari standartlarını karşılama çabalarına göre dört kademeye yerleştiriliyor. ABD yasası, Türkiye’nin de imzacı olduğu Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’ne Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Palermo Protokolü ile de uyumlu kabul ediliyor.
Türkiye bu yıl da ikinci kademede
Raporda, Türkiye’nin insan ticaretinin ortadan kaldırılmasına yönelik asgari standartları tam olarak karşılamamakla birlikte, bu yönde önemli çabalar sarf ettiği tespiti, geçen yılın raporunda olduğu gibi yinelendi.
Türk hükümetinin bir önceki rapor dönemine kıyasla genel olarak çabalarının arttığına dikkat çekilse de ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’yi 2012 yılından beri bulunduğu “ikinci kademe” ülkeler arasında tutmayı sürdürdü.
İkinci kademe, hükümetleri TVPA'nın asgari standartlarını tam olarak karşılamayan ancak kendilerini bu standartlara uygun hale getirmek için önemli çaba sarf eden ülkeler olarak tanımlanıyor.
Yıllık İnsan Ticareti Raporu'nda Türk hükümetinin çabaları arasında, daha fazla insan tacirinin mahkum edilmesi, daha fazla mağdurun tespit edilmesi ve daha fazla mağdura koruma hizmeti sağlanması yer aldı.
Raporda, “Hükümet, adliyelerdeki adli görüşme odalarının sayısını arttırdı. Hükümet, devlet tarafından işletilen insan ticareti karşıtı sığınma evlerine yönelik finansmanı arttırdı. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) bir rapor yayınlayarak insan ticareti karşıtı sığınma evlerinin faaliyetlerini denetledi“ denildi.
Ancak raporda Türk hükümetinin bazı kilit alanlarda asgari standartları karşılayamadığı da kaydedildi; sorunlar şu şekilde sıralandı:
- Hükümet daha az sayıda insan tacirini soruşturdu, kovuşturdu ve mahkemeler, özellikle yabancı uyruklu mağdurların ve tanıkların ülkelerine geri döndükten sonra ifade vermeleri ve ceza yargılamalarına gönüllü olarak katılmaları için mağdur-tanık yardımı sağlanmaması nedeniyle, insan ticareti suçundan yargılanan sanıkların çoğunu beraat ettirmeye devam etti.
- Bazı savcılar deneyim ve uzmanlıktan yoksundu ve insan ticareti davalarını, mevcut uzmanlaşmış soruşturma birimleri yerine, insan ticaretini soruşturmak için gerekli özel beceri ve bilgiye sahip olmayan genel soruşturma polis birimlerine havale etti.
- Hükümet, mağdur koruma çabalarında az sayıdaki yerel STK'ya nadiren danıştı; tüm mağdurlara barınma ve özel destek sağlama kapasitesinden yoksun kaldı ve transseksüel mağdurlara barınma imkanı tanımadı.
Türkiye’nin Suriye Milli Ordusu’na desteği ve çocuk askerler
Raporun Türkiye bölümünde “İnsan Ticareti Profili” başlığı altında Türkiye'deki insan ticareti mağdurlarının ağırlıklı olarak Orta ve Güney Asya, Doğu Avrupa ve Suriye'den geldiği belirtildi; “2023'te tespit edilen yabancı uyruklu mağdurların çoğu Suriyeli iken (43), onları Özbekler (33), Endonezyalılar (26), Afganlar (25) ve Kolombiyalılar (11) takip ediyor” denildi.
Geçen yılların raporlarında olduğu gibi bu yıl da PKK’nin faaliyetlerine yer verilen raporda, “ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanımlanan ‘Kürdistan İşçi Partisi’, çocuk asker olarak kullanmak üzere çocukları silah altına alıyor ve zorla kaçırıyor” ifadeleri yer aldı.
6 Şubat depremlerinin, mülteciler, çocuklar ve LGBTQI+ topluluk üyeleri dahil insan ticaretine karşı savunmasız olan yaklaşık üç milyon yerinden edilmiş kişinin ortaya çıkmasına neden olduğu kaydedilen raporda, “Hükümet, Suriye'de devlet dışı silahlı gruplardan oluşan bir koalisyon olan ve çocuk askerleri silah altına alan ve kullanan SNA (Suriye Milli Ordusu) unsurlarına destek sağladı” denildi.
SNA, Özgür Suriye Ordusu çatısı altında savaşan farklı silahlı grupların biraraya gelmesiyle 2019’da kurulmuştu.
Bakanlık 2021 yılında Türkiye’yi ABD’de Çocuk Askerlerin Önlenmesi Yasası (CSPA) listesine almış ve gerekçe olarak Ankara’nın Suriye'de devlet dışı silahlı grup olan Sultan Murat tümenine operasyonel ekipman desteği ve maddi destek vermiş olmasını göstererek, bu silahlı grubun çocuk asker istihdam ettiği ve kullandığını öne sürmüştü.
Bu yılki raporda 2024 Çocuk Askerleri Önleme Yasası listesinin henüz tamamlanmadığı kaydedildi; “Bu bölüm mümkün olan en kısa sürede güncellenecektir” denildi.
Türkiye 1 Nisan 2022- 31 Mart 2023 raporlama döneminde çocuk askerleri silah altına alan veya kullanan hükümet silahlı kuvvetleri, polis veya diğer güvenlik güçleri veya hükümet destekli silahlı gruplara sahip olan ülkeler arasında sayılmıştı.
Listedeki diğer ülkeler Afganistan, Burma, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DRC), Mısır, Eritre, İran, Libya, Mali, Rusya, Ruanda, Somali, Güney Sudan, Suriye, Venezuela ve Yemen olarak sıralanmıştı.
Listede yer alan hükümetler, bir sonraki mali yılda, belirli güvenlik yardımları ve askeri teçhizatın ticari lisansı konusunda kısıtlamalara tabi olsa da ABD Başkanı Joe Biden 15 Eylül 2023’te, Türkiye'nin bu kısıtlamaların dışında tutulmasının ABD’nin ulusal çıkarlarına uygun olduğunu kaydetmiş ve Türk hükümetinin çocuk askerler sorununu ele almak için etkili ve sürekli adımlar attığını beyan etmişti.
Raporda, Suriye'de devlet dışı silahlı gruplar tarafından alıkonulan bazı kadınların da muhtemelen Türkiye'ye taşındığı ve istismar edildiğine de değinildi.
“Mülteci nüfus savunmasız”
Türkiye’nin insan ticareti ve istismara karşı savunmasız olan yaklaşık 3,4 milyon yerinden edilmiş Suriyeli ve 330 binden fazla diğer uyruklardan mülteciye evsahipliği yapmayı sürdürdüğü hatırlatılan raporda; “Özellikle yoksul ve kırsal bölgelerde, 12 yaşından küçük Suriyeli kız çocukları resmi olmayan dini törenlerle yetişkinlerle evlendirilebiliyor ve bunun sonucunda çocuklar ev hizmetçiliği ve seks ticaretine karşı savunmasız kalıyor” denildi.
Kötüleşen ekonomik koşullar ve 6 Şubat depremlerinin sonucu olarak, reşit olmayan kız çocuklarını evlendiren Suriyeli mülteci ailelerin sayısının arttığı iddialarına da raporunda yer veren ABD Dışişleri Bakanlığı, “Sokakta dilencilik yapan ve tarım, restoran, tekstil fabrikaları, pazarlar, mağazalar ve diğer işyerlerinde çalıştıkları bildirilen çocuklar dahil Suriyeli ve diğer mülteciler zorla çalıştırılmaya karşı savunmasız. Uzmanlar, çocukların uzun saatler boyunca, düşük ücretlerle ve bazı durumlarda standartların altında çalışma koşullarında çalıştığını bildiriyor” dedi.
İnsan tacirlerinin, sosyal medya, arkadaşlık siteleri ve çevrimiçi iş arama platformları da dahil olmak üzere çevrimiçi işe alım yöntemlerini kullanarak mağdurları işe almaya giderek daha fazla odaklandığı belirtilen raporda, “Özellikle fındık tarlalarında çalışan tarım işçileri, düşük ücret, ücret kesintisi, uzun çalışma saatleri ve tehlikeli çalışma koşulları ile zorla çalıştırılmaya karşı savunmasız. Zaman zaman aracılar çiftçileri hasat arasında borç vererek sözleşmeli köleliğe zorluyor. Benzer şekilde, hazır giyim fabrikalarındaki işçiler de zorla çalıştırılmaya karşı savunmasız ve tehlikeli çalışma koşulları, düşük ücretler veya kesilen ücretler ve tacizle karşı karşıya” ifadeleri yer aldı.
Raporda geçen yıllardan farklı olarak, “Hükümete bağlı 32 Kübalı sağlık uzmanının 2023 depreminin ardından yardım etmek için Türkiye'ye gittiğini gösteriyor. Hükümete bağlı denizaşırı Kübalı işçiler, Küba hükümeti tarafından çalışmaya zorlanmış olabilir” denildi.
Geçen yılın raporunda olduğu gibi bu yıl da, insan tacirlerinin bazı Gürcü erkek ve kadınları zorla çalıştırdıkları, bazı Türk erkeklerinin de İsrail ve Moldova'da zorla çalıştırıldıklarına dair haberler rapora girdi. Roman çocukların sık sık büyük şehirlerde, çöp toplayıcı, sokak çalgıcısı ve dilenci olarak çalıştırıldıkları, bu yıl da raporda yer aldı.
Kovuşturmalar azaldı
Rapora göre, 2023 yılında Türkiye'nin insan ticaretine karşı yürüttüğü kovuşturma çalışmaları bir önceki yıla göre azaldı.
Kolluk kuvvetleri, 2022 yılında 468 vaka ve 689 şüpheliye karşılık 444 şüpheliyi içeren 291 yeni vakayı soruşturdu. Başsavcılıklar, 2022'deki 120 dava ve 315 sanığa kıyasla düşüş göstererek 198 sanıklı 82 yeni davayı kovuşturdu.
Mahkemeler, 2022'de 47 olan sayıyı biraz arttırarak 2023’te 55 insan tacirini mahkum etti ancak önemli sayıda sanığı beraat ettirmeyi sürdürdü.
Raporda verileri insan ticareti türüne göre ayırmayan hükümetin, insan ticareti suçlarına karışan kamu çalışanları hakkında herhangi bir soruşturma, kovuşturma veya mahkumiyet kararı bildirmediğine dikkat çekildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı, yargının deneyimsizliği ve mağdurların katılımı gibi zorluklara rağmen, hükümetin insan ticareti karşıtı eğitimler verdiğini ve hükümetin Avusturya, Azerbaycan, Bulgaristan, Almanya, Fransa, Gürcistan, Yunanistan, İran, Hollanda, Pakistan, Sırbistan, İsveç, Ukrayna ve Özbekistan'dan yetkililerle insan ticaretiyle mücadele konusunda çeşitli kanun uygulama çabalarında işbirliği yaptığı vurgulandı.
Koruma ve önleme çalışmaları sürdü
Türkiye’nin insan ticareti mağdurlarını korumaya yönelik çabalarını sürdürdüğü kaydedilen raporda, bazı zorluklar ve eksiklikler de kaydedildi.
Rapora göre mağdurların demografik özelliklerine ilişkin veriler sağlanmadı veya Türk vatandaşları, çocuklar ve LGBTQI+ bireyler gibi hassas gruplar arasında sürekli olarak insan ticareti taraması yapılmadı.
Mağdurlara sağlanan yardımlar arasında barınma, tıbbi ve psikososyal bakım, hukuki destek ve işe yerleştirme yardımının yer aldığı belirtilen raporda, adli görüşme odaları ve mağdur destek protokollerindeki gelişmelere rağmen, gözlemcilerin tercüman hizmetlerinin ve dijital vaka yönetim sistemlerinin eksikliğini eleştirdiği kaydedildi.
Genel olarak, mağdur koruma çabaları sürdürülmekle birlikte, proaktif tespit, tüm mağdurlar için kapsayıcı destek ve adli sonuçlar konusunda eksikliklerin sürdüğü belirtildi.
Türkiye’de uygulamada zorluklar ve eksikliklerle karşılaşmasına rağmen insan ticaretini önlemeye yönelik çabalarını sürdüğü de raporda belirtildi.
Raporda, “Ulusal Eylem Planı 2009'dan beri güncellenmemiş olmasına rağmen, hükümet yeni bir planın hazırlanması için araştırma ve çalıştaylar yürüttü. TİHEK ulusal raportör olarak görev yaptı, hükümetin eylemlerini izledi ve raporlar yayınladı; aynı zamanda insan ticareti karşıtı sığınma evlerini denetledi. Farkındalık kampanyaları halkı hedef aldı ve Başbakanlık İnsan Ticareti ile Mücadele Genel Müdürlüğü 24 potansiyel insan ticareti mağdurunu tespit eden ulusal bir yardım hattı kurdu” denildi.
Ancak raporda, özellikle çocuk işçiliği ve kayıt dışı çalışma ile ilgili iş kanunlarının uygulanmasının yetersiz ve bazı sektörlerde denetimlerin sınırlı kaldığına dikkat çekildi.
Hem geçici koruma altındaki Suriyeliler’e hem de Suriyeli olmayan şartlı mültecilere, çalışmak istedikleri ilde en az altı aydır kayıtlı olmaları koşuluyla çalışma hakkı tanındığı hatırlatılan raporda, “Çalışma iznine başvurmak işverenin sorumluluğundaydı ve mülteci hakları grupları prosedürün külfetli ve maliyetli olduğunu, bu nedenle çok az işverenin bu yolu izlediğini bildirdi. Sonuç olarak, şartlı mültecilerin ve geçici koruma altındakilerin büyük çoğunluğu yasal istihdam seçeneklerinden yoksun kaldı ve insan ticareti dahil sömürüye karşı savunmasız kaldı” denildi.
Türk hükümetinin, ticari seks eylemlerine yönelik talebi azaltmak için çaba göstermediği de rapora girdi.
Raporda Türkiye’ye öncelikli bazı öneriler şu şekilde sıralandı:
- Çocuk askerlerin yasadışı olarak silah altına alınmasını veya kullanılmasını önlemek için silahlı gruplarla birlikte çalışılması,
- İnsan ticareti suçlarını titizlikle soruşturulması ve kovuşturulması ve hüküm giymiş insan tacirleri için önemli hapis cezalarını da içeren yeterli cezalar talep edilmesi,
- İnsan ticareti vakalarının eğitimli savcılar ve müfettişler tarafından ele alınmasını sağlamak için özel bir savcılık birimi gibi prosedürler veya yapılar oluşturulması,
- Trans birey mağdurlar dahil tüm mağdurlar için barınma ve psiko-sosyal bakımı içeren uzmanlaşmış hizmetlerin arttırılması ve güçlendirilmesi.
- Mülteciler ve sığınmacılar, LGBTQI+ topluluklarındaki kişiler, sınırdışı edilmeyi bekleyen göçmenler, ticari seks yapan Türk kadınları ve sokaklarda dilenen ya da tarım ve sanayi sektörlerinde çalışan çocuklar gibi savunmasız nüfuslar arasında insan ticareti göstergelerini tarayarak insan ticareti mağdurlarını önceden tespit etme çabalarının arttırılması,
- Mağdur tespitini iyileştirmek ve mağdur hizmetleri sağlamak için sivil toplumla ortaklıkları genişletilmesi,
- Ceza davalarında tazminat konusunda hakimlerin eğitilmesi, insan tacirlerinin mal varlıklarına el konulması için usuller oluşturulması ve tazminatın zamanında tahsis edilmesi için etkili yöntemler oluşturulması,
- İşletmelerin ve işyerlerinin zorla çalıştırmaya karşı tam olarak denetlenmesi ve izlenmesi için iş müfettişliği kaynaklarının artırılması.