ABD Kongresi bu hafta seçim kanununda değişiklik yapılmasını öngören kapsamlı bir yasa tasarısını görüşüyor. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında derin görüş ayrılıklarının bulunduğu tasarının yasalaşması halinde, ABD seçim kanununda bir nesil boyu yapılan en büyük değişiklik olması bekleniyor.
Seçim sürecinin neredeyse her boyutunu ilgilendiren ve Demokratlar tarafından Temsilciler Meclisi’ne sunulan 791 sayfalık yasa tasarısı, seçim güvenliği adı altında getirilmiş engelleri kaldırıyor; seçim bölgelerinin siyasi partilerin çıkarlarına göre düzenlenmesini engelliyor ve siyasette büyük miktarda bağışların etkisini azaltıyor.
Cumhuriyetçilerse bu önlemleri, eyaletlerin seçimleri yönetme yetkisini sınırlandıracağı ve azınlık seçmen gruplarının seçimlere katılımını artıracağı için Demokrat Parti’ye yarayacağı gerekçesiyle bir tehdit olarak görüyor.
Seçim kanununda önerilen değişiklikler neler?
Associated Press haber ajansına göre, seçim kanununda yapılması teklif edilen değişikliklerin odağında Amerikan demokrasisinin temel ilkelerinden biri olan sandığa erişim konusu yer alıyor.
Tasarı aynı zamanda seçim kampanyalarına bağış yapan isimsiz kaynakların açıklanmasını, internette yayımlanan siyasi içerikli reklamlar için kriterlerin getirilmesini ve seçim altyapısının güncellenmesi için 2 milyar dolarlık kaynak ayrılmasını öngörüyor.
Tasarı, bundan sonra göreve gelecek başkanların da vergi beyannamelerini açıklama zorunluluğu getiriyor. Eski başkan Donald Trump vergi beyannamesini açıklamayı reddetmişti.
ABD Kongresi’nin federal seçimler üzerindeki anayasal yetkisine dikkat çeken Demokratlar oy verme sürecini daha erişilebilir, adil ve tek tip hale getirmek amacıyla ulusal düzeyde kurallara ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Yasa tasarısı erken oy verme, aynı gün kayıt yaptırma imkanı gibi Cumhuriyetçiler’in uzun süredir karşı çıktığı değişiklik önerilerini kapsıyor. Oy verme konusunda görülen engeller ABD tarihi kadar eski ancak son yıllarda bu engeller kimlik yasaları ve eyalet kongrelerinde tartışılan bazı kısıtlamalar şeklinde gündemin ön sıralarında yer almıştı.
Yasa tasarısını hazırlayanlar arasında yer alan Demokrat Kongre üyesi John Sarbanes, tasarı kapsamında önerilen reformların tartışmalı olmadığını; bunların çoğunun her iki siyasi partiden oluşan bir komisyonun tavsiyeleri olduğunu vurguladı.
Değişiklikler Cumhuriyetçiler için ne anlama geliyor?
Cumhuriyetçilerse, değişikliklerin eyaletlerin kontrol etmesi gereken bir sürece federal hükümetin istenmeyen müdahalesini beraberinde getireceği görüşünde.
Kongre üyesi Rodney Davis, geçtiğimiz hafta Temsilciler Meclisi’nde düzenlenen bir oturumda önerilen değişikliklerin demokrasiye yönelik bir tehdit olduğunu ve seçmenin seçime duyduğu güveni zayıflatacağını savunarak tepki gösterdi.
Tartışma Demokratlar açısından kritik bir döneme rastlıyor
Tasarıya ilişkin tartışma özellikle Demokratlar açısından önemli bir döneme denk geliyor.
Eski Başkan Donald Trump’ın ortada bir kanıt olmamasına rağmen pek çok kez 2020 seçimlerinde oyların çalındığını iddia etmesinin ardından harekete geçen ve Cumhuriyetçiler’in çoğunluğa sahip olduğu çok sayıda eyalet kongresi oy vermeyi zorlaştıran tasarıları geçirmeye çalışıyor.
Demokratlarsa bu durumun, kendi seçmen grubunun önemli bir bölümünü oluşturan düşük gelirli seçmenleri ya da siyah seçmenleri orantısız bir şekilde etkileyeceği görüşünde.
ABD aynı zamanda on yılda bir yapılan kongrede temsil edilen bölgelerin sınırlarının yeniden belirlenmesi sürecinin eşiğinde. Bu genellikle eyalet kongrelerinin yetki alanına giren son derece partizan bir konu.
Eyalet kongrelerindeki temsilciler meclisinin çoğunun Cumhuriyetçiler’in kontrolunda olduğu düşünülürse, bu süreç Cumhuriyetçi Parti’nin ABD Temsilciler Meclisi’ni yeniden ele geçirmek için yeterli sayıda sandalye kazanmasını sağlayabilir.
Demokratlar tasarıyla daha fazla sayıda kişinin oy kullanmasını kolaylaştırmayı amaçladıklarını savunuyor. Demokratlar, Cumhuriyetçiler’in de azınlıkların oy kullanmasını engelleyerek kendi güçlerini muhafaza etmeye dayandığını iddia ediyor.
Trump: “Bu tasarı bir felaket”
Seçim kanununda değişiklik öngören tasarı, bu yıl Florida’nın Orlando kentinde yapılan Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı’nın (CPAC) odak noktalarından biriydi.
Konferansta Pazar günü konuşan eski başkan Trump tasarıyı “geçmesine izin verilmemesi gereken bir felaket ve canavar” olarak niteledi.
Tasarı kabul edilir mi?
Cumhuriyetçiler’den gelen itirazlara rağmen, tasarının Temsilciler Meclisi’nde Çarşamba günü yapılması planlanan oylamada kabul edilmesi bekleniyor. Ancak Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında 50’ye 50 bir dengenin olduğu Senato’da durum daha zor.
Bazı yasa tasarılarının Senato’dan geçmesi için 51 oy gerekiyor ve bu durumda Başkan Yardımcısı Kamala Harris eşitliği bozuyor. Ancak seçim kanununda değişiklik öngören tasarı gibi görüş ayrılıklarının son derece derin olduğu bir yasa tasarısında Senato kuralları gereği Demokratlar’ın Cumhuriyetçiler’in süreci tıkama çabalarını aşabilmesi için 61 oy gerekiyor. Bu sayıya ulaşılması ihtimalinin de zor olduğu belirtiliyor.
Senato’da olası bir tıkanıklığın aşılması için bu eşiğin düşürülmesi ya da bazı tasarıların bu kuraldan muaf olmasını sağlayabilecek bir yöntem bulunması seçenekleri değerlendiriliyor.
Kongre’deki Demokrat Parti kaynakları bu konudaki görüşmelerin devam ettiğini belirtiyor. Demokrat Parti içindeki pek çok isim umutlu ve Biden yönetimi bu tasarının bir öncelik olduğunu belirtti.
Ancak tasarının 2022’de yapılacak kongre seçimlerinden önce geçmesi için fırsat penceresi de daralıyor. Kongre üyesi Sarbanes, “Önümüzdeki dönemde bu değişikliği yapma fırsatımız olmayabilir. Bunu başaramazsak çok yazık ” ifadelerini kullandı.