ABD'de siyaset bilimciler ve seçim hukuku uzmanları, başkanlık seçimine iki hafta kala seçim günü ve sonrasındaki haftalarda karşı karşıya kalınabilecek çeşitli senaryoları gündeme getirmeye başladı. Olasılıklar arasında Başkan Donald Trump ya da rakibi Demokrat Parti adayı Joe Biden'ın kazanabileceği açık bir zafer ya da seçim sonucunun 2021 yılı Ocak ayına kadar belirlenememesine kadar varabilecek bir hukuk mücadelesi var. ABD yasaları uyarınca Kongre’nin, başkanlık seçimlerinden sonra seçimin nihai sonucunu Ocak ayında onaylaması gerekiyor.
Uzmanlar, 2020 seçimlerinin galibini belirlemenin özellikle zor olabileceği görüşünde. Bunun nedeni, Corona pandemisi nedeniyle daha önceki seçimlerde hiç görülmemiş sayıda seçmenin posta yoluyla oy kullanmayı tercih etmesi. Posta yoluyla kullanılan oyların nasıl ve ne zaman sayılacağı konusundaki yasaların eyaletler arasında farklılık göstermesi, nihai sonucun alınmasının günler, hatta haftalar sürebileceğine işaret ediyor.
Düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü'nden siyaset bilimci William Galston, durumu "kabus senaryosu" olarak niteliyor. Uzman, adaylar arasında kıl payı fark nedeniyle sonucun şüpheli olabileceği, bunun da "son derece olumsuz şartlar altında ülkeyi karmaşaya sürükleyebileceği" ihtimalini dile getiriyor.
Posta yoluyla kullanılan oy sayısının çok yüksek olmasının seçim hilelerine yol açabileceği olasılığını sık sık gündeme getiren Trump, seçimi kaybetmesi durumunda iktidarı barışçı şekilde devredeceği taahhüdünde bulunmaktan kaçınıyor. Biden ise oy sayımı adil biçimde yapıldığı takdirde seçim sonuçlarını kabul edeceğini söylüyor.
Tartışmalı seçim sonucunun tetikleyebileceği çalkantı gözönünde bulundurulduğunda en iyi senaryo, seçim gecesi kesin ya da kesine yakın sonuç elde edilmesi. Bu senaryonun gerçekleşmesi olasılığı, yüksek. Ancak Amerika'daki başkanlık seçimi sisteminin yapısı, farklı sonuçların ortaya çıkma olasılığını ortadan kaldırmıyor.
Karmaşık süreç
Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden, ulusal kamuoyu yoklamalarına göre seçim yarışını Başkan Trump'ın 9 ila 10 puan önünde götürüyor. Ancak ABD'de başkan seçilmek için seçmenlerin çoğunluğunun oyunu almak, yeterli değil. İki kademeli ABD başkanlık seçimi sistemi kapsamında eyaletler bazında gerçekleştirilen oylamaları, Electoral College yani Seçiciler Kurulu (delegeler) olarak adlandırılan yapı kapsamında gerçekleştirilecek oylama izliyor. Bu sistem çerçevesinde her eyalete, eyaletlerin nüfusuna göre belirli sayıda "seçici delege" tayin ediliyor. Her eyalette oy sayımı tamamlandıktan sonra en çok oyu alan adayı destekleyen seçiciler belirleniyor. Sadece Maine ve Nebraska eyaletlerinde seçici kurul oylarının adaylar arasında bölünmesine olanak tanınıyor.
Bu sisteme göre Başkan Trump, ulusal kamuoyu yoklamalarında rakibinin gerisinde olduğu görülse de tıpkı 2016 yılında olduğu gibi, daha az sayıda seçmenin oyunu almasına rağmen delegelerin oyuyla yeniden başkan seçilebilir.
Seçiciler Kurulu, 14 Aralık'ta toplanarak bir sonraki başkanı belirleyecek oylamayı yapacak. Adaylardan birinin başkan seçilebilmesi için toplam 538 delegeden en az 270'sinin oyunu alması gerekiyor. Seçici Kurul oylarının resmi sayımı ABD Kongresi'nde, Temsilciler Meclisi ve Senato'nun ortak oturumunun yapılacağı 6 Ocak'ta yapılacak.
Bazı eyaletlerde tüm oyların işlemden geçirilmesi günler, hatta haftalar sürecek olsa da seçim sonucunun belirlenmesinde kilit rol oynayan birkaç eyaletin oyların tamamının ya da tamamına yakınının sayım sonucunu seçim gecesi ya da ertesi gün açıklaması bekleniyor.
Bu kilit eyaletlerin başında Donald Trump'ın 2016 yılında kazandığı, şu anda da rakibi Biden'la yarışı başabaş götürdüğü Florida geliyor. Joe Biden'ın Florida'yı kazanması, Seçiciler Kurulu'nda 29 oy alması ve Trump'ın galibiyetine çıkan tüm yolları kapatması anlamına gelir. Seçiciler Kurulu'nda 15 oya sahip Kuzey Carolina ile 11 oya sahip Arizona'nın da oy sayımlarının sonuçlarını erken açıklaması bekleniyor. Bu iki eyalet, Trump'ın avantaj kazanması açısından önemli.
Seçim hukuku uzmanı ve New York Üniversitesi'nde anayasa hukuku profesörü olan Richard H. Pildes, Florida, Arizona ve Kuzey Carolina'nın ”seçim gecesi ya da ertesi sabah oyların tümünün sayımını tamamlamaya çok yaklaşabileceğini” söylüyor. Uzman, "Örneğin Başkan Trump'ın Florida'yı kaybettiğini bilirsek Michigan, Pennsylvania ve Wisconsin'da oy sayımı tamamlanmamış olsa bile Biden'ın seçimin galibi olacağı yönünde elimizde son derece sağlam veri olur" diyor.
Seçiciler Kurulu'nda Michigan'ın 16, Pennsylvania'nın 20, Wisconsin'in ise 10 delege oyu bulunuyor.
Öte yandan Profesör Pildes, seçim gecesi Florida'da sonucun başabaş olması, diğer eyaletlerinse iki aday arasında bölünmesi halinde seçim sonucunun hızla tartışmalı bir yöne evrileceğini kaydediyor.
Olası hukuk mücadeleleri
Profesör Pildes, "Posta yoluyla kullanılan oyların sayısının fazla olması yüzünden önemli eyaletlerin sayımı tamamlayamaması nedeniyle seçim sonucu ertesi sabah hala belirsizliğini korursa o zaman bu eyaletlerde postayla gönderilen her bir oy pusulası tartışmaya açılacak. Bu oy pusulalarının geçerli sayılıp sayılmaması gerektiği tartışılmaya başlanacak" diyor.
Seçim günü olan 3 Kasım 2020 ile Kongre'nin 6 Ocak 2021'deki resmi oy sayımı arasındaki zaman zarfında bazı kilit aşamalar katedilecek. Bunların ilki, eyaletlerin tasdikli Seçiciler Kurulu üyelerini ABD Ulusal Arşiv ve Kayıtları Dairesi'ne vereceği 8 Aralık 2020.
Federal yasalar, herhangi bir eyaletin, oy sayımının devam etmesi ya da hukuki işlem başlatılması nedeniyle 8 Aralık'a kadar oy sayımını tamamlayamaması durumunda eyalet meclisinin toplanıp nihai oy toplamı bilinmeden seçiciler listesini belirlemesine olanak tanıyor. Bu durum, partizan bir eyalet meclisinin, eyaletteki seçmenlerin çoğunun oyunu alamayan başkan adayını destekleyen seçicileri ataması olasılığını gündeme getiriyor.
Valinin ve eyalet meclisinin Cumhuriyetçi ve Demokrat Parti arasında bölündüğü eyaletlerde durum daha karışık. Bunun nedeni, oylamadan sonra seçici listesini tasdik edecek kişinin eyalet valisi olması nedeniyle eyaletin meşru sayılabilecek iki ayrı seçici listesi verme olasılığı.
Federal yasalar uyarınca yeni seçilen Kongre'ye aynı eyaletten iki rakip seçici listesi sunulması durumunda Temsilciler Meclisi ve Senato, hangi seçici listesinin kabul edileceğini belirlemek için oylama yapıyor. Fikir birliği içinde olmaları durumunda seçtikleri liste kabul ediliyor. Ancak fikir ayrılığına düştükleri takdirde eyaletin valisinin tasdik ettiği liste esas alınıyor.
Seçiciler Kurulu eşitliği
Olasılık düşük olmasına rağmen Seçiciler Kurulu oylarının sayılmasından sonra bile başkanlık seçiminin galibinin belirlenememesi söz konusu olabilir. Her iki aday da Seçiciler Kurulu'nda 269 oy alırsa seçimin galibini belirleme sorumluluğu, 438 üyeli Temsilciler Meclisi'ne ait. Temsilciler Meclisi, 438 üyesinin her birinin oy kullanması yerine her eyaletin heyeti, birlik içinde oy kullanıyor. Bu da her eyalette egemen olan partinin oylamada söz sahibi olacağı anlamına geliyor.
Böyle bir sonuç, ülkenin başkanını seçme konusunda, 600 bin nüfusa sahip olan Wyoming eyaletine, 40 milyon nüfuslu California eyaleti kadar güç vermiş oluyor.
Sistemdeki bir başka pürüz de 14 Aralık'ta başkan için oy gönderen bazı Seçiciler Kurulu üyelerinin daha önce açıkladıkları aday tercihine "sadık kalmamaları" olasılığı. Geçmiş seçimlerde az sayıda da olsa bazı seçici üyeler, belirli bir adaya oy verecekleri taahhüdünde bulunmalarına rağmen Seçiciler Kurulu oylamasında başka bir adaya oy vermişti.
Bazı eyaletler, delegelerin Seçiciler Kurulu'nda, bulundukları taahhüt çerçevesinde oy kullanmasını zorunlu hale getiren bağlayıcı yasalar çıkardı.
Anayasa Mahkemesi, bu gibi kısıtlayıcı adımların yasal olduğu hükmüne vardı. "Sadakatsiz" delegelerin seçimin sonucunu değiştirme girişiminde bulunması olasılığı hala mevcut. Ancak uzmanlar, bunun mümkün olabilmesi için başkan adayları arasındaki farkın çok az olması ve delegeler arasında düşük olasılıklı bir eşgüdüm sağlanması gerektiğini kaydediyor.
Bu senaryoların çoğunun gerçekleşme olasılığı, imkansız olmamakla birlikte oldukça düşük.
New York Üniversitesi'nden Profesör Pildes, seçim gecesi tam sayım yapılamasa bile seçimi sonunda kimin kazanacağının olabildiğince netleşeceği görüşünde.
"Oy sayımını tamamlayamayan eyaletlerde bile bazı ilçeler, sayımları bitirmiş olabilir" diyen Profesör Pildes, "Medya, Trump'ın bu ilçelerde 2016'da aldığı oylarla 2020'deki performansını karşılaştıracak. Bu temele göre Trump, sistematik olarak kötü ya da iyi performans gösteriyorsa bu, resmi olarak seçimin galibi açıklanmasa bile, sonucun hangi yönde ilerlediğine ilişkin çok güçlü bir sinyal verebilir. Bunun gerçekleşmesi, diğer senaryolar kadar mümkün" şeklinde konuştu.