Avrupa Parlamentosu seçimlerinde, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’den boşalacak koltuk için aday olan Alman siyasetçi Manfred Weber, bu göreve seçilirse Türkiye ve AB arasındaki üyelik müzakerelerini keseceğini açıkladı.
Partisi Hristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) geleneksel Seeon Manastırı kampında konuşan Weber, Türkiye ve AB arasında sıkı bir ortaklığın gerektiğini, ancak tam üyeliğin söz konusu olamayacağını öne sürdü ve "Avrupa Komisyonu'nun olası yeni başkanı olarak Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerini durduracağımı net bir şekilde ilan ediyorum" dedi. Avrupa Parlamentosu'ndaki en büyük siyasi grubu oluşturan Muhafazakar Halk Partileri’nin baş adayı da olan Weber, daha önce de Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan açıklamalarda bulunmuştu.
Görevdeki Komisyon Başkanı Juncker, Türkiye’yi insan hakları konusunda eleştirmesine rağmen, "Türkiye ile müzakerelerin devamının garantörüyüm" şeklinde tavır koymuştu.
Weber’in partisi CSU, 2014’deki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de, Türkiye’nin AB üyeliğini ve yabancıları seçim malzemesi yaptı. Sosyal demokratlar da 2017’de Türkiye’nin üyeliğine karşı tavır aldı. Genel seçimlerinde SPD başbakan adayı olan Martin Schulz, “Eğer başbakan seçilirsem, ertesi gün Brüksel’e gidip Türkiye’yle müzakerelerin sonlandırılması için Avrupa Komisyonu’na başvuruda bulunurum” şeklinde bir açıklama yaptı.
Başbakan Merkel’in de tam üyeliğe karşı olduğu biliniyor. Buna rağmen geride kalan yıllarda Türkiye’nin AB üyeliği konusunda verilmiş sözler olduğunu vurgulayan Merkel, bu bağlamda sıklıkla ‘ahde vefa’ ilkesine sadık kalacağını belirtti.
Berlin’de yapılan değerlendirmelerde, Weber’in önerisini sağ popülist oyları çekmek niyetiyle dillendirdiği, gerçekleştirmesinin ise imkansız olduğu vurgulanıyor. Müzakerelerin sonlandırılması için Weber’in kararının yetersiz olacağı, böyle bir adım için AB üyesi 27 ülkenin oy birliğinin gerektiği belirtiliyor.
Avusturya dışında hiçbir AB üyesi Türkiye’yle müzakereleri sonlandırmak istemiyor.