Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Türkiye ve Batı Balkan ülkelerini kapsayan 10 ülkeyle ilgili genişleme raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye’nin “artan jeopolitik rolüne” vurgu yapıldı ancak özellikle “temel haklar ve dış güvenlik” alanlarında ilerleme sağlanamadığı, “AB müktesebatı ile uyum oranının düşük olduğu” belirtildi.
Raporda, Türkiye açısından en sorunlu bölüm yine Kıbrıs sorunu oldu. Türkiye’nin Kıbrıs’ta savunduğu “iki devletli çözüm politikasının”, AB ile uyumsuz olduğu vurgulandı.
AB Komisyonu, AB’ye “aday” ya da “potansiyel aday” ülke statüsündeki 10 ülke, Türkiye, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek, Kosova, Ukrayna ve Moldova hakkındaki 2024 Genişleme Paketi’ni yayınladı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu’nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi, Komisyon’un 10 ülkeye ilişkin son değerlendirmelerinin yer aldığı 2024 Genişleme Paketi’ni içeren bir basın toplantısı düzenledi.
Rusya’yı AB için bir tehdit olarak tanımlayan Komisyon, Doğu Avrupa ülkeleri ile müzakereleri daha da güçlendiren bir politika izledi. Borrell, “Mevcut jeopolitik bağlam her zamankinden daha zor. AB üyeliği stratejik bir seçimdir. Bugün, 10 ortağımızın bireysel çabalarının ayrıntılı değerlendirmesini sunuyoruz” dedi.
AB Yüksek Komiseri Borrell, Komisyon’un göreve başladığı 2019’da 5 aday ve potansiyel aday ülke olduğuna, bugün bu rakamın 10’a yükseldiğine dikkat çekerek, Rusya tehdidinin ardından Batı Balkanlar’a genişlemenin daha da önem kazandığını belirtti.
Raporda, 10 ülkenin AB ile uyum yolunda kaydettiği ilerleme anlatılırken, Türkiye’nin “dış politika uyumu ve temel haklar konularında özellikle düşük bir seviyede olduğu, hatta gerileme kaydedildiği” tespiti yapıldı.
Konuya ilişkin bir soruyu yanıtlayan Borrell, “Türkiye ile olumsuz döngüden çıkılması için çok çalıştım. Türkiye aday ülke, mevcut koşullarda giderek artan bir jeopolitik önemi var. Bizim için çok önemli” dedi.
Türkiye ile uyum oranının raporda “oldukça düşük, hatta gerileyen bir ivme seyrettiğini” belirten Borrell, “Dış güvenlik ve temel haklar alanında uyum seviyesi geriledi. Ancak ekonomi, yolsuzlukla mücadele, para politikalarında da ilerleme var. Biz bu çabaları dikkate aldık. 2024’teki açıklamamızda, ‘Türkiye ile ilişkilerimizi yapıcı yönde ilerletmeye devam edeceğiz’ dedik. Türkiye’nin bazı sorunlarda BM çerçevesinde yapıcı ilerleme sağlamasını dileyerek diyaloğa devam edeceğiz” dedi.
“Müzakereler bitmeden üyelik takvimi olanaksız”
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Oliver Varhelyi de, komisyon olarak “genişleme” konusunun yeniden AB’nin gündeminde merkezde yer alması için çok çalıştıklarını belirterek, “Genişleme, bugün üye devletlerin tartıştığı 3 temel konudan birisi oldu. Bu yalnızca aday ülkelerin değil, AB’nin de çıkarınadır. Bir dahaki komisyonun ‘genişleme komisyonu’ olabilmesi için önemli ilerleme sağladık” diye konuştu.
Varhelyi, basın toplantısında, “Neden üye olma yolunda ilerleme sağlayan ülkelere bir takvim vermiyorsunuz?” sorusuna, “Hiçbir genişleme ile ilgili net bir takvim yayınlayamayız. Müzakereler bitmeden olanaklı değil” dedi.
Türkiye Raporu’nda neler var?
Komisyon’un 96 sayfalık Türkiye Raporu’nda, AB-Türkiye ilişkileri hakkında 23 Kasım 2023 tarihli ortak bildiri ve AB Konseyi’nin, “katılım müzakerelerinde hem AB hem de Türkiye’nin karşılıklı çıkar alanlarında yeniden adımlar atması” yönündeki kararlarına atıfta bulunuldu.
Komisyon bir önceki rapordakilere benzer tespitlere yer vererek, 2018’den bu yana durma noktasında olan müzakerelerin yeniden canlandırılması için Türkiye ile ortak çıkarlar ışığında, “aşamalı, orantılı ve geri döndürülebilir bir zeminde” ve “yapıcı bir şekilde” ilişkileri yeniden geliştirme kararlılığını yineledi.
Özellikle Kıbrıs konusu başta olmak üzere dış güvenlik ile, hukuk devleti, insan hakları ve demokrasi alanında “ilerleme kaydedilmemesi” eleştirildi. Temel haklar ve hukukun üstünlüğü gibi konularda “ciddi endişelerin sürdüğü; gazeteci, akademisyen ve insan hakları savunucularının terörle bağlantılandırılarak, yargılanmaya devam edildiği” belirtildi.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını uygulamaması yeniden raporda eleştiriler arasında yer aldı. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, demokratik standartlar ve temel haklarla ilgili “ciddi endişelerin de devam ettiği” ifade edildi.
Cumhurbaşkanlığı sisteminin “gereken demokratik araçlardan yoksun olduğu” bir kez daha vurgulandı.
Mart 2024'te düzenlenen yerel seçimlerin, bazı eksiklere rağmen, iyi organize edildiği ve halkın iradesine saygı gösterildiği de eklendi.
Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) "gri listesinden" çıkarıldığı da hatırlatıldı.
Türkiye'nin terörle mücadele konusunda “meşru hakkı ve sorumluluğu” olduğu ve terör tehditleriyle başa çıkmak için güçlü kurumsal yapılara sahip olduğu” ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs sorunu ve Yunanistan ile ilişkiler
Raporda, Türkiye için getirilen en kritik eleştiri yine Kıbrıs sorunu ile ilgili oldu. Kıbrıs sorunuyla ilgili Türkiye'nin “Rum kesimini tanımayı reddetmeyi sürdürdüğü ve Kıbrıs'ta iki devletli çözümün AB politikası ile uyumsuz olduğu” dile getirildi.
“AB’nin Türkiye ile işbirliğini daha da arttırmak için Kıbrıs sorununun BM çerçevesinde çözümüne yönelik ilerlemeye önem atfettiği” vurgulandı.
Doğu Akdeniz bölgesinde AB-Türkiye arasında ilişkilerin geliştirilmesine önem verildiği kaydedildi. “Türkiye ile Yunanistan arasında 2023'ten bu yana ilişkilerin giderek iyileştiği, hava sahası ihlalleri, Doğu Akdeniz'de izinsiz sondaj faaliyetleri gibi hususların kayda geçmediği” de not edildi.
Türkiye’nin, dış politika alanında aktif ve önemli bir aktör olduğunun altı çizildi, bunun da AB-Türkiye ilişkileri açısından önemli bir unsur olduğu vurgulandı. Ancak AB ile Türkiye'nin, Rusya ve Hamas'a yönelik tutum ve politikalarında farklılıklar olduğu da belirtildi. “Hamas konusunda Türkiye ve AB farklı politikalar izlese de iki devletli çözüm ve ateşkes çağrısında bulunan tüm BM kararlarının uygulanması hususlarında ortak anlayışa sahip kalınmıştır” denildi.
Ekonomide olumlu gelişmeler
AB Komisyonu’nun raporunda, ekonomik alanda atılan adımlar, Merkez Bankası’nın enflasyonist baskıya karşı faiz indirim kararlarıyla normalleşme ve yolsuzlukla mücadele gibi alanlarda atılan adımlar da “pozitif gelişmeler” olarak yer aldı.
Ekonomide, “daha sıkı bir para politikası duruşuna doğru geçişin olumlu karşılandığı, bunun dış dengesizlikleri azaltmaya yardımcı olduğu; halen yüksek olmakla birlikte enflasyon ve enflasyonist baskıların azaldığı” kaydedildi.
Türkiye’de yatırım faaliyetinin 2023'te önemli ölçüde arttığı, dijitalleşme ve ekonominin yeşil dönüşümünde adımlar atıldığı anımsatıldı.
Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesi için “iyi bir hazırlık seviyesini” sürdürdüğü, bu alanda bazı ilerlemeler kaydettiği; Rusya'ya yönelik AB yaptırımları konusunda da bazı olumlu sonuçlar alındığı bildirildi.
Raporda, AB-Türkiye “vize serbestisi” görüşmelerine de yer verildi, “bu alanda belirlenen yol haritasındaki kriterlerin yerine getirilmediği, Türkiye'nin bu konudaki mevzuatını AB müktesebatıyla daha fazla uyumlu hale getirmesi gerektiği” ifade edildi.
Türkiye ile 2016’da imzalanan Göçmen Geri Kabul Anlaşması’nın da sonuç vermeye devam ettiği ve göç konusunda işbirliğinin temel çerçeve olmayı sürdürdüğü kaydedildi.
Önceki raporlarda olduğu gibi Türkiye’nin Suriye ve diğer ülkelerden 3,6 milyon sığınmacıya evsahipliği yapma konusundaki olağanüstü çabaları takdir edildi ve AB’nin Türkiye’ye mültecileri desteklemek için 2011’den bu yana 10 milyar Euro finansal destek sağladığı belirtildi.