İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkması gerektiğini savunan eylemciler, Türkiye’nin AB üyeliği yolunda olduğunu iddia ediyor. Bu kesim, böyle bir durumda milyonlarca Türk’ün İngiltere’ye geleceğine dikkati çekiyor. Bir bakan, bu durumda “Katiller, teröristler ve fidyecilerin” İngiltere’ye geleceğini öne sürdü.
Başbakan Cameron, bu sözlere tepki gösterdi: “Türkiye’nin AB üyeliği yakın bir olasılık değil. Bu hızda devam ederlerse onlarca yıl alır. Bu noktada ya da öncesinde de bizim “Hayır” deme hakkımız olacaktır.”
AB Hukuku profesörü Damian Chalmers, mevcut AB üyelerinin Türkiye’nin üyeliği konusunda pratikte çifte veto hakkı olduğunu söylüyor. Yani, önce AB Bakanlar Konseyi’nde temsil edilen ülkeler arasında oybirliğiyle karar çıkmalı. Bundan sonra Türkiye’nin mevcut 28 üyeyle ayrı ayrı anlaşma yapması gerekli. Bu noktada da herhangi bir ülkenin parlamentosu, üyeliği reddedebilir.
Ancak bu tartışmalar zamanlama olarak zor bir dönemde gerçekleşiyor. Türkiye, Mart ayında AB üyelik sürecinde yeni başlıkların açılması karşılığında Avrupa’dan göçmenleri geri almayı kabul etti. Türk bakanlar Avrupa’dan daha açık davranmasını istedi. Ancak, Chalmers, gerçekte müzakerelerin son derece ağır ilerlediğini söylüyor. Üyelik anlaşması öncesi 35 farklı alanda uzlaşma gerekiyor. Şimdiye kadar bu 35 maddenin yalnızca 1 tanesi başarıyla tamamlandı.
İngiltere’nin 23 Haziran’daki referandumu, AB’nin Türkiye ilişkileri üzerinde büyük bir etki yapabilir. Anketlerde AB içinde kalmak isteyenler ağır bastığı için, ayrılmak isteyen grup, göç korkularını gündeme getiriyor.
Başbakan Cameron, AB’den ayrılma kararını bir “Kendini yok etme seçeneği” olarak niteledi. Cameron, bu seçeneğin İngiltere’de milyonlarca kişiyi işsiz bırakacağını ve ülkeyi ekonomik krize götüreceğini söyledi.