25 Kasım 2004 - 2004-11-25

Christian Science Monitor, Hollandalı film yapımcısı Theo van Gogh’un öldürülmesinden sonra Avrupa’da gündemin üst sırasına yerleşen Müslümanların yaşadıkları topluma entegrasyonu konusunu mercek altına alıyor. Avrupa ülkelerine, entegrasyon konusunda hassas dengeleri gözetecek şekilde hareket etmeleri tavsiyesinde bulunana gazete, “İslam kültürünü ve ibadet biçimlerini Avrupalılaştırmayı düşünmek, ateşle oynamaktır” uyarısında bulunuyor.

"Avrupa hükümetleri entegrasyonu desteklemeye çalışabilir, ancak kişiler arası ilişki Müslümanların kendilerini evlerinde hissetmelerine daha fazla yardımcı olur. Amerika, ırk konusundaki entegrasyon dersini öğrenmeye devam ediyor. Avrupa ise din konusundaki entegrasyon dersine daha yeni başlıyor."

Amerikan dolarının değer kaybını değerlendiren Boston Globe, Amerikan halkının henüz doların düşüşünden etkilenmediğini vurguluyor. Bunu, esas olarak doların dünya parası olmasına bağlayan gazete, yabancıların bu nedenle dört yıl içinde Euro karşısında yüzde 50 değer kaybeden doları ellerinden çıkarmadığını ifade ediyor. Yabancılara bu denli bağımlı olmanın uzun vadede tehlikeli olabileceği görüşüne de yer veren Boston Globe, Bush yönetimine vergi indirimi politikasını gözden geçirmesi tavsiyesinde bulunuyor.

"Bush yönetimi, doları güçlendirmeyi düşünmüyor. Euro karşısında değer kaybı, Amerikan mallarına Avrupalı rakipleri karşısında ihracat rekabetinde avantaj sağlıyor. Çin’in ihracatı da, dolara bağımlı olması nedeniyle ucuz kalıyor. Bu nedenle Amerikan yaşam standartları doların değer kaybından etkilenmiyor. Ancak Çinliler kendi büyüyen ekonomileri nedeniyle para birimlerinin değerini artırma baskısıyla karşı karşıya. Bunun sonucunda yabancı yatırımcılar da Amerika’ya yatırım yapmaktan vazgeçebilir. Mantıklı bir yönetim şu anki durumun sürdürülemez olduğunu görmelidir."

New York Times da Çin’in son dönemde Latin Amerika’ya yönelik giderek artan ilgisine dikkat çekiyor ve Çin devlet başkanı Hu Jintao’nun bölgeye 30 milyar dolarlık yeni Çin yatırımı yapılacağı yönündeki açıklamasını hatırlatıyor. Gazete, bunun Latin Amerika için olumlu bir gelişme olabileceği yorumunda bulunuyor ve Amerika’nın arka bahçesindeki bu gelişmenin Washington için de uyarıcı olması gerektiği görüşüne yer veriyor.

"Hala Latin Amerika’nın en büyük ekonomik partneri olan Amerika açısından Çin’in bölgedeki varlığının giderek artması ekonomik veya siyasi bir tehdit oluşturmuyor. Tam tersine Washington’un bölgeyi zaten elinde olan bir yer sayma politikasından vazgeçerek, Latin Amerika’nın gelişmesine yardımcı olmasını ve giderek daha tehlikeli bir hal alan gelir adaletsizliğine karşı önlem almasını sağlayabilir; ve hatta uluslararası konularda Amerika’nın tek yanlı tutumuna ilişkin kuşkulara karşı da teşvik edici bir yan etkisi olabilir. Çin ekonomisinin Latin Amerika’ya talebinin artması olumlu bir gelişmedir. Washington yönetiminin de bölgedeki geleneksel diplomatik etkinliğini korumak için Latin Amerika’nın kaygılarına daha hassas yaklaşabileceği düşüncesi de aynı ölçüde olumlu bir gelişme olacaktır."

Los Angeles Times, Bush yönetiminin, Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimini Rusya yanlısı Viktor Yanukovich’in kazandığının ilan edilmesi üzerine yaptığı açıklamaları destekliyor ve Ukraynalı muhaliflerin gösterileri ile eski Çekoslavakya ve Gürcistan’daki barışçıl devrimler arasında paralellik kuruyor.

"Avrupa Birliği seçim sahtekarlığını şiddetle protesto etti. Birlik aynı tavrını bugün Hollanda’da Putin’le yapacağı zirvede de dile getirmelidir. Amerika ve Avrupa ülkeleri, Putin, Kuchma ve Yanukovich’e, Ukrayna’nın dış yardıma duyduğu ihtiyacı ve üst düzey Ukraynalı yetkililerin diğer ülkelere gitmek için vize isteğini hatırlatmalıdır. Ukrayna, eski Sovyet Cumhuriyetlerinin ve bağımlı ülkelerin Moskova’nın boyunduruğundan kurtulmasının meyvelerini toplamaya hazırlanıyor. Bu meyvelerin en büyüğü ise kendi liderlerini seçme ve halkın meşru temsilcileri tarafından yönetilme hakkıdır."