2 Haziran 2004 - 2004-06-02

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum çabaları Christian Science Monitor gazetesine 'Türk yargı sisteminde radikal değişim' başlığıyla yansıyor. Türkiye’de mahkemelerin geçmişte PKK’ya karşı yürütülen mücadelede bir silah olarak kullanıldığını hatırlatan gazete, son aylarda 9200 hakim ve savcının insan hakları eğitiminden geçmesini, yargı sisteminde ciddi bir değişim çabasının örneği olarak gösteriyor:

'Yapılan reformlar, idam cezasının kaldırılmasından ordunun siviller üzerindeki denetiminin azaltılmasına kadar değişik alanları kapsıyor. Üyelik müzakerelerine başlama tarihi konusunda Avrupa Birliği’nden olumlu bir yanıt almak isteyen Türkiye, reform paketlerini büyük bir hızla kabul ediyor. 1980’deki askeri darbenin ardından kabul edilen yeni Anayasa, devleti bireysel hakların önüne geçirmişti. Ancak Amerika’dan ve Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinden gelen baskının yanı sıra Avrupa Birliği’ne girme umudu hukuk alanındaki manzarayı da değiştirdi.'

Washington Post ise Irak’ta yeni hükümetin belirlenmesiyle başlayan yeni dönemi mercek altına alıyor. Gazete, geçici hükümetin içinde kendini fesheden geçici yönetim konseyinin bir çok üyesinin de yer aldığını hatırlatıyor ve yeni hükümetin önündeki en önemli sorunun Irak halkının güvenini kazanmak olduğunu vurguluyor:

'Irak’taki şiddet eylemlerini sona erdirmenin basit bir yolu yok. Yeni Irak hükümeti ve Amerika, Irak halkının çoğunluğu tarafından da paylaşılan bir hedefe, gerçekten temsil yeteneği olan bir hükümetin kurulması için seçimlerin yapılması hedefine gidecek bir yol bulmak zorunda. Eğer Washington’un siyasi gündemi veya Iraklıların kişisel hırsları yerine demokratik seçim hedefi öne çıkarsa, Bağdat’taki yeni yönetimin önümüzdeki zorlu süreçten başarıyla çıkması mümkün olabilir.'

New York Times da, başmakalesini Irak’taki yeni hükümete ayırmış. Yeni hükümetteki kilit görevlere gelen isimlerin, Irak halkı tarafından desteklenmeyen geçici yönetim tarafından belirlendiğini ileri süren New York Times, Birleşmiş milletler temsilcisi Lakhdar Brahimi’nin bu süreçte kötü bir sınav verdiğini savunuyor:

'Başarısı hem Irak’ın hem de Amerika’nın çıkarlarına uygun olduğu için, yeni hükümete mümkün olduğu kadar çok yetki verilmelidir. Geçici Yönetim Konseyi’nin feshi, isyanların büyümesini önleyemeyen, kamuoyu desteğinden yoksun ve etkisiz bir yönetimin de sonu anlamına geliyor. Birkaç yeni isim ve bir miktar yetkiyle takviye edilmiş yeni hükümet, her ne kadar rahatsız edici ölçüde eskisine benziyor olsa da, başarılı olması için bu hükümete yardım şarttır.'

New York Post ise, Suudi Arabistan terör politikasını sert bir şekilde eleştiriyor. Gazete, hafta sonunda Suudi Arabistan’da düzenlenen kanlı saldırıda çoğu yabancı 22 kişinin öldüğünü buna karşılık eylemi gerçekleştiren teröristlerden sadece bir tanesinin yakalanabildiğine dikkati çekiyor. Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Suudi yetkililerden terörle mücadelede daha fazla çaba harcamalarını istemesini de “gereğinden fazla kibar” bir tavır olarak nitelendiren New York Post, daha azının zaten imkansız olduğunu yazıyor:

'Suudi prensleri, yıllar boyunca petro-dolarları dört bir yana saçarak Usame Bin Ladin ve yandaşlarına terör eylemlerini başka yerlerde gerçekleştirmeleri için rüşvet verdiler. Suudi Arabistan’da gerçekleştirdikleri birkaç eylem de, hep yabancıları hedef aldı. Suudi hükümeti, son altı ayda 35 kişinin öldüğü şiddet eylemlerini terörün son çırpınışları olarak değerlendiriyor. Ancak bu görüş, teröristlerin esas hedefinin Suudi yönetimini devirmek olduğunu anlamaktan bile uzak bir iktidar kliğinin iyi niyetli düşüncesi olmaktan öte bir anlam taşımıyor.'