Avrupa Adalet Divanı’nın Soysal davasında aldığı ve bazı Türklere vize uygulamasının kaldırılmasına yönelik kararın nasıl uygulanacağı konusunda teknik çalışmalar sürüyor. Avrupa Birliği Komisyonu gelinen aşamada kararın dar kapsamlı bir şekilde uygulanmasından yana tavır koyuyor.
Avrupa Birliği çalışmalarını sürdüre dursun Türk sivil toplum örgütleri de davadan elde edilen kazanımın eksiksiz uygulanmasını sağlamak amacıyla yoğun bir çaba içinde. Bu konunun en önemli takipçilerinden biri de İktisadi Kalkınma Vakfı. Vakfın Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın mesajının sadece Almanya’ya yönelik olmadığı görüşünde:
“AB’nin bunu uygulamaktan başka çaresi kalmadı. Mutlaka bu kararı uygulamalı. Bu karar özetle ne diyordu. Ortada bir hukuksuzluk var, bu hukuksuzluğu giderin. Her ne kadar bunu ilgili ülkeye yani Almanya’ya karşı söylemiş gibi olsa da ortak vize politikaları nedeniyle aslında AB’ye söylediği çok açık. AB de bunu düzeltebilmek için ortak bir çaba içine girdi. Sadece Almanya’ya bırakmadı.”
Karar açıklandığında özellikle Türkiye’de kararın tüm Türkleri ve tüm AB ülkelerini kapsayacağı yönünde bir algılama oluştu. Oysa Nuray’ın da altını çizdiği gibi durum öyle değil:
“Ana hatlarıyla şöyle diyor. Bu kararla bazı Türkler bazı AB ülkelerine vizesiz giriş hakkı kazanmıştır. AB karar taslağında görüyoruz ki çok kısıtlı bir Türk grubu buna dahil edilmiş. TIR şoförleri, Avrupa’da yerleşik şirketlerin ya da tesislerin makineleri, ekipmanları bozulduğu zaman bunları tamir için gelecek teknisyen ve mühendisler, kontrat karşılığı gelecek bilim adamları, sanatçılar ve sporcular. Hangi ülkelere? Şu andaki taslağa göre bu ülkeler Almanya ve Danimarka olarak gösteriliyor.”
AB Komisyonu’nun sadece Almanya ve Danimarka üzerinde durmasının nedeni ise sadece bu iki ülkenin 1 Ocak 1973’ten önce Türklere vize uygulamadıklarını beyan etmiş olmaları. Diğer ülkelerle yapılan ikili anlaşmalarda, her ne kadar fiiliyatta uygulanmasa da, vize maddesi olması AB Komisyonu’nu bu yola itti. Açıkçası kimse şu aşamada vizeden muafiyet kararının genele yayılmasını beklemiyor. Nuray, AB’nin yaklaşımında bazı açık noktalar olduğunu belirtiyor ve kısa vadede yapılması gerekenler olduğunun altını çiziyor:
“Bu elimizdeki taslağı iyice inceleyip hukuki zayıflıklarını çürütecek argümanları Komisyon’un önüne koymamız lazım.”
İKV bir yandan AB’yle temasları sürdürürken diğer yandan da benzer davaları açabilecek olan Türk avukatları organize etmeye çalışıyor. Nuray bu yaklaşımın nedenini şöyle açıklıyor:
“Yanlış davaların açılmasını engellemek ve bilinçlendirip doğru dava varsa bunları yakalamalarını da sağlamak.”
AB’nin kararla ilgili tutumunu 4-7 Haziran’da yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce olmamak kaydıyla önümüzdeki aylarda vermesi bekleniyor.