Amerikan Kongresi bugün 110’uncu yasama dönemine başladı. Demokrat Partili üyeler, 7 Kasım’daki seçimlerde, Kongre’nin iki kanadında da çoğunluğu ele geçirmişti. 10 yıllık bir aradan sonra Kongre, yeniden Demokratların denetimine geçti. Amerika’nın Sesi muhabiri Victor Morales, Kongre açılmadan hemen önce konuştuğu uzmanlara, yasama ve yürütme organları arasındaki ilişkinin, dış politika kararlarını nasıl etkilediğini sordu.
Amerikan politikasında dış politika kararları genelde yürütme görevini üstlenen başkan tarafından alınır. Yasama organı olan Kongre, Başkan’ın icraatlarını yakından izlemekle yükümlüdür. Artık Demokrat Partili üyelerin çoğunluğundaki yeni Kongre’nin, rakip Cumhuriyetçi Partili Başkan Bush’un icraatını daha sıkı bir şekilde izlemesi bekleniyor.
Amerikan Muhafazakarlar Birliği başkanı David Keene, yeni Kongre’nin dış politika alanında üstleneceği rolü konusundaki beklentileri şöyle değerlendiriyor:
"Son seçimlerde seçmenleri en fazla rahatsız eden konu Irak savaşı ve savaşın yakın bir zamanda sona ermeyeceği yönündeki görüş oldu. Oysa Başkan Bush, daha başından, bunun uzun bir mücadele olacağını söylemişti. Ama demokratik bir toplum, bu mücadelede halk desteğinin sürmesi için bir plan hazırlanmasını gerektirir. Bush yönetiminin böyle bir planı olmaması Demokratların işine yaradı. Demokrat Partili seçmen tabanı, Irak’taki savaşı bitirmek için seçimlere daha yoğun katılım gösterdi."
Bununla birlikte David Keene, Irak savaşını durdurmak için Demokratların ortak sorumluluğu olduğunu, ancak onların da savaşı durdurmak için bir planı bulunmadığını belirtiyor. İlerici Politikalar Merkezi başkanı Will Marshall da, seçimlerin amacının Demokrat Parti’ye oy vermekten öte, Cumhuriyetçi Parti ve Irak savaşına memnuniyetsizliği yansıttığı görüşünde:
"Bu bir güvensizlik oyuydu. Bundan dolayı yönetim farklı bir plan sundu. Şimdi Cumhuriyetçiler savaşı kimin kaybettiğini tartışıyor."
David Keene de bu tartışmanın uzun süreceğini düşünenlerden. Keene, Amerikan halkının, savaşın gidişatından hoşnut olmadığını belirtiyor:
"Ne yeni Irak raporunu hazırlayan Çalışma Grubu, ne Kongre üyeleri, ne de Beyaz Saray işin nasıl doğru yapılması gerektiği konusunda bilgi sahibi. Bu tartışmanın uzayacağını ve büyük olasılıkla, partizan ve ideolojik kaygılardan etkileneceğini sanıyorum. Bundan dolayı da net bir karar ortaya çıkması son derece zor olacak."
Will Marshall, Irak savaşı konusunda hem Cumhuriyetçi, hem de Demokrat Parti içinde bölünme olduğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor:
"Kamuoyu bir çelişki içinde. Bush yönetiminin Irak’ta kendilerini başarıya götürecek bir planı olmadığını biliyorlar. Ancak, Irak’tan bir an önce ayrılıp, oradaki halka karşı sorumluluklarımızı ve güvenlik çıkarlarımızı unutma düşüncesine de hazır değiller."
İlerici Politikalar Merkezi Başkanı Marshall, seçmenlerin, 7 Kasım’da ideolojik değil, gerçekçi yaklaşım sergilediğini belirtiyor. Seçmenlerin Kongre’deki Demokrat Partili çoğunluğa da tam güvenmediğini kaydeden Marshall, yine de mevcut yönetimin icraatını beğenmedikleri için, alternatif olanı seçtiklerini sözlerine ekliyor.
Amerikan politikasında dış politika kararları genelde yürütme görevini üstlenen başkan tarafından alınır. Yasama organı olan Kongre, Başkan’ın icraatlarını yakından izlemekle yükümlüdür. Artık Demokrat Partili üyelerin çoğunluğundaki yeni Kongre’nin, rakip Cumhuriyetçi Partili Başkan Bush’un icraatını daha sıkı bir şekilde izlemesi bekleniyor.
Amerikan Muhafazakarlar Birliği başkanı David Keene, yeni Kongre’nin dış politika alanında üstleneceği rolü konusundaki beklentileri şöyle değerlendiriyor:
"Son seçimlerde seçmenleri en fazla rahatsız eden konu Irak savaşı ve savaşın yakın bir zamanda sona ermeyeceği yönündeki görüş oldu. Oysa Başkan Bush, daha başından, bunun uzun bir mücadele olacağını söylemişti. Ama demokratik bir toplum, bu mücadelede halk desteğinin sürmesi için bir plan hazırlanmasını gerektirir. Bush yönetiminin böyle bir planı olmaması Demokratların işine yaradı. Demokrat Partili seçmen tabanı, Irak’taki savaşı bitirmek için seçimlere daha yoğun katılım gösterdi."
Bununla birlikte David Keene, Irak savaşını durdurmak için Demokratların ortak sorumluluğu olduğunu, ancak onların da savaşı durdurmak için bir planı bulunmadığını belirtiyor. İlerici Politikalar Merkezi başkanı Will Marshall da, seçimlerin amacının Demokrat Parti’ye oy vermekten öte, Cumhuriyetçi Parti ve Irak savaşına memnuniyetsizliği yansıttığı görüşünde:
"Bu bir güvensizlik oyuydu. Bundan dolayı yönetim farklı bir plan sundu. Şimdi Cumhuriyetçiler savaşı kimin kaybettiğini tartışıyor."
David Keene de bu tartışmanın uzun süreceğini düşünenlerden. Keene, Amerikan halkının, savaşın gidişatından hoşnut olmadığını belirtiyor:
"Ne yeni Irak raporunu hazırlayan Çalışma Grubu, ne Kongre üyeleri, ne de Beyaz Saray işin nasıl doğru yapılması gerektiği konusunda bilgi sahibi. Bu tartışmanın uzayacağını ve büyük olasılıkla, partizan ve ideolojik kaygılardan etkileneceğini sanıyorum. Bundan dolayı da net bir karar ortaya çıkması son derece zor olacak."
Will Marshall, Irak savaşı konusunda hem Cumhuriyetçi, hem de Demokrat Parti içinde bölünme olduğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor:
"Kamuoyu bir çelişki içinde. Bush yönetiminin Irak’ta kendilerini başarıya götürecek bir planı olmadığını biliyorlar. Ancak, Irak’tan bir an önce ayrılıp, oradaki halka karşı sorumluluklarımızı ve güvenlik çıkarlarımızı unutma düşüncesine de hazır değiller."
İlerici Politikalar Merkezi Başkanı Marshall, seçmenlerin, 7 Kasım’da ideolojik değil, gerçekçi yaklaşım sergilediğini belirtiyor. Seçmenlerin Kongre’deki Demokrat Partili çoğunluğa da tam güvenmediğini kaydeden Marshall, yine de mevcut yönetimin icraatını beğenmedikleri için, alternatif olanı seçtiklerini sözlerine ekliyor.