Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Nicholas Burns, merkezi New York’ta bulunan Dış İlişkiler Konseyi’nde İran üzerine bir konuşma yaptı. Washington yönetiminin dış siyasetinde oldukça etkili bir düşünce kuruluşu olan Konsey’de yaptığı konuşmada Burns, ABD’nin kendisine yöneltilen nükleer tehditlere sessiz kalamayacağını söyledi.
Burns, Kuzey Kore’nin hafta başında yaptığı nükleer denemeyle beraber Amerika'nın İran konusundaki kaygılarında ne kadar haklı olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, İran’ın Irak’ta Şii gruplara teknoloji sağladığını, Lübnan’da ise İsrail’in gücünü azaltmaya çalıştığını bildiklerini ve bunlar göz yummayacaklarını vurguladı. Yaşanan son krizle beraber Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde nükleer silahsızlandırma konusunda daha güçlü bir koalisyon oluştuğunu ifade eden Burns, İran’a yaptırımlarının yakında BM gündemine geleceğini söyledi.
Siyasi gözlemciler, BM yaptırımlarının gündeme gelmesi ve bunların Irak’ta olduğu gibi İran petrolünü hedef alması durumunda küresel ekonomiye etkisinin büyük olacağından kaygı duyuyorlardı. Irak’ta bundan büyük zarar gören Ankara’nın da kaygısı bu yöndeydi. ABD Dışişleri Bakanlığının üçüncü adamı olan Burns bu konuya açıklık getirdi. Burns, İran yaptırımlarının petrol ile ilgili sektörler yerine Tahran yönetimine nükleer, biyolojik veya kimyasal silah sağlayacak sektörleri hedefleyeceğini belirtti.
Japonya’yı Güvenlik Konseyinde İstiyoruz
BM yeni Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un liderliğinde örgüt içindeki reformların da hız kazanacağını vurgulayan Burns, Japonya’nın Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasına katılması gerektiğine inandığını ifade etti.
İran Konusunda Türkiye ile İşbirliği İçindeyiz
Konuşmasının ardından Amerika’nın Sesi Radyosu Türkçe Servisi’nin sorularını cevaplayan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı şunları söyledi:
“Başkan Bush ve Başbakan Erdoğan yaklaşık bir buçuk hafta önce Oval Ofis’te İran konusunda detaylı olarak konuştu. Ben de o toplantıdaydım. Türkiye’nin İran konusunda verdiği tavsiyeleri dikkatle dinliyoruz.”
Ankara-Washington iş birliğinin sadece İran konusunda olmadığını da belirten Burns, General Joseph Ralston Ankara'da olduğunu hatırlattı. Irak hükümetini PKK ile ilgili ciddi adımlar atmaya teşvik ettiklerini söyleyen Burns, “böylece Kuzey Irak’tan Türkiye’ye olası saldırıları önlemeyi amaçlıyoruz ve Türkiye’nin kendini PKK terörüne karşı korumasını destekliyoruz” dedi.
ABD’nin Ermeni Soykırımına Cevabı
Fransız Parlamentosu’nda ele alınacak olan ve Ermeni soykırımını reddetmenin cezalandırılmasını öngören düzenlemeye konusunda Ankara-Paris arasıdaki gerginlikle ilgili ise ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns, “İki ülke arasında yaşanan bir gerginlik konusunda ABD’nin birşey söylemesi doğru değildir; ancak ülkemizin yıllardır bu konudaki tavrı açıktır. Özellikle Bush yönetimi ve ondan önce de Clinton yönetiminin tavrı herkes tarafından biliniyor” dedi.
ABD Kongresi'ndeki Ermeni lobisi yıllardır, Washington yönetiminin 1915’deki olayları soykırım olarak tanımasını öngören yasa tasarını kabul ettirmeye çalışıyor; ancak Beyaz Saray bu konuda taviz vermiyor. 2000 yılında Başkan Bill Clinton ve Meclisi Başkanı Dennis Hastert, böyle bir tasarının kabul edilmesinin Amerika’nın ulusal çıkarlarına zarar vereceğini açıkça belirtmişler ve bunun Temsilciler Meclisi genel kurulunda oylanmasını engellemişlerdi.
Burns, Kuzey Kore’nin hafta başında yaptığı nükleer denemeyle beraber Amerika'nın İran konusundaki kaygılarında ne kadar haklı olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirtti. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, İran’ın Irak’ta Şii gruplara teknoloji sağladığını, Lübnan’da ise İsrail’in gücünü azaltmaya çalıştığını bildiklerini ve bunlar göz yummayacaklarını vurguladı. Yaşanan son krizle beraber Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde nükleer silahsızlandırma konusunda daha güçlü bir koalisyon oluştuğunu ifade eden Burns, İran’a yaptırımlarının yakında BM gündemine geleceğini söyledi.
Siyasi gözlemciler, BM yaptırımlarının gündeme gelmesi ve bunların Irak’ta olduğu gibi İran petrolünü hedef alması durumunda küresel ekonomiye etkisinin büyük olacağından kaygı duyuyorlardı. Irak’ta bundan büyük zarar gören Ankara’nın da kaygısı bu yöndeydi. ABD Dışişleri Bakanlığının üçüncü adamı olan Burns bu konuya açıklık getirdi. Burns, İran yaptırımlarının petrol ile ilgili sektörler yerine Tahran yönetimine nükleer, biyolojik veya kimyasal silah sağlayacak sektörleri hedefleyeceğini belirtti.
Japonya’yı Güvenlik Konseyinde İstiyoruz
BM yeni Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’un liderliğinde örgüt içindeki reformların da hız kazanacağını vurgulayan Burns, Japonya’nın Güvenlik Konseyi daimi üyeleri arasına katılması gerektiğine inandığını ifade etti.
İran Konusunda Türkiye ile İşbirliği İçindeyiz
Konuşmasının ardından Amerika’nın Sesi Radyosu Türkçe Servisi’nin sorularını cevaplayan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı şunları söyledi:
“Başkan Bush ve Başbakan Erdoğan yaklaşık bir buçuk hafta önce Oval Ofis’te İran konusunda detaylı olarak konuştu. Ben de o toplantıdaydım. Türkiye’nin İran konusunda verdiği tavsiyeleri dikkatle dinliyoruz.”
Ankara-Washington iş birliğinin sadece İran konusunda olmadığını da belirten Burns, General Joseph Ralston Ankara'da olduğunu hatırlattı. Irak hükümetini PKK ile ilgili ciddi adımlar atmaya teşvik ettiklerini söyleyen Burns, “böylece Kuzey Irak’tan Türkiye’ye olası saldırıları önlemeyi amaçlıyoruz ve Türkiye’nin kendini PKK terörüne karşı korumasını destekliyoruz” dedi.
ABD’nin Ermeni Soykırımına Cevabı
Fransız Parlamentosu’nda ele alınacak olan ve Ermeni soykırımını reddetmenin cezalandırılmasını öngören düzenlemeye konusunda Ankara-Paris arasıdaki gerginlikle ilgili ise ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Burns, “İki ülke arasında yaşanan bir gerginlik konusunda ABD’nin birşey söylemesi doğru değildir; ancak ülkemizin yıllardır bu konudaki tavrı açıktır. Özellikle Bush yönetimi ve ondan önce de Clinton yönetiminin tavrı herkes tarafından biliniyor” dedi.
ABD Kongresi'ndeki Ermeni lobisi yıllardır, Washington yönetiminin 1915’deki olayları soykırım olarak tanımasını öngören yasa tasarını kabul ettirmeye çalışıyor; ancak Beyaz Saray bu konuda taviz vermiyor. 2000 yılında Başkan Bill Clinton ve Meclisi Başkanı Dennis Hastert, böyle bir tasarının kabul edilmesinin Amerika’nın ulusal çıkarlarına zarar vereceğini açıkça belirtmişler ve bunun Temsilciler Meclisi genel kurulunda oylanmasını engellemişlerdi.