Washington Post, Çin’i Sudan’ın Darfur bölgesine barış gücü gönderilmesi konusunda iki yüzlü davranmakla suçluyor. Gazete, Pekin’in bir yandan barış gücü fikrine destek verdiğini, bir yandan da Sudan hükümeti kabul etmediği sürece barış gücü gönderilmesine karşı çıktığını hatırlatıyor:
“Sudan hükümetinin barış gücünü kabul etmemesinin nedeni bu konuda yeterince uluslararası baskı uygulanmamasıdır. Amerika ve Avrupa bu konuda Sudan hükümetine çağrıda bulundu. Ancak Sudan’daki petrol yataklarına büyük yatırımlar yapan Çin, barış gücü askerlerini kabul etmesi için Sudan’a hiçbir baskı yapmadı. Tam tersine, Rusya’nın bu konudaki karar tasarısına karşı çıkması yönünde başarılı bir lobi faaliyeti yürüttü.”
New York Times ise 11 Eylül saldırıları sırasında yardıma koşan binlerce görevlinin, yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan sağlık sorunlarını gündeme getiriyor. Yeterli sağlık önlemleri alınmadan yürütülen yardım çalışmaları nedeniyle binlerce kişinin zehirli gazları soluduğunu hatırlatan gazete, federal hükümeti bu kişilere yardımcı olmaya çağırıyor:
“Bu insanların yardıma ihtiyacı var. Kongre ve Beyaz Saray, ülkenin neresinde olursa olsun zehirli tozlardan etkilenen bu kişilerin bakımı için gerekli parayı sağlamalıdır. Üstelik her 11 Eylül’de durumları daha da kötüleşen bu insanlar için gerekli olan para, bir an önce sağlanmalıdır.”
Boston Globe, Amerika’da büyük tartışmalara yol açan Göçmenlik Yasası üzerinde hala bir uzlaşma sağlanamadığına dikkat çekiyor. Yaklaşan ara seçimler nedeniyle göç meselesinin bir seçim malzemesine dönüştüğünü kaydeden gazete, Başkan Bush’tan gerçekçi ve uzlaştırıcı bir tavır sergilemesini istiyor:
"2004 seçimlerinden sonra ikinci kez seçilen Bush’un siyasi gücü çok fazlaydı. Ancak Irak savaşı ve iç politikadaki hatalar bu gücü büyük ölçüde azalttı. Kararlı bir lider imajı veren Bush, görevi süresi içinde buna uygun davranamadı. Ancak göçmenlik yasası konusunda gerekli çabayı gösterirse, siyasi nüfuz ve itibarını tekrar artırabilir.”
USA Today ise geçen yasama yılı içinde meydana gelen ve bir çok Kongre üyesinin de adının karıştığı skandalları hatırlatıyor ancak buna rağmen Kongre’nin hala gerekli reformları gerçekleştirmediğini vurguluyor. Gazete, özellikle lobi faaliyetleri ve seçim kampanyalarına yapılan bağışlar konusunda kapsamlı değişikliklere gidilmesi gerektiğini savunuyor:
"Washington’daki asıl skandal, Kongre üyeleriyle lobiciler arasında hediye verme ve karşılığında çıkar sağlama işleminin alışılagelmiş bir uygulama olmasıdır. Eğer Kongre üyeleri, bazı beklentiler içinde olan insanlardan tatil, yemek ve hediye kabul etmeyi rüşvet olarak görmüyorsa, belki de seçmenler 7 Kasım’daki seçimde bunu onlara hatırlatır.”