Irak’ta bir hafta önce yapılan anayasa referandumunun ardından oy sayımı hala devam ediyor. Resmi olmayan sonuçlar, seçmenlerin Irak anayasasına “Evet” oyu verdiğini gösteriyor. Bu duruma rağmen Ortadoğu uzmanları, Irak’ta demokratik ve barışçı bir ortamın oluşması için henüz erken olduğu görüşünde.
Seçimin ardından ortaya çıkan resmi olmayan sonuçlar, anayasanın, Irak’ın Kürtlerin yoğun olduğu kuzey ve Şiilerin yoğun olduğu güney bölgelerinde kabul edildiğini gösteriyor. Ülkenin iç bölgelerinde yaşayan Sünni Iraklılar, anayasaya karşı çıktı, ancak oy sayıları, anayasanın reddedilmesine yetmedi. Washington’daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Ortadoğu uzmanı Anthony Cordesman, referandumun resmi sonuçları anayasa lehinde çıksa bile, Irak’ta istikrarın hala sağlanamayacağını savunuyor:
"Irak istikrarlı bir demokrasi mi? İç savaş olduğunda bir diktatör mü ortaya çıkacak, yoksa ülke mi bölünecek? Bugün bir arada hareket eden partiler ileride bölünüp şiddete mi başvuracak, yoksa daha otoriter bir yaklaşım mı benimseyecek? Tabii ki bütün bunlar olabilir. Bu ülkede daha hiçbir şey istikrara kavuşmuş değil."
Sünni Araplar, diğer etnik ve dini unsurlara bölgesel özerklik tanıyan anayasaya karşı çıkıyor. Bazıları anayasanın, Irak’ın bölünmesine neden olabileceğini düşünüyor. Kürtlerin çoğunlukta olduğu Irak’ın kuzeyi ve Şiilerin yoğun olduğu güney bölgeleri ülkenin en büyük gelir kaynağı olan petrol açısından çok zengin alanlar. Saddam döneminde Irak’ta yönetimi ellerinde tutan Iraklılar, petrol zenginliğine sahip bu bölgelerin Irak’tan kopup diğer grupların denetimine girmesini istemiyor.
Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Ortadoğu programı başkanı Jon Alterman, Irak’taki direnişin belkemiğini oluşturan Sünnilerin, ülkenin geleceğine yönelik kaygıları olduğunu söylüyor:
"Sünniler, kurdukları ülkenin ellerinden çıkıp gitmesinden büyük kaygı duyuyor. Kürtler gerçekten bağımsızlık istiyor. Ülkenin güneyindeki Şiilerden çok azı, Irak’ın bölünmesinden endişe duyuyor. Ülkenin iç bölgelerinde yaşayan Sünniler ise, bölünmüş Irak’tan arta kalan bir devletle, hem gelir kaynaklarından hem de geleceklerinden mahrum kalmak istemiyor."
Amerikalı yetkililer, anayasanın onaylanmasının Irak’a istikrar getireceğini, uzun vadede de Amerikan askerlerinin bu ülkeden çekilmesini sağlayacağı görüşünde. Irak’ta halen 150 bin Amerikan askeri bulunuyor. Amerika aynı zamanda 30 Ocak’taki seçimleri boykot eden Sünnilerin, referanduma büyük oranda katılmasını, “bu grubun artık siyasi sürece katılmayı istediği” şeklinde yorumluyor. Yetkililer, Sünnilerin siyasi sürece katılmasının, direnişe verilen desteği büyük ölçüde azaltacağını da savunuyor.
Ortadoğu uzmanı Cordesman, anayasa referandumundan sonra Irak’ta istikrar sağlamak için atılması gerekli adımları şöyle sıralıyor:
"Irak halkı, birlikte çalışma ve gelir kaynaklarını paylaşma konusunda bir tavize yanaşabilir. Sünni Araplar, direnişe verdikleri desteği yavaş yavaş kesebilir. Kürtlerle Şiiler de, bunun hemen ardından kan davası başlatmazsa, belki mükemmel bir demokrasi elde edemeyebilirler. Ama yine de, Saddam döneminden daha iyi bir devlet kurabilirler. Üstelik ülke, iç savaş ya da bölünmeye sürüklenmek zorunda kalmayabilir."
Irak parlamentosunun referandumdan önce aldığı bir kararla, anayasa metninde ileride değişikliklerin yapılması mümkün olabilecek. Bu da Sünni bir partinin son anda karar değiştirip anayasaya destek vermesine yardımcı oldu.
Anayasanın resmen kabul edilmesi durumunda, Aralık ayında yapılacak yeni genel seçimlerin ardından yeni parlamento ve hükümetin kurulması bekleniyor.
Seçimin ardından ortaya çıkan resmi olmayan sonuçlar, anayasanın, Irak’ın Kürtlerin yoğun olduğu kuzey ve Şiilerin yoğun olduğu güney bölgelerinde kabul edildiğini gösteriyor. Ülkenin iç bölgelerinde yaşayan Sünni Iraklılar, anayasaya karşı çıktı, ancak oy sayıları, anayasanın reddedilmesine yetmedi. Washington’daki Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Ortadoğu uzmanı Anthony Cordesman, referandumun resmi sonuçları anayasa lehinde çıksa bile, Irak’ta istikrarın hala sağlanamayacağını savunuyor:
"Irak istikrarlı bir demokrasi mi? İç savaş olduğunda bir diktatör mü ortaya çıkacak, yoksa ülke mi bölünecek? Bugün bir arada hareket eden partiler ileride bölünüp şiddete mi başvuracak, yoksa daha otoriter bir yaklaşım mı benimseyecek? Tabii ki bütün bunlar olabilir. Bu ülkede daha hiçbir şey istikrara kavuşmuş değil."
Sünni Araplar, diğer etnik ve dini unsurlara bölgesel özerklik tanıyan anayasaya karşı çıkıyor. Bazıları anayasanın, Irak’ın bölünmesine neden olabileceğini düşünüyor. Kürtlerin çoğunlukta olduğu Irak’ın kuzeyi ve Şiilerin yoğun olduğu güney bölgeleri ülkenin en büyük gelir kaynağı olan petrol açısından çok zengin alanlar. Saddam döneminde Irak’ta yönetimi ellerinde tutan Iraklılar, petrol zenginliğine sahip bu bölgelerin Irak’tan kopup diğer grupların denetimine girmesini istemiyor.
Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Ortadoğu programı başkanı Jon Alterman, Irak’taki direnişin belkemiğini oluşturan Sünnilerin, ülkenin geleceğine yönelik kaygıları olduğunu söylüyor:
"Sünniler, kurdukları ülkenin ellerinden çıkıp gitmesinden büyük kaygı duyuyor. Kürtler gerçekten bağımsızlık istiyor. Ülkenin güneyindeki Şiilerden çok azı, Irak’ın bölünmesinden endişe duyuyor. Ülkenin iç bölgelerinde yaşayan Sünniler ise, bölünmüş Irak’tan arta kalan bir devletle, hem gelir kaynaklarından hem de geleceklerinden mahrum kalmak istemiyor."
Amerikalı yetkililer, anayasanın onaylanmasının Irak’a istikrar getireceğini, uzun vadede de Amerikan askerlerinin bu ülkeden çekilmesini sağlayacağı görüşünde. Irak’ta halen 150 bin Amerikan askeri bulunuyor. Amerika aynı zamanda 30 Ocak’taki seçimleri boykot eden Sünnilerin, referanduma büyük oranda katılmasını, “bu grubun artık siyasi sürece katılmayı istediği” şeklinde yorumluyor. Yetkililer, Sünnilerin siyasi sürece katılmasının, direnişe verilen desteği büyük ölçüde azaltacağını da savunuyor.
Ortadoğu uzmanı Cordesman, anayasa referandumundan sonra Irak’ta istikrar sağlamak için atılması gerekli adımları şöyle sıralıyor:
"Irak halkı, birlikte çalışma ve gelir kaynaklarını paylaşma konusunda bir tavize yanaşabilir. Sünni Araplar, direnişe verdikleri desteği yavaş yavaş kesebilir. Kürtlerle Şiiler de, bunun hemen ardından kan davası başlatmazsa, belki mükemmel bir demokrasi elde edemeyebilirler. Ama yine de, Saddam döneminden daha iyi bir devlet kurabilirler. Üstelik ülke, iç savaş ya da bölünmeye sürüklenmek zorunda kalmayabilir."
Irak parlamentosunun referandumdan önce aldığı bir kararla, anayasa metninde ileride değişikliklerin yapılması mümkün olabilecek. Bu da Sünni bir partinin son anda karar değiştirip anayasaya destek vermesine yardımcı oldu.
Anayasanın resmen kabul edilmesi durumunda, Aralık ayında yapılacak yeni genel seçimlerin ardından yeni parlamento ve hükümetin kurulması bekleniyor.