Yemin töreninin başkanın kendisinden çok, başkanlık kurumuyla ilgili bir merasim olduğunu belirten New York Times, böyle bir zamanda başkandan beklenen görevin ülkeyi birleştirici bir rol üstlenmesi olduğunu vurguluyor. Bush’un ayrıntılardan uzak soyut genellemeler üzerine dayalı bir konuşma yaptığı eleştirilerine katılan gazete, daha fazlasının da beklenemeyeceği yorumunda bulunuyor.
''Konuşmanın en beğenmediğimiz kısmı, Başkan Bush’un sosyal sigorta ve emekli sandığını özelleştirme politikasının reklamını yapmasıydı. Bush’un küresel demokrasiyi destekleme yönündeki sözleri de, belirli bir politikanın meşruluğunu sağlamaktan çok Amerikan ideallerinin dile getirilmesi olarak düşünülmelidir. Eskiden, yeni yemin eden bir başkan, kendisi tarih olduktan çok daha sonra da unutulmayacak sözler söylerdi. Bush’un konuşması ise ölümsüzlük iddiasını taşımaktan uzak, ancak günün anlam ve önemine uygundu.''
Washington Post ise, Bush’un bütün dünyaya demokrasiyi yaymayı amaçlayan sözlerini mercek altına alıyor ve bu düşüncenin ciddi bir biçimde hayata geçirilmesine çalışılması durumunda Amerika’nın diğer ülkelerle ilişkilerinin büyük bir değişime uğrayacağı yorumunda bulunuyor. Bush’un 21 dakikalık konuşmasında 27 kez bağımsızlık, 15 kez de özgürlük kelimesini kullandığını ancak bir kere bile Irak demediğini hatırlatan gazete, Başkanın demokrasiyi yayma hedefine nasıl ulaşacağına ilişkin ayrıntılara da girmediğini vurguluyor:
''Bush, Irak, İran ve Filistin’de olduğu gibi, demokrasiyi sadece Amerika’nın çıkarlarına uygun olduğu zamanlarda destekledi. Ancak Pakistan, Suudi Arabistan, Mısır, Rusya ve Çin’de olduğu gibi zulme karşı muhalefet, güvenlik veya ekonomi konusundaki politikalarla çeliştiğinde, Bush, geçtiğimiz dört yıl içinde olduğu gibi, çeşitli gerekçelerle zulmü görmezden gelmeyi tercih etti.''
Boston Globe gazetesi de Başkan Bush’un dünyada özgürlüğü artıracağı yolundaki sözlerini değerlendiriyor ve bu politikanın başkalarına saygı ilkesiyle uygulanması gerektiği görüşüne yer veriyor. Gazete, aksi taktirde Bush yönetiminin farklı düşünen insanlara kendi ideolojik görüşünü zorla dayatan bir konuma düşeceği uyarsında bulunuyor:
''Bush, “kendi ülkemizdeki özgürlüğün sürmesi , giderek özgürlüğün başka ülkelerdeki başarısına bağlı bir hale geliyor” dedi. Bu açıdan bakıldığında, Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi Amerika’nın askeri güç kullanarak diktatörleri devirmesi meşru sayılabilir. . Ancak Bush, “bu öncelikli olarak silahla sağlanacak bir görev değildir. Amerika, istemeyenlere kendi yönetim tarzını dayatmayacaktır” diyerek ideolojisine bir sınırlama da getirdi. Bush, Kuzey Kore ve İran gibi ülkeleri savaşla tehdit etmek yerine diplomasiyle ikna etmeyi tercih edebilirdi.''
New York Post da, Başkan Bush’un konuşmasında özgürlük ile küresel barış arasındaki bağlantının öne çıktığını belirtiyor. Bush’un Amerika’yı savunmanın yolunun bağımsızlık ve özgürlük ihraç etmekten geçtiği yönündeki sözlerini hatırlatan gazete, başkanın bu sözleriyle diğer ülkelere de mesaj verdiğini belirtiyor:
''Başkan Bush’un konuşması, hiç kuşkusuz, dünyaya verdiği sözler ve özgürlük arayışında olanlara Amerika adına verdiği destekle hatırlanacak. Bush, dün şu anda durup dinlenmeye hiç niyeti olmadığını açıkça ortaya koydu.''