ABD’nin batı eyaletleri Montana ve Wyoming sınırları içinde bulunan Yellowstone Ulusal Parkı, 150’nci yıldönümüne, kuruluşu sırasında parktan zorla çıkarılan yerli kabilelerin hikayelerini duyurarak girdi.
Yellowstone Ulusal Parkı, aralarında Old Faithful gayzerinin de bulunduğu, dünyanın en ünlü doğal harikalarına sahip. Daha az bilinen konuysa, arkeologlara göre, en az 11 bin yıl bu bölgede yaşamış olan Yerli Amerikalılar’ın hikayeleri.
Your browser doesn’t support HTML5
Yellowstone ulusal park ilan edildiği zaman, yerli Amerikan kabileleri buraları terk etmeye zorlandı. Parkın tarihi, beyazların keşiflerine odaklandı. Aradan 150 yıl geçtikten sonra şimdi ilk kez parka yerli çadırları dikilmeye ve bu toprakların ilk insanlarının hikayeleri dinlenmeye başladı.
Yıldönümü kutlamaları arasında kültürel faaliyetler ve Amerikan yerlilerinin parktaki geçmişlerinin incelenmesine yönelik toplantılar düzenlendi.
Kabilelerin zorla parktan çıkarılmaları 19’uncu yüzyılın sonlarında başladı. Şoşon-Bannock’ların yaşlısı Winona Tindore’nin ailesi son çıkarılanlar arasındaydı.
Tindore, “Büyükannem bana buraya gelmemem ve hakkında konuşmamam gerektiğini söyledi. Çünkü kendi yurdundan çıkarılması onun için kötü bir anıydı. Bu çok hassas bir konu, çünkü burası onun eviydi ve sonra ona evini terk etmesi ve bir daha geri gelmemesi söylenmişti. Ve hiçbir zaman geri gelemedi” diyor.
Karaayaklar’ın avukatı ve sanatçı Evan Thompson, kabilelerin, eskiden kalma geleneksel avlanma haklarını yeniden elde etmek için mahkemelere başvurmakta kullandıkları, yerli sanatçılarca ait bir sanat tarzını gösteriyor.
Thompson, “Kağıt ve kumaşa çizim sanatı, Büyük Düzlükler Yerlilerine özgü, yarı geleneksel olarak değerlendirebileceğim bir sanat türü. Tarihi bakımdan erkekler, hayvan derisinden yapılma çadırlarının ya da savaş gömleklerinin üzerlerini boyayarak bir savaşı kaydederlerdi. Sonuçta, rezervasyonların ortaya çıkması ve bizonların ortadan kaybolmasıyla deri çok nadir bulunur oldu. Dolayısıyla insanlar, tarihe kayıt geçecek bu çizimleri yapmak üzere askeri karargahlardan kağıt tedarik ediyordu” dedi.
Kutlamada, Muscogee kabilesi mensubu Soprano Kirsten Kunkle, “Toprağı Geri Alın” isimli bestesini ilk kez sundu.
Kunkle, “İnsanlar tabii ki bir daha Yellowstone’da yaşamayacak. Orası ulusal bir park. Ama biz kültürlerin bilinmesini istiyoruz. İnsanların, kabilelerin bir zamanlar burada ve Amerika’nın dört bir yanında yaşadıklarını kabul etmelerini istiyoruz. Ama biliyor musunuz, biz sadece rezervasyonlardan oluşmuyoruz. Biz sadece kumarhanelerden ibaret değiliz. Biz sadece yerli dansları demek değiliz. Bizim derin kültürel mirasımız var. Ayrıca, bizim için son derece önemli birçok noktamız var” dedi.
Kuzey Arapaho ve Kuzey Paiute sanatçısı Patti Baldes, üzerlerinde çeşitli kabilelerden, anneler ve kızları dahil, çifte dansçılar bulunan söğüt dallarından yapılma bir bizon heykeli yaratmış.
“Uzun yıllar ne hissedeceğimi bilemedim, çünkü Yellowstone ya turistler içindi ya da hiçbir şeye dokunamayacağım müzeydi” diyen Baldes, “Akranlarımın, bu topraklardan gelen insanların burada özgüvenle yürümesi, burada bulunmaktan gurur duyması gerçekten önemli” diye konuştu.
Park yöneticisi Cam Sholly, bu hikayeyi hiç kimsenin ataları burada yaşamış insanlardan daha iyi anlatamayacağını vurgu yaparak, “Yellowstone’ın Ulusal Park olmasından çok daha evvel buradaydılar. Özellikle 150’inci yıldönümü öncesinde çok önemli hazırlıklar yaptık. Tüm kabileler daha iyi bir iş çıkarabilmemiz için bize yardımcı oldu. Ulusal Park Servisi’nin iyisiyle kötüsüyle Amerika’nın hikayesini anlatma görevi var” dedi.
Sholly, parkın yıldönümü amacıyla yapılan hazırlıkların sadece bir defa için değil, kabilelerle birlikte gelecekte daha fazlasını yapmak için bir başlangıç noktası oluşturmasının önemli olduğunu belirtti.