Türkiye’nin İsrail ve diğer bazı Sünni Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirme çabaları Tahran’da dikkatle takip ediliyor. Bölgedeki jeopolitik hareketliliği ve İran-Türkiye-İsrail eksenine etkisini, İran uzmanı Alex Vatanka, VOA Türkçe’ye değerlendirdi
Türkiye’nin İsrail ve son yıllarda ihtilaflar yaşadığı diğer bazı Arap ülkeleriyle ilişkilerini normalleştirme girişimleri, İsrail’in de İbrahim Anlaşmaları altında bölge ülkeleriyle barış çabaları, bölgedeki jeopolitik dengelerde değişime işaret ediyor.
Türkiye, İsrail ve İran arasında son dönemde önemli karşılıklı ziyaretler oldu. Geçen hafta İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in ardından bu hafta da İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan Ankara'da temaslarda bulundu.
İlgili Haberler İran Olası Suriye Operasyonuna Sıcak Mesaj VerdiTüm bu gelişmeleri bölgede en yakından takip eden ülkelerin başında da İran geliyor. Bölgedeki bu hareketlilik, İran’ın politikalarına nasıl yansıyacak? İran, Türkiye’ye karşı duruşunu sertleştirecek mi? Yeni dinamikler İran-Türkiye-İsrail eksenine nasıl yansıyacak? Tüm bu soruları Washington’daki önde gelen İran uzmanlarından Ortadoğu Enstitüsü İran Programı Direktörü Alex Vatanka, VOA Türkçe’ye değerlendirdi.
“İran-Türkiye ilişkisi hem işbirliği hem rekabeti içeriyor”
Türkiye-İran ilişkilerinin rekabet olduğu kadar işbirliğini de içerdiğine dikkat çeken Vatanka, “Uzun bir zamandır İran ve Türkiye, mümkün olduğu ve iki tarafa da yarar sağladığı durumlarda işbirliği yaptıkları bir yol izledi. Bunun örneğini ticarette görebiliriz. İki ülke ticaret alanında her zaman sağlıklı ilişkiler içerisinde oldu” dedi.
Bununla birlikte özellikle Suriye, Irak, Lübnan ve Körfez Arap ülkeleri gibi yerlerde Türkiye ve İran’ın son birkaç yıldır yoğun bir rekabet yaşadığına işaret eden Vatanka, “Dolayısıyla bu, 85 milyon nüfusa ve önemli bir tarihe sahip iki büyük komşu ülke arasındaki ciddi bir ilişki. Şu ana kadar başardıkları husus, işbirliğine daha çok vurgu yapılmasını ve rekabetin kontrol altında tutulmasını sağlamak” diye konuştu.
Vatanka bunun yanında, Türkiye’nin Suriye’ye olası askeri müdahalesinin İranlı yetkililerde endişe yarattığını belirterek, “Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin planlarından kaygılılar çünkü İran, Beşar Esat rejimini desteklemeye büyük yatırım yaptı” ifadesini kullandı.
“İran’ın önem verdiği nokta Türkiye-İsrail normalleşmesi değil, bu sürecin kendisini hedef almaması”
İran’ın, Türkiye’nin Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail gibi üçüncü taraflar nezdinde yürüttüğü çabaları dikkatle takip ettiğini belirten Vatanka, “Ancak İranlılar açısından bu sürecin en önemli kısmı, örneğin Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini normalleştirmesi değil. İran’ın önem vereceği şey, Türkiye’nin İsrail’e ilişkilerini normalleştirmesiyle, İran’ın Türkiye ve İsrail’in ortak hedefi haline gelip gelmeyeceği. İranlılar’ı kaygılandıran bu. Bugün itibariyle Türk-İsrail yakınlaşmasının bu yöne doğru ilerlediği şeklinde bir işaret yok” dedi.
“İran bölgede jeopolitik duruşunu değiştirmeyen tek ülke, bu böyle devam edecek”
Bölgedeki yeni girişimlerin İran-Türkiye-İsrail üçgeni arasındaki dinamikleri nasıl etkileyeceği sorusu üzerine Vatanka, İran’ın, jeopolitik duruşunda gerçek anlamda pek fazla değişikliğe gitmeyen ve izlediği yolda devam eden tek bölge ülkesi olduğuna dikkat çekti.
İlgili Haberler Türkiye-İsrail İlişkilerinde Yeni Dönem mi Başlıyor?Vatanka, İranlılar’ın İsrail ve Körfez ülkelerinin yepyeni bir ilişki düzeyi başlatma gibi girişimleri hesaba katacağını ancak duruşlarını değiştireceklerini düşünmediğini kaydederek, “Çünkü Ayetullah Ali Hameney’in liderliğindeki İran rejimi temelde ideolojik olarak ajandasına çok bağlı ve bu durum İranlılar’ın esnek davranmasını çok zorlaştırıyor. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudiler ve Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın ziyaretiyle ilgili sergilediği türden esnekliği İran’ın siyasi modelinden bekleyemezsiniz çünkü bu model buna uygun şekilde tasarlanmadı. Ali Hameney gibi birisi ve İranlı liderler, bölgedeki diğer aktörlerde gördüğümüz türden değişiklikler yapmada esnek değiller ve çok katılar. Dolayısıyla bence jeopolitik olarak baktığımızda, bölgenin geri kalanının yeni ortaklıklar deneme çabasına gireceğini, İranlılar’ın ise bu sürecin az çok dışında kalacağını, izlediği yolda devam edeceğini ve yeni dostluklar aramak yerine geçmişten kalma dostlarına yakın durmayı sürdüreceğini bekleyebiliriz” diye konuştu.
“İran kendisine tehdit hissederse Türk topraklarında ve başka yerlerde de eyleme geçer”
Son dönemde İran’ın Türkiye’deki İsrailliler’e karşı saldırılar planladığı yönünde İsrailli yetkililer ve İsrail medyası kaynaklı iddialar çıktı. İsrail, Tahran’ın İstanbul’daki İsrailli turistleri öldürme veya kaçırma planları olduğu iddiasıyla 13 Haziran’da Türkiye’ye seyahat uyarısını en yüksek seviyeye çıkarmıştı. Aynı gün Lapid, yaptığı açıklamada, Türkiye’deki İsrailliler’e ülkeye dönme çağrısında bulunmuştu.
İsrail medyası da geçen hafta, İsrailli ve Türk istihbarat yetkilileri birlikte çalışarak Mayıs ayında Türkiye’de İran kaynaklı bir terör saldırısını engellediğini bildirdi. İran bu iddiaları reddetti.
İlgili Haberler “İstanbul’daki İsrailliler’e Saldırı İddiaları Gülünç”İran’ın Türkiye’de istihbarat faaliyetlerini arttırdığı, Türkiye ve İsrail’inse bu alandaki işbirliğini derinleştirmekte olduğu yönünde haber ve yorumlara da rastlanıyor.
Vatanka da, İran’ın Türkiye gibi ülkelerde istihbarat faaliyetlerini arttırmasının kendisini şaşırtmayacağını belirterek, “Bu büyük oranda İsrail ve Türkiye’nin İranlılar’a karşı ne karar alacağına bağlı olacak. Eğer İranlılar kendilerine bir tehdit geldiğini hissederlerse, bir adım atmaya çalışacaklarını düşünüyorum. Başarılı olurlar mı bu başka konu ama İran istihbaratının güçlü olduğunu düşündüğüm Türk topraklarında bence eyleme geçeceklerdir. Sadece Türkiye değil, başka yerlerde de; Körfez ülkeleri ya da Kafkaslar gibi yerlerde de kendisine karşı her türlü faaliyete karşı İran’ın harekete geçeceğini düşünebilirsiniz” dedi.
“Türkiye İsrail’i memnun etmek için İran’a karşı yeni bir cephe açmaz”
Bununla birlikte, İsrail-Türkiye yakınlaşmasının hemen İran’a odaklanacağını söylemek için de çok erken olduğunu ifade eden Vatanka, “Birincisi Türkler İran konusunda İsrail’le aynı sorunlara sahip değil. İsrail elbette İran’ı varoluşsal bir tehdit olarak görüyor ama İran, Türkiye’nin gözünde varoluşsal bir tehdit değil. Dolayısıyla Türkiye’nin İsrail’le daha iyi ilişkilere sahip olmak için ödemek isteyeceği bedelin açık uçlu olmayacağını düşünüyorum. Bence Türkler İsrailliler’i memnun etmek için İran’a karşı yepyeni bir cephe açmaya ilgi göstermeyeceklerdir. En azından İranlılar’ın bunu umduğu kanısındayım” diye konuştu.
İlgili Haberler İsrail ve Türkiye’den Karşılıklı Büyükelçi AdımıBiden yönetimi bölge politikasında Türkiye’ye özel bir rol biçer mi?
Peki tüm bu bölgesel gelişmeler Washington’da nasıl okunuyor? ABD, bölgedeki bu yeni oluşmakta olan jeopolitik dengelerde Türkiye’ye özel bir rol atfediyor mu? Türkiye, Biden yönetiminin Ortadoğu politikasında nasıl bir konumda?
Vatanka, Türkiye’nin etkili, NATO’nun ikinci büyük askeri gücü ve komşuları Suriye, Irak’la olduğu gibi zor sınırlara sahip bir olduğunu, bu nedenle kimsenin Ankara’yı göz ardı edemeyeceğini vurguladı.
Sırf bu nedenlerle bile ABD’nin Türkiye’yle diyalogda olması gerektiğini belirten Vatanka, “Türkiye görmezden gelip unutabileceğiniz bir ülke değil. Eminim Türkiye de bunun olmasına izin vermeyecektir, çıkarlarının hesaba katılması gereken bir ülke olduğunun herkesçe bilinmesini sağlayacaktır. Son dönemde bazı yaşananlarla Türkiye’nin kendi başına hareket edebildiğini gördük, örneğin Ermenistan’a karşı Azerbaycan’a sağladığı destek. Türkiye-İsrail işbirliği, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını yeniden almasına imkan tanımada belirleyici oldu” ifadelerini kullandı.
“İran’a karşı Türkiye’ye masada bir yer teklif edilebilir, Türkiye de bunu isteyebilir”
Biden yönetiminin daha büyük bölgesel ajandasının ne olduğu konusunda netlik olmadığını da vurgulayan Vatanka, "Başkan Joe Biden İsrail ve Suudi Arabistan’a gidecek ama odak noktası İsrail ve Suudi Arabistan arasında yeni bir ilişki, belki hatta diplomatik ilişki kurmak olacak. Dolayısıyla Türkiye, Biden’ın Ortadoğu ziyaretinin merkezinde olmayacak. Ama eğer Biden yönetimi İran’ın zarar verici olduğunu düşündükleri faaliyetlerine karşı azami düzeyde bir bölgesel ortaklık, ittifak yaratma çabasındaysa, Türkiye’ye masada bir yer teklif edebilirler. Türkiye’nin de bu masada yer almaya istek duymak için nedenleri olabilir. Çünkü daha önce dediğim gibi İran ve Türkiye’nin işbirliği olduğu kadar rekabet ilişkisi de var. Dolayısıyla Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da belki Türkler İran’ın gücünün azaldığını görmek isteyebilirler. Eğer bunu Amerikalılar’ın ve diğerlerinin yardımıyla başarırlarsa, bu belki Türkiye’nin çıkarına hizmet edebilir’’ dedi.
Ancak İran uzmanı, bunların hepsinin şu an için spekülasyon ve beklenip görülecek şeyler olduğunu hatırlattı.