Amerika’da enflasyon ve Ukrayna’daki savaşın etkileri derken ekonominin resesyona girip girmeyeceği tartışmaları yapılıyor.
Amerikan ekonomisinin bir ya da iki yıl içinde resesyona girebileceğini düşünenlerin sayısı artıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Amerikan ekonomisi Mart ayında işgücüne yaklaşık yarım milyon iş ekledi. Dow Jones Endeksi Mart ayında ortalama yüzde 6 yükseldi. İşsizlik oranı yüzde 3,6’ya düştü. Amerikalılar salgın döneminde 2,5 trilyon dolar biriktirdi.
Ama bu olumlu haberlere rağmen ülke ekonomisinin resesyona girebileceği tartışmaları artıyor.
Enflasyonun daha da artarak yüzde 8,5’a yükselmesi ve son 40 yılın zirvesinde olması, tartışmaları daha da alevlendiriyor.
Associated Press’in Beyaz Saray Muhabiri Josh Boak, “Amerikalılar işgücü piyasası gelişse de ekonomi hakkında olumsuz düşünüyor. Amerikalılar toparlanma olduğuna inanmıyor. İş rakamları benim gerçek durumumu anlatıyor demiyorlar. Bunun olumsuz bir tablo olduğunu düşünüyorlar” diyor.
Peki, Amerikan ekonomisi gerçekten resesyona girer mi?
Bazılarına göre bunun yanıtını tarih içinde aramak gerek.
Eski Maliye Bakanı Lawrence Summers koşulların Amerikan tarihinde resesyon öncesi dönemleri hatırlattığını söylüyor.
Summers’a göre son 75 yılda enflasyon yüzde 4’ün üzerine çıktığında ve işsizlik de yüzde 5’in altına düştüğünde Amerikan ekonomisi iki yıl içinde resesyona giriyor.
Summers da günümüz verilerine dikkat çekerek Amerika’nın gelecek yıl resesyona girme olasılığının yüzde 80 olduğunu belirtiyor.
Süre konusunda görüşler farklı aslında. Bazıları bir yıl bazıları iki yıl içinde resesyon olacağı görüşünde.
Reuters’ın anketine göre Amerikan ekonomisinin bir yıl içinde resesyona gireceğini düşünen ekonomistlerin oranı yüzde 25, iki yıl içinde resesyon bekleyenlerin oranı ise daha fazla, yüzde 40. Bu konuda özellikle enflasyonla büyüme rakamlarına dikkat çekenler de var.
Bazı uzmanlar enflasyonun büyüme rakamlarından fazla çıkmasının resesyonun habercisi olduğunu belirtiyor.
Amerika’da 2022’nin ilk çeyreğinde büyüme oranının yüzde 1,7 olması bekleniyor, bu da enflasyon rakamından bir hayli düşük.
Bazı ekonomistler tahvil piyasasının da resesyon işaretleri verdiği görüşünde.
Amerikan ekonomisinin resesyona girebileceğini ilk belirten büyük kuruluş Deutsche Bank olmuştu. Banka, Ukrayna savaşıyla Amerika ve Avrupa’da enflasyonun artış eğilimini gerekçeleri arasında sıralamıştı.
Özellikle de Ukrayna’daki savaşın küresel tedarik zincirinde neden olduğu sıkıntılarla, Amerika ve Avrupa Birliği’nde artan enerji maliyetleri ve emtia fiyatlarına dikkat çekilmişti.
Bankaya göre Amerika iki yıl içinde ekonomik durgunluğa girebilir.
Bununla birlikte gidişatın resesyon olmadığını düşünenler de azımsanmayacak oranda.
Yatırım yönetimi firması PIMCO’ya göre tahvil piyasalarının uyarıcı işaretlerine, enflasyona ve artan jeopolitik risklere rağmen Amerika’nın iki yıl içinde resesyona girmesi mümkün görünmüyor.
Bu yıl ve gelecek yıl resesyon riski düşük diyen yatırım uzmanı Erin Browne, modellerinin resesyon riskini tarihi ortalamanın üstünde gösterse de bunun endişe verici bir boyutta olmadığını söylüyor.
Browne’nin düşüncelerine katılanlardan biri de Avrupa’nın en büyük varlık yönetim şirketi Amundi’nin Amerika kolunun başındaki isimlerden biri olan Ken Monaghan.
Monaghan resesyon ihtimalini dışlamasa da yüksek getirili tahvil piyasasıyla özellikle Amerika’daki tüketici birikimlerinin temellerine bakıldığında yakın dönemde resesyon öngörmüyor.
Bir diğer Amerikan yatırım yönetimi şirketi merkezi New York’taki BlackRock’a göre de yakın dönemde resesyon beklenmiyor.
Ve Maliye Bakanı Jenet Yellen… Yellen bu konuda ne düşünüyor?
Enerjide Rusya’dan kaynaklanan tedarik zinciri sıkıntılarından en çok Avrupa’nın etkilenebileceği mesajı veren Yellen, Amerika değil ama Avrupa’da resesyon ihtimalini vurguluyor.
Yellen, “Özellikle daha hassas olan Avrupa’da resesyon olasılığından daha fazla endişeleniyorum. Ama gıda fiyatları ve enflasyondaki artış küresel büyümeyi de olumsuz etkileyecek gibi görünüyor” dedi.
Amerikan ekonomisinin çok güçlü olduğunu ve çok güçlü bir işgücü piyasasına sahip olduğunu belirten Amerika Maliye Bakanı, bununla birlikte ekonominin karşı karşıya olduğu sorunları da ciddiye almak gerektiği görüşünde. Bunlar güçlü ücret baskıları, enflasyon ve Çin’deki Covid kapanmaları yüzünden tedarik zincirinde beklenen sorunlar.
Kasım’daki Kongre ara seçimleri yaklaşırken resesyon tartışmaları Başkan Biden için iyi haber değil. Biden, enflasyonu düşürmek için elinden geleni yapacağı mesajı veriyor ve bu çerçevede zamana karşı yarışıyor.
Bir ankete göre Biden’ın enflasyona politikasına destek verenlerin oranı sadece yüzde 31, ekonomi politikasını destekleyenlerin oranıysa yüzde 37.
Seçimde Demokratlar’ın başarılı olması için bu oranların değişmesi gerekiyor.