Ukrayna’nın Zaporijya kentinde savaşın ortasında mahsur kalan Emrecan Tekin, eşi Anastasia Tekin ve iki yaşındaki oğulları Cihangir Tekin, Dışişleri Bakanlığı tarafından otobüsle tahliye edilerek Türkiye’ye ulaştırıldı. Tekin, eşi ve çocuğuyla İzmir’in Seferihisar ilçesinde yaşayan anne babasına kavuştu. Tekin’in Seferihisar’daki ailesinin evinde savaşın başladığı günden bu yana süren tedirgin bekleyiş, yerini buruk bir sevince bıraktı. Tekin ailesi savaştan kurtuldukları için mutlu olsa da Ukraynalı eşinin ailesi ve arkadaşları Zaporijya’da kaldığı için savaşın sürmesinden halen endişeli.
Türkiye’de evlendiği Ukraynalı eşi ve çocuğuyla altı ay önce aşçılık yapmak için Zaporijya’ya yerleşen ve kendini savaşın ortasında bulan Emrecan Tekin, VOA Türkçe’ye tahliye yolculuğunu şöyle anlattı: “Artık biz de ümidi kesmiştik son dakikaya kadar. Ama bakanlığımızın acil yapmış olduğu bir operasyonla sabah saat 5-6 civarında bizi bölgemizden, evimizden aldılar, ülkemize doğru yola çıkardılar. Ukrayna sınırından çıkmamız üç gün sürdü. Odesa şehrine doğru yola çıktık Zaporijya’dan. Direkt zaten tedirgin olarak çıktık. Geçtiğimiz güzergahlarda hem Ruslar'ın hem Ukrayna'nın elinde olan güzergahlar vardı. Tehlikeli bölgelerden geçtik. Odesa’ya vardık. Konsolosluğumuz bizi orada karşıladı. Orada yiyeceğimizden içeceğimize her şeyi karşıladılar. Bir gece konsolosluğumuzda geçirdik. Ertesi sabah Odesa’dan vapura binip Romanya'ya geldik. Romanya'dan da ülkemize doğru yola çıktık.”
Your browser doesn’t support HTML5
Beş günlük yolculuğun sonunda Türkiye’ye ulaştıklarını kaydeden Tekin, “Ukrayna'dan çıkana kadar çok zor bir yolculuktu. Yani her an bomba düşebilir. Bir savaş uçağı bizi vurabilir. Bazı kritik bölgelerden aracının farını kesip de gittik, ışıkları kapatıp da gittik karanlık yollardan. Biz o yolda giderken tabii devletimiz de 'canınıza hiçbir şekilde zarar gelmeyecek' diyordu. Ama biz geçtiğimiz güzergahlar Ruslar'ın elinde olduğu için tedirgin halde çıktık. Yani her an ölebilirsin. Büyük korkuyla geldik. Üç günde çıktık Ukrayna'dan. Ukrayna'dan çıktıktan sonra rahat bir nefes aldık. Emin ellere vardık” dedi.
“Çavuşoğlu bizzat arayarak bilgi verdi”
“Geride bir ülke değil dram ve acı bıraktık” diyen Tekin, tahliye sırasında şahit olduklarını, “Bunu anlatırken bile hala şu an hüzünleniyorum. Çünkü çok dram gördük. Yani parçalanmış şehirler, arabalar, duygu dolu insanlar yollarda. Savaşta ne yaşanabilirse en kötüsünü gördük. Biz gittiğimizde her şey çok güzeldi, insanlar mutluydu. Ama çıkarken gözyaşı bıraktık. Eşimin ailesi çünkü orada. Kalbimizin bir parçası orada kaldı. Parçalanmış evler, hastaneler, mezarlıklar, yollar, ağaçlar, ölmüş insanlar ve hayvanlar. Yani çok zor bir duygu” sözleriyle anlattı.
Tahliye öncesinde çok zor durumda olduklarını söyleyen Tekin, “Kimse askerin de ölmesini istemez ama sivillere yönelik saldırıların olduğu çok fazla hastaneler vuruldu, yetimhaneler vuruldu. Hiç askerin, polisin olmadığı evler vuruldu. Köprüler paramparça oldu. Yolda giden arabalar, bir an bir bakıyorsun üzerine bomba düşüyor. Silahla saldırıya uğrayanlar var. Markete gidip bir şey almak isteyen, su almak isteyen insanlara bile ateş açtılar. Tabii bulunduğumuz bölge nükleer santrale yakın olan bölgeydi. Bunun da bir tedirginliği vardı. Ya patlarsa ya da farklı bir şey olursa. Onun da vermiş olduğu bir psikolojik baskı vardı üzerimizde. Yiyecek ve su sıkıntımız vardı. Marketlerde yiyecek ve su bulamıyorduk. Tükenme noktasında değil artık tükenmişti. Hiç yoktu, stoklar da tükenmişti. Eczaneler zaten kuyruk. Bir tane, iki tane eczane açık. Onda da istediğimiz her şeyi bulamıyorduk. Çocuğumuzun bezini bile bulamadık” dedi. Tekin, Zaporijya’da mahsur kaldıkları süreçte Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bizzat telefonla arayarak tahliyeler konusunda bilgi verdiğini de belirtti.
“Savaş bizde çok büyük hasar bıraktı”
Eşinin ailesi orada kaldığı için çok endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Biraz önce eşim konuştu onlarla. Onlar da durumun şu an daha kötü olduğunu söylüyorlar. Yiyecek sıkıntısı çok fazla, su sıkıntısı çok fazla. Her gün sirenler daha çok çalmaya başlamış. Ama Ukrayna halkı Ukrayna askerlerine aşırı bir destek veriyor. Hem manevi hem maddi her konuda destekliyorlar. Yani böyle bir dayanışma ben görmedim. Çorap olsun, giyecek olsun, yemek olsun, ekmek olsun, şu an aşırı destek veriyorlar. Ben de bu dayanışmaya destek oldum. Elimden geldiğince yemek yapmaya çalıştım. Hatta siperlere kadar yemek götürdüğümü biliyorum” diye konuştu.
Yaşadıklarının psikolojilerini çok ağır etkilediğini kaydeden Tekin, “Savaş bizde çok büyük hasar bıraktı. Yani bir ay, belki uzun bir süre, belki psikolojik destek almadan eski halimize dönemeyiz artık” dedi.
“Her şey eski haline döndükten sonra Ukrayna’ya dönmek isteriz”
Çocuklarını savaştan korumak için Türkiye’ye geldiklerini vurgulayan Tekin, “Aslında biz bir şekilde kalmak istedik. Ben hatta çok gelmek istemedim. Eşim de çok gelmek istemedi ama çocuğumuzun savaşı görmemesi için yani onda büyük bir hasar bırakmaması için geldik. Yoksa dönmek istemiyorduk. Çünkü burası bizim kendi vatanımız ama orası da bizim vatanımız. Eşimin ülkesi ama kendi ülkem gibi sevdim orayı. Halkı inanılmaz bir halk. Yani savaş var diye kaçmıyorlar. Herkes çocukları için geliyor, yani çocukları savaş görmesin diye. Biz de çocuğumuz için geldik” diye konuştu.
Savaşın en kısa zamanda bitmesini ve Ukrayna’ya yeniden dönmeyi isteyen Tekin şunları söyledi: “Çok zor bir durum hem bizim için hem orada yaşayan insanlar için. Çünkü biz orada evimizi bıraktık, işimizi orada bıraktık, ailemizi orada bıraktık, mecbur döneceğiz. Orası artık bizim ikinci vatanımız diyoruz. Çünkü eşimin ülkesi. Çocuğum orada okula başladı. Kayınvalidem orada, babamız orada, dedemiz orada, her şeyimiz orada. Sonuçta kalbimizin bir parçası orada. Dönmek isteriz tabii her şey eski haline döndükten sonra.”
“Çok üzüntülüydük, çok sevinçliyiz şimdi”
Emrecan Tekin’in anne babası da oğlu ve ailesine kavuştuğu için çok sevinçli. VOA Türkçe’ye konuşan anne Dudu Tekin, “Çok üzüntülüydük. Çok sevinçliyiz şimdi. Allah herkese kavuştursun. Allah herkesten razı olsun. Torunumu kucağıma aldım. Oğlum geldi, gelinim geldi, çok mutluyum. Ama çok sıkıntı çektik 15 gündür. Çok şükür Allah'a, serbeste çıktık. Allah oradakileri de kurtarsın. Dünürlerimin de Allah yardımcısı olsun. Herkes sağ selamet kurtulsun. İnşallah savaşın bitmesini bekliyoruz. Çocuğum geri yerine dönecek. Evi var, barkı var, ailesi var orada. İnşallah biter” dedi.
İlgili Haberler Savaşta Mahsur Kalan Tekin Ailesi Tahliyeyi BekliyorOğlu ve ailesinin tahliye edilmesini bekledikleri süreci gözyaşlarıyla anlatan baba Mustafa Tekin ise “Torun bir tane. Emrecan her yerde kendini kurtarır. Ama gelinimle torunum bambaşka. Nasıl kurtarsın? Emrecan bir şekilde dışarıda da yatar, sığınakta da yatar ama o sabi, o küçücük yavrum, o orada kaldıkça ben burada ağladım. Çok kötü geçirdim” dedi.
Torunuyla kavuşmasını “Ben ona sarıldığım zaman dünyalar benim oldu, sanki yeniden doğdum” sözleriyle anlatan baba Tekin şöyle konuştu: “Çünkü o bir bambaşka. Diğer torunlar da hepsi aynı ama en ufak bu olduğu için daha çok şey yaptık. Bir de annesi yabancı olduğu için, bir garip, geldi bize sığındı. Onu el üstünde tutmaya mecburuz. Çünkü o bize bir emanet. Cenabı Allah’ın kaderi, şansı, talihi bizi denemiş. Biz ona elimizden geldiğince sahip çıkacağız. El üstünde tutacağız. Tabii ne kadar olsa da üzülüyor. Annesi babası orada. Biz de üzülüyoruz ama inşallah çabuk geçer bu savaş belası. Allah kimsenin başına vermesin. O da kavuşur annesine, babasına. Şu anda ne kadar mutlu olsa bizim yanımızda, illa ki aklı orada. Şu anda biz ondan daha çok üzülüyoruz. O üzüldükçe biz de üzülüyoruz. Allah devletimize zeval vermesin. Arayan, soran, eş dost, sizlerin sayesinde çok yere ulaşıldı. Allah razı olsun. Devletimiz el attı. Evimize kadar getirdi.”