Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu, Alsancak Tren Garı önünde elektrik ve doğalgaz zamlarının geri alınması için basın açıklaması yaptı.
“Zamlar geri alınsın, özelleştirmeler iptal edilsin” yazılı pankartın arkasında biraraya gelen katılımcılar, “Zam zulüm işsizlik, işte AKP”, “Sefalete teslim olmayacağız”, “AKP elini cebimizden çek” sloganları attı.
Açıklama öncesinde KESK ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) İzmir Şubesi üyeleri, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) özelleştirilmesine karşı başlatılan “Sürgün, Baskı ve Özelleştirmelere Karşı 58’inci Hafta” oturma eylemini birlikte gerçekleştirdi. Eylem sırasında Tarkan’ın geçen hafta yayınladığı “Geççek Geççek” şarkısı da dinletildi.
Your browser doesn’t support HTML5
Ardından KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Necip Vardal, basın açıklamasını okudu. KESK’in bu hafta boyunca tüm yurtta zamları protesto etmek için eylem ve etkinlikler düzenleyeceklerini duyuran Vardal, son dönem akaryakıt, elektrik ve doğalgaz fiyatlarına gelen zamların halkı ve kamu emekçilerini yoksullaştırdığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temel gıda ürünlerindeki yüzde 8’lik KDV’nin yüzde 1’e düşürüldüğünü açıklamasına değinen Vardal, “Bugün 84 milyon, fahiş zam yapılan elektrikte kısmi indirim, gıda ürünleri fiyatlarına yansıyıp yansımayacağı dahi belirsiz olan KDV indirimi gibi, bataklığı kurutmak yerine tek tek sivrisinek avlamaya dayalı düzenlemelerle oyalanmak istenmektedir” dedi.
“Özel sektör enerji alanından sonuna kadar beslenmiştir”
Bu düzenlemelerin bugün tek başına çözüm üretmesinin mümkün olmadığını söyleyen Necip Vardal, zamların nedeninin kamu sektörlerinde yapılan özelleştirmeler olduğunu belirtti.
Vardal, “Türkiye’de enerji alanı, bağımlılığın ve özelleştirme soygunun en derin yaşandığı alan olarak öne çıkmaktadır. Yıllardır ‘enerjide dışa bağımlılığı azaltacağız’ denilmesine rağmen atılan her adım ters yönde olmuştur. Atılan adımların sonunda doğal gazın Türkiye elektrik üretimindeki payı yüzde 50’den yüzde 30’a düşmüştür. Fakat iddia edildiği gibi enerjide dışa bağımlılık azaltılmamış tam tersine artmıştır. Çünkü doğal gazın yerini ithal kömür almıştır. Öte yandan enerji alanındaki özelleştirmeler sonucunda devletin elektrik üretimindeki payı hızla azalmıştır. Söz konusu pay sadece son 20 yıl içinde yüzde 60’tan yüzde 20’ye düşmüştür. Devletin elektrik dağıtım payı içindeki düşüşü ise çok daha can alıcıdır. 20 yıl önce elektrik dağıtımının tamamı yani yüzde 100’ü devlet tarafından yapılıyorken bugün devletin elektrik dağıtımındaki payı sıfırlanmış, elektik dağıtımının tamamı özel sektöre devredilmiştir. Özel sektör oldukça karlı olan enerji alanından hem üreten hem dağıtan hem de pazarlayan olarak sonuna kadar beslenmiştir” ifadelerini kullandı.
“Özel şirketler EÜAŞ’ın elektriği üzerinden iki kez kazanmaktadır”
Elektrik üretimini gerçekleştiren devlet kurumu olan Elektrik Üretim A.Ş’nin (EÜAŞ) dağıtım şirketlerine sattığı kilovat bedelinin faturalara çok daha fazla yansıtıldığını kaydeden Vardal, “Bugün EÜAŞ ürettiği elektriği dağıtım şirketlerine 31,86 kuruşa satmaktadır. Aynı elektriği üreten şirketlerin bizim faturalarımıza enerji bedeli olarak yansıttığı tutar ise 210 kilovat saate kadar 79,5 kuruş, 210 kilovat saat üstü için ise 134,88 kuruştur. Bu tutarlar sadece faturalarımıza yansıyan enerji bedelidir. Tüm elektrik dağıtımı artık özel sektörün elinde olduğu için, özel dağıtım şirketleri bunun üzerine kilovat başına 33 kuruş dağıtım bedeli eklemektedir” diye konuştu.
Özel şirketlerin EÜAŞ’ın elektriği üzerinden iki kez kazandığını vurgulayan Vardal, “İlkinde EÜAŞ’tan 1 liraya aldığı elektriği 2,5 liraya, hatta 210 kilovat saat üstünde 4 liraya satarak aradaki farktan kazanmaktadır. İkincisinde sadece dağıtım işi yaparak EÜAŞ’ın üretimden kazandığından fazlasını kazanmaktadır. Bunların üzerine vergi ve fonlar ve bakım, onarım, kayıp kaçak, sayaç okuma bedeli şişirilmiş kalemler eklendiğinde 210 kilovat saate kadar olan faturalarda toplam bedel kilovat başına 137,3 kuruşa, 210 kilovat saat üstü faturalarda ise kilovat saat başına 206 kuruşa çıkmaktadır” dedi.
“Kamunun 1 liraya ürettiği elektriğe biz 7 lira ödüyoruz”
Türkiye’deki elektrik enerjisi fiyatlarının artışında küresel çaptaki artışların etkisini de kabul ettiklerini kaydeden Vardal, “Ancak iktidarın 1 Euro’nun 16 TL’ye dayandığı koşullarda alım gücünü yok sayarak ‘Avrupa’da en ucuz elektriği biz veriyoruz’ açıklamasının gerçeği yansıtmadığı açıktır. Her şeyden önce son zamlarla birlikte elektrik maliyetinin 6 katını dağıtım ve üretim şirketlerine verip, kendi payını alan bir devlet tablosu ile karşı karşıyayız. Yani Türkiye’de kamunun 1 liraya ürettiği elektriğe biz 7 lira ödüyoruz” diye konuştu.
Devletin elektrik dağıtım şirketlerinin borçlarını ödeyebilmesi için karlılığını arttırmaya destek olduğunu öne süren Vardal, “Söz konusu şirketler yıllar önce iktidar tarafından hayata geçirilen özelleştirme politikaları ile oldukça karlı hale getirilen alan kendi kaynakları ile değil, dışarıdan aldıkları döviz kredisi ile girmiştir. Ancak 2018 yılından itibaren kurda yaşanan artışla borçları katlanmış, 40 milyar doların üzerindeki kredi borcu yeniden yapılandırılmıştır. İşin özü 21 dağıtım şirketi ve bir avuç enerji şirketinin hem yüksek karı devam etsin hem de devasa borçları ödensin diye fahiş oranlı zamlar halkın üzerine yıkılmaktadır” ifadelerini kullandı.
“EÜAŞ halka doğrudan elektrik verdiğinde kilovat saat tutarı 70,8 kuruşa inmektedir”
Türkiye’deki mesken abonelerinin elektrik kullanımının devletin elektrik üretim kapasitesinden karşılanabileceğini söyleyen Vardal, “Türkiye’deki mevcut 47 milyon 84 bin 919 abonenin yüzde 82,2’si meskendir. Meskenlerin tüketimi toplam tüketimin dörtte biridir. Söz konusu meskenlerin yüzde 60’ının aylık elektrik tüketimi ise 150 kilovatın altında kalmaktadır. EÜAŞ mevcut durumda toplam elektriğin beşte birini üretmektedir. Yani bir kamu kuruluşu olan EÜAŞ mevcut durumda bile 38,7 milyon mesken abonesine elektik satacak potansiyele sahiptir. EÜAŞ bir avuç özel üretim ve dağıtım şirketlerini aradan çıkarıp halka doğrudan elektrik verdiğinde bugün 210 kilovata kadar 137,3 kuruş olan kilovat saat tutarı 70,8 kuruşa inmektedir. Bunun karşılığı mevcut faturada yüzde 120 azalmadır. 210 kilovat üstü, ticarethane ve sanayi için ise zamların geri alınması, alınan vergilerin piyasa fiyatı ile fark için karşılanması yeterli olacaktır” dedi.
Vardal basın açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün, bir avuç mutlu azınlık dışında kalan başta dar gelirliler ve ücretli kesimler olmak üzere milyonlarca insan enerji fiyatlarındaki bu devasa artış sonucunda ısınma ile beslenme arasında seçim yapmaya zorlanmaktadır. Milyonlar artan gıda fiyatları yüzünden yeterince beslenemediği gibi sert geçen kış koşullarında yeterince ısınamadığı halde nerdeyse kira giderlerine ulaşan elektrik ve doğalgaz faturaları ile baş etmeye çalışmaktadır. Tüm bunlar 21 dağıtım şirketi ve sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen enerji şirketinin çıkarının 84 milyonun çıkarının üzerinde tutulmasının, yıllardır süren özelleştirme talanının sonucudur.”
“Demiryolları TEDAŞ olmasın”
Açıklamada, BTS İzmir Şubesi tarafından TCDD’nin özelleştirilmesine karşı başlatılan eyleme de şu sözlerle destek verildi: “Demiryolları ve Demiryolları’na ait araziler de haraç mezat satılmaya, devredilmeye devam ediyor. BTS’li emekçiler demiryolları TEDAŞ (21 bölgesel elektrik dağıtım şirketine bölünerek özelleştirilen iktisadi devlet teşekkülü) olmasın, demiryolları halkın gözünde saygın bir konumda olsun diye, ‘liyakat sahibi, ehli olan idareciler tarafından yönetilsin’ dedikleri için, ‘demiryolu halkındır’ dedikleri için, demiryollarına sahip çıktıkları için soruşturmalar, sürgünler, türlü baskılar gördüler. Direnen BTS’liler sürgünlerden döndü; aldıkları cezaların pek çoğu mahkemeler tarafından iptal edilirken sürgün edenler, ceza yağdıranlar, sendikal faaliyetleri engelleyenler yerlerinden, görevlerinden oldu. Neoliberal politikalar bugün demiryollarına saldırıyor. Kurum rant uğruna, yandaş uğruna, ehli olmayan yöneticiler uğruna satılmak isteniyor. Demiryolları satıldığında daha pahalı ve emniyetsiz bir tren seyahati halkı bekliyor. Bunu önüne geçmek için bu meydanlardan yine haykırıyoruz. Demiryolları TEDAŞ olmasın.”