Avrupa Ekonomisi Kaygıları Arttırıyor

Your browser doesn’t support HTML5

17 üyeli euro bölgesindeki ekonomik hassasiyet, işsizlik rakamlarının rekor düzeye çıkması ve imalat sektöründeki faaliyetlerin son üç yıldır olduğu gibi durağan kalmasıyla yeniden arttı.

Avrupa Birliği, Pazartesi günü euro bölgesinde işsizlik oranının Mayıs’ta yüzde 11,1’e çıktığını, bunun da euro kullanımının başladığı 1999’dan buyana rekor olduğunu açıkladı. Şu anda 17 milyon kişi işsiz, yani iki yıl içinde işsiz sayısı 2 milyon artmış durumda.

En kötü işsizlik ağır borç yükü altındaki İspanya’da. Bu ülkede her dört kişiden biri ve gençlerin de yarısından fazlası işsiz.

Markit Economics adlı araştırma şirketine göre de Haziran’da euro kullanan ülkelerde imalat sektörü, ekonomik büyüme sınırının altında kaldı, 2009’dan buyana en düşük seviyesine indi.

Markit Economics uzmanı Rob Dobson, imalat sektörünün zayıflamasının işsizliği de körüklediğini söylüyor: “İstihdam, Almanya’da bile düşmeye başladı. Araştırmamız, İrlanda dışında bütün Avrupa ülkelerinde işsizliğin arttığını gösteriyor. Bu da ekonominin kötüye gittiğinin en önemli kanıtı.”

Euro kullanan ülkelerde ekonomi aylardır durağan, hükümetler bütçe açığıyla mücadele ederken kemerleri sıkma politikaları uyguluyor ve bu da büyümeyi engelliyor. Avrupalı liderler bu ülkelerin ekonomilerini düzeltmek amacıyla 150 milyar dolarlık yeni bir kalkınma paketine onay verdi. İtalya ve İspanya’nın borç alma koşullarını hafifletecek bazı politikaları da onayladı.

Bazı gözlemciler Avrupa Merkez Bankası’nın euro bölgesi ülkelerine destek amacıyla kredi faiz oranlarını yüzde 1’den yüzde 0,75’e düşüreceğini tahmin ediyor.

Brüksel toplantısında alınan kararlar borsaları olumlu etkiledi. Bundan böyle kurtarma paketlerindeki para doğrudan krizdeki bankaları güçlendirmek için kullanılacak.

Kurtarma paketindeki paranın şimdiye kadar olduğu gibi hükümetler aracılığıyla bankalara yönlendirilmek yerine doğrudan bankalara aktarılması konusunda sağlanan anlaşma uzmanlara göre olumlu. Çünkü böylelikle borcu hükümetler üstlenmiş olmuyor.

Daiwa Capital Markets adlı borsa şirketi araştırma direktörü Grant Lewis, bunun geçici bir rahatlama sağlayacağını söylüyor.

Lewis: “İspanya’nın borçlarıyla gayri safi yurtiçi hasılası arasındaki oran, rahatlama olursa çok yüksek olmayacak. Yüzde 10 civarında olması mümkün. Bu yararlı olur mu? Elbette ama ekonomiyi sadece bir süre rahatlatır. Esas sorun olan euronun geleceği konusuna eğilmek şart.”

İspanya ve İtalya’nın borçlanma maliyeti, faiz oranı yüzde 7’ye yaklaştığı için daha da ağırlaşmıştı. Bunun sürdürülmesi çok zor. İspanya 125 milyar dolarlık bir kurtarma paketi almaya hazırlanıyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, toplantıda ilk geri adım atan liderin kendisi olduğu yolundaki haberleri yalanladı ve yeni bir kurulun bankalar üzerinde sıkı bir kontrol uygulayacağını vurguladı.

Merkel, “Diğer liderlerle birlikte, bu kurallara uyulması gerektiğini vurguladım. Bence iyi bir anlaşma oldu” dedi.

Uzman Grant Lewis, euro krizi sona erinceye kadar daha çok zirve yapılması gerekeceğini ve daha çok ödün verileceğini söylüyor: “Alman vergi mükelleflerinden, durumlarını anlamakta zorlandıkları, aynı görüşleri paylaşmadıkları ülkelerin borçlarına kefil olmalarını istiyorsunuz. Bunu yapmakta isteksiz davranmaları çok doğal, para üzerinde kontrolları olmasını istiyorlar.”

Uzmanlara göre, Brüksel zirvesi, güney Avrupa ülkelerine istediklerini vermiş olabilir. Ancak Almanya Başbakanı Angela Merkel, parayı nasıl harcayacakları konusunda söz hakkı verilmezse başka borç krizlerine çözüm bulmayı reddediyor.