Türkiye’de 2021-2022 eğitim öğretim yılı bugün başladı. İlk ve orta öğretimde 18 milyondan fazla öğrenci ve 1 milyon öğretmen ders başı yaptı.
2020 yılının Mart ayında baş gösteren COVID-19 salgını nedeniyle Türkiye’de yüz yüze eğitim yapılamıyordu.
Erdoğan: “Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız”
Yeni eğitim-öğretim yılının açılışı nedeniyle Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde düzenlenen törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni ders zilini çaldı.
Cumhurbaşkanı, törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin ancak modern eğitimle muasır medeniyetler seviyesine ulaşabileceğini söyledi.
Erdoğan, “Devletimizin tüm imkanlarını seferber ederek salgının yoğun seyrettiği dönemlerde, yavrularımızın eğitimden kopmamalarını sağladık. 2 milyon tablet bilgisayarı temin ettik. EBA TV platformlarıyla, eğitimi başarıyla yürüttük. Aşının etkinliğine dair bilimsel verilerin açıklanması, bizi yüz yüze eğim için daha çok cesaretlendirdi. Milli Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız okullarda alınması gereken önlemleri birlikte belirledi. Hijyen, temizlik malzemeleri ve maske tedariki sağlayarak velilerimizin, çocuklarını güvenle okula göndermelerini sağlayacak altyapıyı sağladık. Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız. Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine kaliteli ve modern eğitimle ulaştırabiliriz. Eğitimi Türkiye’nin geleceğine yönelik en önemli konu olarak görüyoruz” dedi.
Erdoğan: “Devlet olarak zorlayıcı yollara başvurmak istemiyoruz ama aşı imkanını değerlendirmek şarttır”
Türkiye’nin dünyada en fazla aşı yapan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, COVID-19 salgınıyla daha güçlü mücadele etmek için aşı olmayan veli ve öğretmenlere aşı olmaları çağrısında bulundu.
Cumhurbaşkanı, “Vatandaşlarına yaygın aşı imkanı sağlayan ülkelerin ilk sıralarında yer alıyoruz. Gönüllülük esasıyla devam ettirilen toplam aşı sayımız, 100 milyona doğru gidiyor. İsteyen her vatandaşımız aşıya erişebiliyor. Halen birçok ülkenin kitlesel aşılamada sorunlarla karşılaştığını düşündüğümüzde bu tablo başarıdır. Milli Eğitim Bakanlığı'mızda kurduğumuz altyapıyla, okullardaki hastalık seyrini yakından izliyoruz, izleyeceğiz. Sırası gelmiş tüm vatandaşlarımızı, eğitim camiasını ve velileri aşılarını olmaya davet ediyorum. Devlet olarak zorlayıcı yollara başvurmak istemiyoruz ama aşı imkanını değerlendirmek şarttır. Aşıyla ilgili sosyal medya mecralarından yayılan bilgi kirliliğine, vatandaşlarımız itibar etmemelidir. Salgının önüne geçmek hepimizin önlemlere uymasına bağlıdır” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan COVID-19 Vaka Rehberi
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, birlikte “Okullarda COVID-19 Pozitif Vaka Çıkması Durumunda Yapılması Gereken Uygulamalar Rehberi” hazırladı.
Rehbere göre, bir sınıfta öğrencilerden herhangi birine COVID-19 pozitif tanısı konulması durumunda öğrenciler izlemeye alınacak, ancak okula gitmeye devam edecekler. Aynı durumda öğretmenler de izlemeye alınacak ve eğitim vermeye devam edecekler.
Pozitif vaka çıkan sınıfta görev alan öğretmenler ve o sınıfın diğer öğrencilerinin okula girişinde, 14 gün boyunca günde en az iki defa semptom sorgulaması yapılarak ateş ölçümleri yapılacak ve bunlar kayıt altına alınacak.
Bu sınıftaki çocukların teneffüs saatinin diğer sınıflardan farklılaştırılması sağlanacak.
Bir öğrencinin pozitif çıkması durumunda aynı sınıfta 10 gün içinde 2. kez vaka çıkarsa o sınıf öğrencilerinin tamamı, yakın temaslı olarak kabul edilecek. Bu öğrenciler eve gönderilecek ve 14 gün boyunca “temaslı” takibine alınacak.
Öğretmenin pozitif çıkması durumunda, öğretmenin okul dışında riskli bir teması yoksa ilk pozitif vaka çıkan sınıftaki tüm öğrenciler yakın temaslı kabul edilecek. Bu öğrenciler eve gönderilecek ve 14 gün boyunca temaslı takibine alınacak.
Ayrıca bu durumda okulda tüm öğretmenler, temaslı kabul edilecek ve maske takmak koşuluyla eğitime devam edecekler.
Bir sınıfta öğretmen COVID-19’a yakalanırsa ne olacak?
Sınıfta ders veren öğretmende Covid-19 virüsü saptanması durumunda yapılacaklar da rehberde yer aldı.
Bir sınıfta öğretmen COVİD 19’a yakalanırsa, öğrenciler temaslı kabul edilecek ve kuralına uygun maske takmak koşuluyla okula devam edecek. Diğer öğretmenler temaslı kabul edilip maskeyle çalışmaya devam edecek.
Temaslı öğretmenler ve pozitif öğretmenin derse girdiği sınıftaki öğrenciler, okul tarafından 14 gün boyunca en az 2 ders saati arayla, günde iki kez semptom sorgulaması yapılarak ateş ölçümleri gerçekleştirilecek ve bunlar, kayıt altına alınacak. Semptom belirten veya yüksek ateş tespit edilenler, sağlık kuruluşuna yönlendirilecek. Sağlık kuruluşunun değerlendirmesine göre bu kişiler, okula devam edecek veya vaka olarak kabul edilecek.
Servislerde ve okul öncesi eğitimde pozitif vaka olursa ne yapılacak?
Servislerde öğrencilerden birinde COVID-19 virüsü saptanması durumunda öğrenciler temaslı kabul edilecek ve kuralına uygun maske takmak koşuluyla okula devam edecekler. Bu durumda, servis şoförü ve rehber personel temaslı kabul edilecek ve maske takmak koşuluyla çalışmaya devam edecek.
Okul öncesinde pozitif vaka çıkması durumunda tüm sınıf yakın temaslı kabul edilecek.
Bu sınıftaki tüm öğrenciler, yakın temaslı kabul edilerek eve gönderilecek ve 14 gün boyunca temaslı takibine alınacak.
Kreşlerde de öğretmen veya öğrencilerden birinin okula pozitif olduğu halde gelmesi durumunda, bu sınıftaki öğrencilerin hepsi yakın temaslı olarak kabul edilerek eve gönderilecek ve 14 gün boyunca temaslı olarak takip edilecek.
Diyarbakır'dan Kürtçe eğitim talebi
Yeni eğitim yılının başlaması nedeniyle Diyarbakır'dan da farklı iki talep geldi.
Kürtçe ile ilgili çalışmalar yapan Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği, Kürtçe eğitim talep etti. Dernek Eş Başkanı Rıfat Roni, Kürtçe ve diğer dillerin yeni eğitim yılında yok sayıldığını söyledi. Türkiye'deki yetkililerin Kürtçe'yi beka sorunu olarak gördüğünü savunan Roni, Birleşmiş Milletler'e üye 113 ülkede çok dilli eğitim olduğunu savundu. Roni, “Anadilde eğitim hiç bir ülkenin bölünmesine neden olmadı. Hatta anadilde eğitim, toplumda hoşgörü ve huzuru sağlıyor. Buradan Eğitim Bakanlığı'na, yetkililere çağrı yapıyoruz, bu yanlıştan bir an önce dönün, inkar ve asimilasyon politikalarından vazgeçin. Çok dilli eğitimi hayata geçirerek, Kürtler'den, 98 yıldır anadilde eğitim verilmediği için özür dileyin” dedi.
DIERG'den 'sınıf mevcutlarını azaltın' çağrısı
Bu arada okul öncesinden üniversiteye kadar, eğitim-öğretimde yaşanan sorunların tespit edilmesi, izlenmesi, araştırılması, değerlendirilmesi, raporlar hazırlanması, paneller, çalıştaylarla özel ve genel konuların tartışılması, sorunlara çözüm yollarının aranması amacıyla kurulan Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG)’den de bir öneri geldi. DIERG'den yapılan yazılı açıklamada kentte kalabalık sınıfların olduğuna dikkat çekilerek, sınıf mevcutlarının seyreltilmesi istendi.
Kalabalık sınıfların pandemi dönemi için risk taşıdığına dikkat çeken DİERG, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Bu önerimiz öğretmen, ebeveyn ve idarecilerin okuldaki tüm öğrencileri sahiplenmesi, öğrenci merkezli tutum alması ve her bir öğrenciye eşit mesafede durmasını gerektirmektedir. Şube sayılarındaki sayı değişimi, öğretmenlerimizin değerlendirmesi ve tümünün ortak kararı sonucu alınmalıdır. Biraz daha kalabalıklaşan üst sınıfların eğitim sürecinin yönetimi için de öğretmenler yoğun ve dinamik işbirliği içinde olabilir. Öneri, sadece öğretmen-öğrenci için değil, öğrenci-öğrenci, öğrenci-veli ve veli-öğretmen ilişkisinin niteliğini de etkileyecek ve değiştirecektir. Böylece pandemi kaynaklı olsun ya da olmasın, okuldan uzak kalmış öğrencilerin okuldan kopması önlenip adaptasyon sorunu yaşamaları ve eğitimden uzak kalmaları gibi eğitim-öğretimde yaşanması muhtemel eksiklikler ve sıkıntılar önlenecektir. Sorunlar minimize edilerek normal eğitime geçildiğinde pandeminin olumsuz etkileri bertaraf edilecektir.”