Bir Türk göçmenin Yunan adalarından İstanköy'e vardıktan sonra hayatını kaybetmesi, özellikle işkence ve göçmen botlarının yasadışı şekilde Türkiye karasularına geri gönderilmesi suçlamalarının da olması nedeniyle Ankara'nın Atina’yla konuyu görüşmesi çağrılarını gündeme getirdi.
Barış Büyüksu
30 yaşındaki Barış Büyüksu, üniversite mezunu olmasına rağmen iyi maaşlı bir iş bulmakta zorlanıyordu. Büyüksu, Batı Avrupa'da yeni bir hayat kurma umutlarıyla 2022 yılı Eylül ayı sonunda İzmir'deki evinden ayrıldı. Ailesi, Büyüksu'yu bir daha sağ göremedi.
Büyüksu, insan kaçakçılarına para ödeyerek bindiği botla Bodrum'dan birkaç kilometre uzaklıktaki İstanköy'e ulaştı.
İnsan kaçakçılığı çetesi, Büyüksu'ya sahte Bulgar kimliği verdi. İş bulup çalışmak ve Türkiye'ye dönmeden önce para biriktirmek isteyen Büyüksu'nun planı, önce Atina'ya, oradan da Fransa'ya ulaşmaktı. Birkaç arkadaşı bu yolculuğu başarıyla tamamlamıştı.
Gözaltı
Bir arkadaşının ailesine aktardığına göre Büyüksu, 21 Ekim 2022'de, İstanköy'de Atina'ya gidecek feribota binmeyi beklerken polis tarafından gözaltına alındı ve siyah bir minibüse bildirildi. VOA, bu ayrıntıyı doğrulayamadı.
Ertesi gün Türk polisinin telefonla aradığı ailesi, Büyüksu'nun öldüğünü ve cesetinde işkence izlerine rastlandığını öğrendi.
Sahil Güvenlik, Büyüksu'yu, Yunanistan tarafından Türk karasularına gönderilen şişme bir botta ağır yaralı ancak sağ olarak bulduğunu söylüyor. Polis raporuna göre şişme botta üçü kadın üçü çocuk olmak üzere 15 Filistinli sığınmacı da vardı. Türk yetkililer, sağlık ekipleri kendisine yetişemeden Büyüksu'nun hayatını kaybettiğini belirtiyor.
Barış Büyüksu'nun babası Reyis Büyüksu, VOA ile İzmir'deki evlerinde görüştü.
Reyis Büyüksu, "Cenazemizi Muğla Adli Tıp'tan aldık, cenazemizi getirdik, defin ettik" dedi.
Baba Büyüksu, "Benim oğlumun ölümü sadece Türkiye'nin sorunu değil, tüm dünyanın sorunudur. Bu bir insanlık suçudur. Biz yaşadık, başka bir ailenin yaşamasını istemiyoruz" şeklinde konuştu.
Barış Büyüksu'nun annesi Saime Büyüksu da oğlunun ölümünün aileyi çok üzdüğünü söyledi.
Oğlunun evlenmek istediği bir kız arkadaşının olduğunu anlatan anne Büyüksu, "Onun fotoğrafını bana gönderiyordu, onunla paylaşıyordu, giderken de zaten arkadaşına söylemiş, ben gitsem ne zaman geri gelip de düğün yapmak istiyorum, sevdiğim var, öyle hayallerle gitti, çalışmak için gitti çocuğum, ölümü bana geldi" dedi.
İşkence
İstanbul'da yürütülen tam otopsinin raporu henüz Büyüksu ailesine ulaştırılmadı. Büyüksu'nun ölümünden sonra yapılan ve VOA tarafından görülen ilk otopsinin raporu, işkenceye işaret eden yaralanmaları kayıt altına alıyor. Rapora göre Barış Büyüksu'nun yüzünü ve bedenini kaplayan kesikler ve çürükler bulunuyordu ve iç kanama bulguları belirlenmişti.
Büyüksu'nun yüzü ve boynunda kesikler, gözleri ve ağzının etrafında morluklar, göğsünde 25 santimetre genişlikte büyük morluklar, sırtında yarım metreye varan kesikler olduğu tespit edildi.
VOA ayrıca şişme botta bulunan diğer mültecilerin Türk polisine verdiği ifadelerin kopyalarına da erişti. Buna göre mülteciler soyunmaya zorlandıklarını ve dövüldüklerini, Büyüksu'nun yan odada işkence gördüğünü, hatta elektrikle işkence edildiğini düşündüklerini söyledi. VOA'in bu iddiaları doğrulama imkanı bulunmuyor.
Görgü tanıkları
Filistinli sığınmacı Abdurrahman Zekud, Türk polisine şu ifadeyi verdi:
"Acı çektiğini duyuyorduk. Elektrikle işkence gördüğünü anlıyorduk. Elektrikli işkence makinası olduğunu düşündüğüm bir makinanın sesini duyabiliyordum. İşkence gece boyunca sürdü. Sabah 5 civarında bizi odadan çıkardılar. Türk vatandaşını da çıkardılar ve yanımıza getirdiler. Hepimizi bir aracın içine koydular ve denize götürdüler. Önce kelepçeleri, sonra da gözümüzdeki bağları çıkardılar."
"Türk vatandaşının bilinci işkence nedeniyle yarı kapalıydı. Deniz kenarına yüzükoyun yatırdılar. Bizi Yunan sahil güvenlik botuna aldılar ve bizden aldıkları eşyaları geri vermediler. Bir süre denizde ilerledikten sonra denize bir bot attılar ve bizi birer birer o botun üzerine ittirdiler. Türk vatandaşını da bota attılar. Türk vatandaşının bilinci yarı kapalı olduğu için neredeyse denize düşüyordu, onu tuttum ve yerde uyumaya bıraktım."
"30 dakika sonra Türk sahil güvenlik güçleri bizi kurtardı. Türk vatandaşının Türk sahip güvenlik botuna binmesine yardım ettim. Hatırladığım kadarıyla su istedi, ama zar zor konuşabiliyordu. Suyu da içemedi. Sonra anladık ki ölmüştü."
Soruşturma
Türk yetkililer, VOA'e, Büyüksu'nun ölümünün hala soruşturulduğunu söyledi ve meselenin Yunanistan'ın dikkatine sunulup sunulmadığını doğrulamadı.
22 Ekim'de İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan resmi açıklamada şu ifadelere yer verilmişti: "22 Ekim 2022 tarihinde saat 04.09’da, Muğla ili Bodrum ilçesi Karaada açıklarında can salı içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu bilgisinin alınması üzerine olay mahalline derhal 1 Sahil Güvenlik Botu (TCSG-31) sevk edilmiştir. Görevlendirilen Sahil Güvenlik Botu tarafından tespit edilen can salı içerisindeki 15 düzensiz göçmen sağ olarak kurtarılmış, göçmenler arasında yer alan bilinci kapalı 1 şahsın vücudunda darp izleri olduğu tespit edilmiştir. 112 Acil Sağlık Ambulansı personeline teslim edilen şahsın yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdiği bilgisi alınmıştır. Kurtarılan göçmenlerden edinilen ilk bilgilerden; 20 Ekim 2022 tarihinde Yunanistan’a (İstanköy adası) geçtikleri, burada Yunanistan güvenlik güçleri tarafından yakalandıkları, değerli eşyalarının alındığı, ellerinin kelepçelenerek darp edildikleri öğrenilmiştir. Göçmenler ifadelerinde; götürüldükleri ve kötü muameleye maruz bırakıldıkları yerde kendi gruplarından olmayan ve Türkçe konuşan bir şahsın daha bulunduğunu, bu şahsın vücuduna elektrik verilmek suretiyle işkence yapıldığını ve kendi grupları ile birlikte can salına bindirilerek Türk karasularına geri itildiklerini beyan etmişlerdir. Kimlik tespit çalışmaları neticesinde hayatını kaybeden şahsın aranıyor kaydı bulunan Türk şahıs olduğu tespit edilmiştir. Bahse konu şahsın ölüm nedeninin tespiti maksadıyla otopsi çalışmaları devam etmektedir. Olay ile ilgili Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır."
Muhalefet partilerinden milletvekilleri ve insan hakları örgütleri, Türkiye ve Yunanistan'a, Büyüksu'nun ölümüne ilişkin daha geniş çaplı soruşturmalar açmaları çağrısında bulunuyor. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, geçen Kasım ayında konuyu Meclis gündemine taşıdı ve şunları söyledi:
"Yunan makamları cinayet işlemiş sonuçta. (Ailesi) bu konunun Dışişleri Bakanlığı tarafından dikkate alınması ve takip edilmesi gerektiğini söylüyorlar."
Yunanistan'ın yanıtı
Yunan polisi, VOA'nin konuya ilişkin açıklama yapılmasıyla ilgili art arda bulunduğu talepleri yanıtsız bıraktı.
VOA, Yunanistan Göç ve Sığınma Bakanlığı'na Büyüksu'ya ne olduğunu sordu. Bakanlık VOA'e şu açıklamayı yaptı:
"Bakanlık ve Sığınma Hizmetleri'nin veritabanında bu isimde bir kişi bulunmamaktadır. Bunun sonucunda tarafımızdan konuya ilişkin açıklama yapılamaz. Polisin listesinde de bu isimde bir kişinin yer almadığı tekrar belirtiliyor. Ancak Yunan polisi adına yanıt verme yetkisine sahip değiliz. Bu nedenle vakaya ilişkin daha fazla açıklama yapamayız."
Ailesi, Büyüksu'nun sığınma kaydı yaptırmadığını çünkü Yunanistan'dan ayrılıp Fransa'ya ulaşmak istediğini söylüyor.
Birleşmiş Milletler'in tepkisi
BM'nin Yunanistan'daki İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Stella Nanou, VOA'e, durumun, "Yasadışı bir uygulama olan göçmen teknelerinin zorla gönderilmesinin devam ettiğinin bir başka kaygı verici örneği olduğunu, bu vakalarla bağlantılı şiddet ve gaddarlığın hızla arttığını gösterdiğini" söyledi.
Nanou, "Teknelerin zorla gönderilmesiyle bağlantılı ilk ölüm değil. Ancak dayaktan yüzme bilmeyen mültecileri denize atmaya kadar varan bu istismarın acımasızlığı son derece kaygı verici" dedi.
Yunanistan sahil güvenlik birimi, BM ve sivil toplum örgütlerinin belgelediği yaygın kanıtlara rağmen, göçmen botlarının Türk karasularına gönderildiğini reddediyor. Yunan yetkililer geçmişte VOA'e, botları göndermediklerini, ancak Yunanistan'ın ve Avrupa'nın geri kalanının sınırlarını yasadığı göçmenlerin giriş yapmasından korumak için ne gerekiyorsa yapılacağını bildirmişti.
Adalet
Barış Büyüksu, dört kardeşin en büyüğüydü. Kardeşi Umut Büyüksu, VOA'e, gerçek ortaya çıkarılana kadar rahat etmeyeceğini söyledi.
Umut Büyüksü, "Katillerinin yargılanmasını istiyorum. Kimdir ve nelerdir, bunların ortaya çıkarılmasını istiyorum. Olayın üstünün kapanmamasını istiyorum. Sürekli gündem halinde tutulmasını istiyorum" şeklinde konuştu.
Büyüksu ailesi şu sorulara yanıt arıyor: Oğullarını kim öldürdü? Adaleti kim sağlayacak?
Barış Büyüksu'nun ölümü, Avrupa sınırlarının korunması ve daha iyi bir hayat arayışında olanların haklarıyla ilgili soru işaretlerini de gündeme taşıyor.