Gaziantep’in İslahiye ilçesi sınırları içerisinde yer alan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi, Eski Önasya Dünyası’nın bugüne kadar tespit edilmiş en büyük heykelcilik atölyesi olması nedeniyle benzeri olmayan bir arkeolojik alan niteliği taşıyor.
Bölgede devam eden kazı çalışmalarında ise ormanlık alanda saklı ve yarım kalmış bir kent kalıntısı tespit edildi. Arkeolog Prof. Dr. Atilla Engin, Yesemek Heykel Atölyesinde yapılan eserlerin bu kentin mimarisinde kullanılacağını ancak İmparatorluğun çöküşü ile birlikte yapımı devam eden kentin de yarım kaldığını ifade etti.
‘’Unesco Geçici Dünya Miras listesine girdi’’
VOA Türkçe’ye konuşan Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Arkeolog Prof. Dr. Atilla Engin, Yesemek’in bilinen en eski heykel atölyesi olma özelliğinden dolayı büyük bir öneme sahip olduğunu belirterek “Yesemek 2012 yılında Unesco Geçici Dünya Miras listesine girdi. Yesemek sadece ülkemiz için değil, tüm insanlığın ortak bir değeri. Buradaki çalışmalara baktığımızda sadece heykeller değil aynı zamanda mimari ögelerin de burada yapıldığını görüyoruz. Yani anıtsal yapıların ön cepheleri ve girişlerine yerleştirilmek üzere başta aslan ve sfenks gibi heykeller ile rölyeflerin yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Buradaki heykeller taslak niteliğinde ki antik dönemdeki heykeltıraşlık okullarından da bildiğimiz bir özellik bu. Heykeller taslak olarak alanda üretilir, yerleştirildikleri yerde ince detaylar eklenir, Yesemek’te de bu detaylar var’’ dedi.
“Yesemek insanlık tarihinde yeni bir sayfa açtı’’
Yapılan son yüzey araştırmaları ile Yesemek’in tarihinin bilinenin aksine Hitit İmparatorluk çağına uzandığına dikkat çeken Arkeolog Engin, “Yesemek, Hitit İmparatorluğu sonrasına, Demir Çağı’na, Geç Hitit Beylikler dönemine tarihleniyor. Ancak 2019 yılında Gaziantep Üniversitesi ile Kültür Bakanlığı ortaklığında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi desteğiyle çok verimli bir çalışma gerçekleştirdik. Yaptığımız yüzey araştırmasında Yesemek’in Doğusunda yer alan ve Doğu-Batı istikametinde 3,5 kilometre uzanan tepe üzerinde bir kent kalıntıları tespit ettik. Yer yer sur duvarları korunmuş, mimari kalıntılar özellikle orman içerisinde saklı kalmış. Ama yapmış olduğumuz Jeoradar ve Jeomanyetik ölçümlerde yer altında kalmış mimari duvarlar ve bulduğumuz rölyef parçaları iki ayrı taş ocağı olduğuna işaret ediyor.Binaların yapımında kullanılan taşları üreten ve kent projesi mimarisi için üretim yapan bir merkezin olduğu tespit edildi. Aynı zamanda bu merkezin bilinenden, sanılandan daha eski yani Hitit Beylikler Dönemi değil, Hitit İmparatorluk Çağına özellikle arkeolojik bulgularla kesin olarak ortaya konulmuş oldu. Bu açıdan Yesemek’in önemi kat be kat artmış oldu. Hem Hitit siyasi kültür tarihinde hem de insanlık tarihinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Bundan sonra özellikle alanda yapacağımız daha spesifik yüzey araştırmaları ve Gaziantep Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda yapacağımız bir tahribat alanındaki kurtarma kazısı daha fazla bilgi ve belge sunacaktır’’ ifadelerini kullandı.
